- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Büyük velî İbn-i Cevzî</label>
İbn-i Cevzî hazretleri, 1117 (H.511) senesinde, Bağdâtta dünyâya geldi. Babası vefât ettiğinde, kendisi çok küçüktü. Ona annesi ve halası baktı. Beş yaşına basınca, halası, Ebül-Fadl bin Nâsır Mescidine götürdü. Burada vaaz dinlemeye başladı. Küçük yaşta Kurân-ı kerîmi ezberledi. SEKSEN YEDİ HOCADAN DERS...Kendisi şöyle anlatır: Hocam İbn-i Nâsır, beni küçüklüğümde birçok âlime götürdü. Onlardan ilim dinletti. Dinlediğim âlimlerin hepsinden bana icâzet (diploma) aldı. Hocalarımın büyüklüklerini bilen, onların hâllerine vâkıf olan arkadaşlarıma, hocalarımın her birinden bir söz söyledim. Ders aldığım hocalarımın sayısı seksen yediydi.
İbn-i Cevzî, Rükn Abdüsselâm isminde bir zâtın iftirâsıyla vâli tarafından hapse atıldı ve bir gemi ile Vâsıta getirildi. Vâli, İbn-i Cevzî için Derb-i Dinârda bir hücre ayırttırdı ve oraya hapsettirdi. İbn-i Cevzî, bu hücrede beş sene mahbus kaldı. Ona inanan halktan bir kısmı hücresine gelir, ondan vaaz dinlerlerdi... Hapisteyken elbisesini kendi yıkar, yemeğini kendi pişirirdi. Suyu kuyudan kendisi çekerdi. Hamama gitmeye veya başka bir şey için yanında bekçi olduğu hâlde dışarı çıkmasına izin verilmezdi. Yaşı sekseni geçmişti. Hapiste zamanını Kurân-ı kerîm okuyarak ve Allahü teâlâya ibâdet ederek geçirirdi. Akşam ile yatsı arasında üç-dört cüz
Kurân-ı kerîm okurdu...
BEŞ GÜN HASTA YATTI VE...
İbn-i Cevzî, 1201 (H.597) senesi ramazân-ı şerîf ayının yedisinde, Ümmül Halîfe Türbesinin yanında son vaazını verdi. Buyurdu ki: Âhiret, mümin kullara mükâfat verme yeri olarak yapılmıştır. Çünkü bu dünyâ, onlara yapılacak ihsânlara müsâit değildir. Çünkü mümin kulların değeri, mükâfâtlarının fâni olan bir yerde verilmesinden üstündür...
Bu vaazdan sonra beş gün hasta yattı. Cumâ gecesi akşam ile yatsı arasında evinde vefât etti. Vefat ederken buyurdu ki: Yâ İlâhî! Senden haber veren dile azâb etme! Sana delâlet eden ilimlere bakan göze de azâb etme! Senin hizmetinde yürüyen ayağa, Resûlünün hadîslerini yazan ele de azâb etme! İzzetin hakkı için beni Cehenneme atma! Cehennem ehli de, dünyâ da biliyordu ki, ben senin dînini muhafaza etmeye çalıştım. Yâ Rabbî! Senin için dökülen gözyaşlarına rahmet et! Sana kavuşamadığı için yanan ciğere rahmet et! Sana karşı âcizim, yalvarırım...
İbn-i Cevzî hazretleri, 1117 (H.511) senesinde, Bağdâtta dünyâya geldi. Babası vefât ettiğinde, kendisi çok küçüktü. Ona annesi ve halası baktı. Beş yaşına basınca, halası, Ebül-Fadl bin Nâsır Mescidine götürdü. Burada vaaz dinlemeye başladı. Küçük yaşta Kurân-ı kerîmi ezberledi. SEKSEN YEDİ HOCADAN DERS...Kendisi şöyle anlatır: Hocam İbn-i Nâsır, beni küçüklüğümde birçok âlime götürdü. Onlardan ilim dinletti. Dinlediğim âlimlerin hepsinden bana icâzet (diploma) aldı. Hocalarımın büyüklüklerini bilen, onların hâllerine vâkıf olan arkadaşlarıma, hocalarımın her birinden bir söz söyledim. Ders aldığım hocalarımın sayısı seksen yediydi.
İbn-i Cevzî, Rükn Abdüsselâm isminde bir zâtın iftirâsıyla vâli tarafından hapse atıldı ve bir gemi ile Vâsıta getirildi. Vâli, İbn-i Cevzî için Derb-i Dinârda bir hücre ayırttırdı ve oraya hapsettirdi. İbn-i Cevzî, bu hücrede beş sene mahbus kaldı. Ona inanan halktan bir kısmı hücresine gelir, ondan vaaz dinlerlerdi... Hapisteyken elbisesini kendi yıkar, yemeğini kendi pişirirdi. Suyu kuyudan kendisi çekerdi. Hamama gitmeye veya başka bir şey için yanında bekçi olduğu hâlde dışarı çıkmasına izin verilmezdi. Yaşı sekseni geçmişti. Hapiste zamanını Kurân-ı kerîm okuyarak ve Allahü teâlâya ibâdet ederek geçirirdi. Akşam ile yatsı arasında üç-dört cüz
Kurân-ı kerîm okurdu...
BEŞ GÜN HASTA YATTI VE...
İbn-i Cevzî, 1201 (H.597) senesi ramazân-ı şerîf ayının yedisinde, Ümmül Halîfe Türbesinin yanında son vaazını verdi. Buyurdu ki: Âhiret, mümin kullara mükâfat verme yeri olarak yapılmıştır. Çünkü bu dünyâ, onlara yapılacak ihsânlara müsâit değildir. Çünkü mümin kulların değeri, mükâfâtlarının fâni olan bir yerde verilmesinden üstündür...
Bu vaazdan sonra beş gün hasta yattı. Cumâ gecesi akşam ile yatsı arasında evinde vefât etti. Vefat ederken buyurdu ki: Yâ İlâhî! Senden haber veren dile azâb etme! Sana delâlet eden ilimlere bakan göze de azâb etme! Senin hizmetinde yürüyen ayağa, Resûlünün hadîslerini yazan ele de azâb etme! İzzetin hakkı için beni Cehenneme atma! Cehennem ehli de, dünyâ da biliyordu ki, ben senin dînini muhafaza etmeye çalıştım. Yâ Rabbî! Senin için dökülen gözyaşlarına rahmet et! Sana kavuşamadığı için yanan ciğere rahmet et! Sana karşı âcizim, yalvarırım...