- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Bana olan sevgin hürmetine bağışla!</label>
Büyük mutasavvıf Zünnûn-i Mısrî Mısırda yetişen büyük velîlerdendir. 772 (H.155) târihinde doğdu. 859 (H.245) târihinde Mısırda vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Bu mübarek zata bir gün; Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lâzımdır? diye sordular. Cevabında buyurdu ki: Beş şey yapmalıdır. Helâl yemek, Kurân-ı kerîm okumak, sâlihlerle sohbet, gece ibâdet etmek, seher vaktinde ağlamak...Kalbini en güzel koruyan kimdir? diye sorduklarında; Diline en çok hâkim olan cevâbını verdi.
Bu mübarek zat bizzat yaşadığı enteresan bir hâdiseyi şöyle anlatır: Bir gün Mekkede Kâbe-i şerîfi tavaf ederken, Kâbe ile gök arasında bir nûrun sütun gibi durduğunu gördüm. Sonra kaybolan bu nûrun, kimden veya kim için yükseldiğini merak ettim. Tavâfımı bitirdikten sonra iki rekat namaz kıldım. O nûru düşünürken, acıklı bir ses duydum.
EY DOSTLAR DOSTU!..
Sesin kimden geldiğini merak ettim ve bir kadının Kâbenin örtüsüne tutunup gözyaşı döktüğünü gördüm. Ağzından şu kelimeler dökülüyordu;
Ey dostlar dostu, sen bilirsin! Ey gönül dostum sen bilirsin! Sana olan sevgimi o kadar gizledim ki, kalbim ve rûhum daralmaya başladı...
Kadının muhabbet ateşi içinde söylediği bu sözler içimi sızlattı. Sonra kadın kendinden geçti. Biraz sonra kendine gelince, şöyle niyazda bulundu:
Allahım! Ey tek sâhibim! Ey koruyucum! Bana olan sevgin hürmetine beni bağışla!
Buna şaşırdım ve kendisine yaklaşarak;
Allahım! Sana olan muhabbetim hürmetine, deseydin olmaz mıydı? diye sordum. Bana dikkatle baktı ve; Yaklaş ey Zünnûn! Bilmez misin Allahü teâlâ Kurân-ı kerîmde sevdiği bir milletten söz ederken; (Allah onları sever, onlar da Allahı sever) buyurmuştur. Bunun için benim Ona olan sevgim hürmetine demedim. Onun bana olan sevgisi hürmetine dedim diye cevap verdi.
BENİ NASIL TANIDINIZ?
Ben ona; Doğru söylediniz. Fakat benim Zünnûn olduğumu nereden bildiniz? dedim. Ey Zünnûn! Cebbâr olan Allahü teâlânın mârifetiyle tanıdım deyince, vilâyet makâmına ulaşmış bir hâtun olduğunu gördüm. Daha sonra bana;
Ey Zünnûn! Dön arkana bak, ne var? deyince, arkama baktım, hiçbir şey göremedim, hemen kadına döndüm, kadın kaybolmuştu. Daha sonra onun vefat ettiğini öğrendim...
Büyük mutasavvıf Zünnûn-i Mısrî Mısırda yetişen büyük velîlerdendir. 772 (H.155) târihinde doğdu. 859 (H.245) târihinde Mısırda vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Bu mübarek zata bir gün; Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lâzımdır? diye sordular. Cevabında buyurdu ki: Beş şey yapmalıdır. Helâl yemek, Kurân-ı kerîm okumak, sâlihlerle sohbet, gece ibâdet etmek, seher vaktinde ağlamak...Kalbini en güzel koruyan kimdir? diye sorduklarında; Diline en çok hâkim olan cevâbını verdi.
Bu mübarek zat bizzat yaşadığı enteresan bir hâdiseyi şöyle anlatır: Bir gün Mekkede Kâbe-i şerîfi tavaf ederken, Kâbe ile gök arasında bir nûrun sütun gibi durduğunu gördüm. Sonra kaybolan bu nûrun, kimden veya kim için yükseldiğini merak ettim. Tavâfımı bitirdikten sonra iki rekat namaz kıldım. O nûru düşünürken, acıklı bir ses duydum.
EY DOSTLAR DOSTU!..
Sesin kimden geldiğini merak ettim ve bir kadının Kâbenin örtüsüne tutunup gözyaşı döktüğünü gördüm. Ağzından şu kelimeler dökülüyordu;
Ey dostlar dostu, sen bilirsin! Ey gönül dostum sen bilirsin! Sana olan sevgimi o kadar gizledim ki, kalbim ve rûhum daralmaya başladı...
Kadının muhabbet ateşi içinde söylediği bu sözler içimi sızlattı. Sonra kadın kendinden geçti. Biraz sonra kendine gelince, şöyle niyazda bulundu:
Allahım! Ey tek sâhibim! Ey koruyucum! Bana olan sevgin hürmetine beni bağışla!
Buna şaşırdım ve kendisine yaklaşarak;
Allahım! Sana olan muhabbetim hürmetine, deseydin olmaz mıydı? diye sordum. Bana dikkatle baktı ve; Yaklaş ey Zünnûn! Bilmez misin Allahü teâlâ Kurân-ı kerîmde sevdiği bir milletten söz ederken; (Allah onları sever, onlar da Allahı sever) buyurmuştur. Bunun için benim Ona olan sevgim hürmetine demedim. Onun bana olan sevgisi hürmetine dedim diye cevap verdi.
BENİ NASIL TANIDINIZ?
Ben ona; Doğru söylediniz. Fakat benim Zünnûn olduğumu nereden bildiniz? dedim. Ey Zünnûn! Cebbâr olan Allahü teâlânın mârifetiyle tanıdım deyince, vilâyet makâmına ulaşmış bir hâtun olduğunu gördüm. Daha sonra bana;
Ey Zünnûn! Dön arkana bak, ne var? deyince, arkama baktım, hiçbir şey göremedim, hemen kadına döndüm, kadın kaybolmuştu. Daha sonra onun vefat ettiğini öğrendim...