- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Mala mülke olma mağrur!..</label>
Sultan Veled hazretleri, Konyada yetişen velîlerin büyüklerindendir. Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Rûmînin ortanca oğludur. 1226 (H.623) senesinde Karamanda dünyâya geldi. Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Rûmî hazretlerinin, bu oğluna şefkati ve merhameti çok fazla idi...
UZUN YILLAR HİZMET EDECEK
Hazreti Mevlânâ, bir gün oğullarından Sultan Veledi sağ tarafına, Alâeddîn Muhammedi sol tarafına almış oturuyordu. Bu sırada yeşil elbiseli nûr yüzlü iki kişi gelip, selâm verdiler. Mevlânâdan izin alarak, Sultan Veledi alıp götürdüler. Bir saatten sonra, tekrar gelip Sultan Veledi teslim ettiler ve; Bu güzel yavrunuz, neslinizi devâm ettirecektir. Dünyâda pekçok kimselerin hidâyete gelmesine, doğru yola kavuşmasına sebeb olacak, dîn-i İslâma uzun yıllar hizmet edecektir deyip, ayrıldılar.
Hazreti Mevlânâ, Sultan Velede küçük yaşından îtibâren ilim öğretmeye başladı. Onu zâhirî ve bâtınî ilimlerde yetiştirdi. Tasavvuf yolunda mârifet, Allahü teâlânın zâtı ve sıfatlarına âit bilgiler sâhibi eyledi. Sultan Veled gençliğinde, her ilimde pek yüksek derecelere kavuştu. Bununla ilgili olarak Hazreti Mevlânâ, oğluna buyurdu ki: Ey oğlum Sultan Veled! Benim dünyâya gelmemin sebebi, senin dünyâya gelmen içindir. Kalbim mârifetler, Allahü teâlânın zâtı ve sıfatlarıyla ilgili bilgilerle doludur. Bu bilgilerin cümlesini sana öğretmekle vazifeliyim...
HÂLÂ YİĞİTLİK TASLIYOR!
Sultan Veled zamânında, zâlim bir kimse vardı. Malı, mülkü ve akrabâlarının çok olmasından istifâde ederek, bâzı kimselere eziyet ederdi. Bunu Sultan Velede şikâyet eylediler. Sultan Veled onu huzûruna çağırıp nasîhat ettiğinde, kaba sözlerle îtirâz etti. Onun bu kaba sözlerine sükût eden Sultan Veled hazretleri, o çıkınca; Bunun bir hafta ömrü kaldığı hâlde, hâlâ yiğitlik taslayıp sıhhatine güveniyor buyurdu. O zalim adam dergâhtan çıkıp evine giderken, nereden geldiği belli olmayan bir ok, göğsüne saplandı. Bir hafta sonra da öldü.
Ne demişler:
Mala mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi?
Bir muhâlif yel eser, savurur harman gibi!
Sultan Veled hazretleri, Konyada yetişen velîlerin büyüklerindendir. Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Rûmînin ortanca oğludur. 1226 (H.623) senesinde Karamanda dünyâya geldi. Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Rûmî hazretlerinin, bu oğluna şefkati ve merhameti çok fazla idi...
UZUN YILLAR HİZMET EDECEK
Hazreti Mevlânâ, bir gün oğullarından Sultan Veledi sağ tarafına, Alâeddîn Muhammedi sol tarafına almış oturuyordu. Bu sırada yeşil elbiseli nûr yüzlü iki kişi gelip, selâm verdiler. Mevlânâdan izin alarak, Sultan Veledi alıp götürdüler. Bir saatten sonra, tekrar gelip Sultan Veledi teslim ettiler ve; Bu güzel yavrunuz, neslinizi devâm ettirecektir. Dünyâda pekçok kimselerin hidâyete gelmesine, doğru yola kavuşmasına sebeb olacak, dîn-i İslâma uzun yıllar hizmet edecektir deyip, ayrıldılar.
Hazreti Mevlânâ, Sultan Velede küçük yaşından îtibâren ilim öğretmeye başladı. Onu zâhirî ve bâtınî ilimlerde yetiştirdi. Tasavvuf yolunda mârifet, Allahü teâlânın zâtı ve sıfatlarına âit bilgiler sâhibi eyledi. Sultan Veled gençliğinde, her ilimde pek yüksek derecelere kavuştu. Bununla ilgili olarak Hazreti Mevlânâ, oğluna buyurdu ki: Ey oğlum Sultan Veled! Benim dünyâya gelmemin sebebi, senin dünyâya gelmen içindir. Kalbim mârifetler, Allahü teâlânın zâtı ve sıfatlarıyla ilgili bilgilerle doludur. Bu bilgilerin cümlesini sana öğretmekle vazifeliyim...
HÂLÂ YİĞİTLİK TASLIYOR!
Sultan Veled zamânında, zâlim bir kimse vardı. Malı, mülkü ve akrabâlarının çok olmasından istifâde ederek, bâzı kimselere eziyet ederdi. Bunu Sultan Velede şikâyet eylediler. Sultan Veled onu huzûruna çağırıp nasîhat ettiğinde, kaba sözlerle îtirâz etti. Onun bu kaba sözlerine sükût eden Sultan Veled hazretleri, o çıkınca; Bunun bir hafta ömrü kaldığı hâlde, hâlâ yiğitlik taslayıp sıhhatine güveniyor buyurdu. O zalim adam dergâhtan çıkıp evine giderken, nereden geldiği belli olmayan bir ok, göğsüne saplandı. Bir hafta sonra da öldü.
Ne demişler:
Mala mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi?
Bir muhâlif yel eser, savurur harman gibi!