- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Magnisavîzâde Muhyiddîn Efendi</label>
Muhyiddîn Magnisavîzâde, zamanının âlimlerinden okudu ve Molla Hüsrevin ders verdiği Ayasofya Medresesine talebe oldu. Medresenin en üst bölümündeki odasında, geceler boyu kandilini yakar, ders çalışırdı ve çalışması sabah namazına kadar sürerdi... PADİŞAHTAN TAKDİR ALDI...Fâtih Sultan Mehmed Hânın medreseye ilgisi büyük olup, fırsat buldukça medreseleri dolaşırdı. Geceleri kalkar, saray penceresinden zaman zaman medreseleri gözden geçirir, hücrelerde bulunan talebeden hangisinin lâmbası geç vakitlere kadar yanar diye merak ederdi. Molla Hüsrevin müderris bulunduğu kısımdaki talebelerden birinin, sabaha kadar uyumadığını ve bu hâlin aylarca devam ettiğini gördü. Merak edip, bir gün Molla Hüsrev ile görüşürken sordu ve o talebenin Muhyiddîn Magnisavîzâde olduğunu öğrendi. Fâtih Sultan Mehmed Hân çok memnun oldu. Onu takdîr ve tebrik etti...
Aradan yıllar geçti... Fâtih Sultan Mehmed Hân, Magnisavîzâdeyi önce, Vezîr Mahmûd Paşanın yaptırdığı Medrese-i Ulyâya daha sonra da Sahn-ı semân medreselerinden birine tayin etti. Çok geçmeden de İstanbul Kâdıaskerliğine getirdi...
Sultan, Rumeli tarafına olan seferinde, Magnisavîzâdeyi de beraberinde götürdü. Beraberinde daha pekçok ilim adamı da vardı. Yolda ilmî müzâkere ve müşâhedelerde bulundular. Sultan Fâtih, bir ara Magnisavîzâdeye Arabca altı mısralık bir beyit okuyup, manâsını ve arûzun hangi ölçüsünde olduğunu sordu. Magnisavîzâde, bunun cevâbını daha sonra yazıp arz ederim diyerek, cevap vermekte zorluk çekti. Fâtih, Arab edebiyatını bilememenin noksanlık olduğuna dikkat çekerek, beraberindeki Nişancı Hoca Sirâcüddîni çağırıp, beytin manâsını ve bahrini sordu. Sirâcüddîn Hoca, beytin tahlilini yapıp, güzel bir manâ verdi. Vezin ve bahrini söyledi. Fâtih, bu etrâflı îzâh şekline hayran kalıp, memnuniyetini bildirdi. İstanbula dönüşte, Magnisavîzâdeyi kadıaskerlikten azledip, Sahn-ı semân medreselerinden birine tayin etti.
TEKRAR KADIASKER YAPILDI...
Sultânın maksadı, Magnisavîzâdenin bu konu üzerinde de çalışma yapmasını sağlamaktı...
Zekâ ve ilmiyle isim yapan Magnisavîzâde, İkinci Bâyezîd Hân tarafından tekrar Kadıasker yapıldı. Vefâtına kadar bu vazîfede kaldı...
Bir ramazan iftar sofrasının başında, tam ezân okunduğu bir sırada, henüz iftarını açmadan kendisine bir fenâlık geldi. Oradaki bir sedir üzerine uzandı. Oruçlu bir hâlde âhirete göç etti...
Muhyiddîn Magnisavîzâde, zamanının âlimlerinden okudu ve Molla Hüsrevin ders verdiği Ayasofya Medresesine talebe oldu. Medresenin en üst bölümündeki odasında, geceler boyu kandilini yakar, ders çalışırdı ve çalışması sabah namazına kadar sürerdi... PADİŞAHTAN TAKDİR ALDI...Fâtih Sultan Mehmed Hânın medreseye ilgisi büyük olup, fırsat buldukça medreseleri dolaşırdı. Geceleri kalkar, saray penceresinden zaman zaman medreseleri gözden geçirir, hücrelerde bulunan talebeden hangisinin lâmbası geç vakitlere kadar yanar diye merak ederdi. Molla Hüsrevin müderris bulunduğu kısımdaki talebelerden birinin, sabaha kadar uyumadığını ve bu hâlin aylarca devam ettiğini gördü. Merak edip, bir gün Molla Hüsrev ile görüşürken sordu ve o talebenin Muhyiddîn Magnisavîzâde olduğunu öğrendi. Fâtih Sultan Mehmed Hân çok memnun oldu. Onu takdîr ve tebrik etti...
Aradan yıllar geçti... Fâtih Sultan Mehmed Hân, Magnisavîzâdeyi önce, Vezîr Mahmûd Paşanın yaptırdığı Medrese-i Ulyâya daha sonra da Sahn-ı semân medreselerinden birine tayin etti. Çok geçmeden de İstanbul Kâdıaskerliğine getirdi...
Sultan, Rumeli tarafına olan seferinde, Magnisavîzâdeyi de beraberinde götürdü. Beraberinde daha pekçok ilim adamı da vardı. Yolda ilmî müzâkere ve müşâhedelerde bulundular. Sultan Fâtih, bir ara Magnisavîzâdeye Arabca altı mısralık bir beyit okuyup, manâsını ve arûzun hangi ölçüsünde olduğunu sordu. Magnisavîzâde, bunun cevâbını daha sonra yazıp arz ederim diyerek, cevap vermekte zorluk çekti. Fâtih, Arab edebiyatını bilememenin noksanlık olduğuna dikkat çekerek, beraberindeki Nişancı Hoca Sirâcüddîni çağırıp, beytin manâsını ve bahrini sordu. Sirâcüddîn Hoca, beytin tahlilini yapıp, güzel bir manâ verdi. Vezin ve bahrini söyledi. Fâtih, bu etrâflı îzâh şekline hayran kalıp, memnuniyetini bildirdi. İstanbula dönüşte, Magnisavîzâdeyi kadıaskerlikten azledip, Sahn-ı semân medreselerinden birine tayin etti.
TEKRAR KADIASKER YAPILDI...
Sultânın maksadı, Magnisavîzâdenin bu konu üzerinde de çalışma yapmasını sağlamaktı...
Zekâ ve ilmiyle isim yapan Magnisavîzâde, İkinci Bâyezîd Hân tarafından tekrar Kadıasker yapıldı. Vefâtına kadar bu vazîfede kaldı...
Bir ramazan iftar sofrasının başında, tam ezân okunduğu bir sırada, henüz iftarını açmadan kendisine bir fenâlık geldi. Oradaki bir sedir üzerine uzandı. Oruçlu bir hâlde âhirete göç etti...