- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Sındırgılı Yusuf ve Gedizli Yunus Hoca</label>
Mayıs 1919da, sinsice İzmire çıkan Yunanlılar, bir Haçlı ordusu gibi hareket ediyordu... Çıkarma birlikleri hazırlanırken, askerî yargı teşkilatı da yeni tayinlerle güçlendirilmişti. Yaşı çok genç olmasına rağmen, babası 1897 Türk-Yunan Savaşında ölen ve Türklere kini olan Albay Dimitri Ambleas, bu harekâtta askerî yargının başına getirilmişti. Hem de Kralın yetkileri ile... Bundan maksat, kendi askerlerinin disiplini değildi. Türklerden en ufak bir direnme gösterenleri hemen -güya- hukuk yolu ile saf dışı etmekti!..Mahkeme derhal göreve başlamıştı. Albay Dimitri, askerlere karşı gelen yaşlıları, göstermelik bir sorgudan sonra, casusluk suçundan idama mahkum ederek, anında infaz uyguluyordu... TEK TÜRK KALMAYINCAYA KADAR
Yunanlı Albay hatırasında şöyle diyor:
Suçluların içinde yaşı altmışı geçmiş bir Gedizli Yunus Hoca vardı. Gayet zinde ve sağlıklı idi. Sorduklarıma rahat cevaplar veriyordu. Gülerek benimle sohbet eder gibiydi. Bana sorgunun sonunda dedi ki: Biliyorum ki beni kurşuna dizeceksiniz. Bu ülkede tek Türk kalmayıncaya kadar bu direniş sürecektir. Şimdiden söyleyeyim ki buradan çok pişmanlıklar duyarak ve hezimet şeklinde döneceksiniz... Dediği gibi gülerek ölüme gitti.
GELDİĞİNİZ GİBİ GİDECEKSİNİZ!
Bir de Sındırgılı Yusuf Hoca vardı. Onun sözleri kulaklarımdan hiç gitmedi. Sorgusunda; Siz geldiğiniz gibi gideceksiniz. Hem de çok zarar görmüş, yıkılmış ve haddini bilmiş olarak gideceksiniz dedi.
Şimdi düşünüyorum: Ben bu gerçeği geç de olsa Yunus ve Yusuf hocaların ölüme gidişleri ile anlamış ve uyanmıştım. Ama başımızdakilere bunu anlatmak mümkün değildi... Onlar da 9 Eylül günü Ordumuzun büyük bir kısmı İzmir limanında denize döküldüğünde anladılar ama iş işten geçtikten sonra...
Vatana dönünce birçok komutan, savaş suçlusu olarak kısa bir yargıdan sonra kurşuna dizildiler. Ben suçsuz bulundum. Sonra Üniversiteye geçtim. Şu anda hukuk profesörü olarak öğrencilerime hukuk öğretiyorum... Şimdi düşünüyorum da Fatih Sultan Mehmed, Yunanistanı aldığında, bizim Anadoluda yaptığımızın onda birini yapsaydı, bugün Yunan milleti diye bir millet olmazdı.
Mayıs 1919da, sinsice İzmire çıkan Yunanlılar, bir Haçlı ordusu gibi hareket ediyordu... Çıkarma birlikleri hazırlanırken, askerî yargı teşkilatı da yeni tayinlerle güçlendirilmişti. Yaşı çok genç olmasına rağmen, babası 1897 Türk-Yunan Savaşında ölen ve Türklere kini olan Albay Dimitri Ambleas, bu harekâtta askerî yargının başına getirilmişti. Hem de Kralın yetkileri ile... Bundan maksat, kendi askerlerinin disiplini değildi. Türklerden en ufak bir direnme gösterenleri hemen -güya- hukuk yolu ile saf dışı etmekti!..Mahkeme derhal göreve başlamıştı. Albay Dimitri, askerlere karşı gelen yaşlıları, göstermelik bir sorgudan sonra, casusluk suçundan idama mahkum ederek, anında infaz uyguluyordu... TEK TÜRK KALMAYINCAYA KADAR
Yunanlı Albay hatırasında şöyle diyor:
Suçluların içinde yaşı altmışı geçmiş bir Gedizli Yunus Hoca vardı. Gayet zinde ve sağlıklı idi. Sorduklarıma rahat cevaplar veriyordu. Gülerek benimle sohbet eder gibiydi. Bana sorgunun sonunda dedi ki: Biliyorum ki beni kurşuna dizeceksiniz. Bu ülkede tek Türk kalmayıncaya kadar bu direniş sürecektir. Şimdiden söyleyeyim ki buradan çok pişmanlıklar duyarak ve hezimet şeklinde döneceksiniz... Dediği gibi gülerek ölüme gitti.
GELDİĞİNİZ GİBİ GİDECEKSİNİZ!
Bir de Sındırgılı Yusuf Hoca vardı. Onun sözleri kulaklarımdan hiç gitmedi. Sorgusunda; Siz geldiğiniz gibi gideceksiniz. Hem de çok zarar görmüş, yıkılmış ve haddini bilmiş olarak gideceksiniz dedi.
Şimdi düşünüyorum: Ben bu gerçeği geç de olsa Yunus ve Yusuf hocaların ölüme gidişleri ile anlamış ve uyanmıştım. Ama başımızdakilere bunu anlatmak mümkün değildi... Onlar da 9 Eylül günü Ordumuzun büyük bir kısmı İzmir limanında denize döküldüğünde anladılar ama iş işten geçtikten sonra...
Vatana dönünce birçok komutan, savaş suçlusu olarak kısa bir yargıdan sonra kurşuna dizildiler. Ben suçsuz bulundum. Sonra Üniversiteye geçtim. Şu anda hukuk profesörü olarak öğrencilerime hukuk öğretiyorum... Şimdi düşünüyorum da Fatih Sultan Mehmed, Yunanistanı aldığında, bizim Anadoluda yaptığımızın onda birini yapsaydı, bugün Yunan milleti diye bir millet olmazdı.