- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Büyük mutasavvıf Abdullah bin Mürteiş</label>
Büyük mutasavvıf Abdullah bin Muhammed Mürteiş, aslen Nişâburun Hîre nâmıyla meşhûr mahallesinden olup Bağdâda yerleşmişti. Şunûziyye Mescidinde sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, dünyanın zevk ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi. Bu mübarek zat, Ebû Hafs-ı Haddâdın talebelerindendir. Ayrıca Cüneyd-i Bağdâdî, Ebû Osman Mağribî ve diğer büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti. Kısa zamanda yetişip Irakta zamânının bir tânesi oldu. Dünyâya düşkün olmaması, haram ve şüphelilerden çok sakınması belli başlı vasıflarıydı.
Tasavvuf güzel ahlâktır
Hocası Ebû Hafs-ı Haddâd, Abdullah Mürteişe ilim öğrenmesi için seyâhat etmesini söylemişti. Hocasının bu emrine uyarak, ilim öğrenmek için her sene kilometrelerce yol yürür, uğradığı bir şehirde on günden fazla kalmazdı.
Bu büyük zat bir gün buyurdu ki:
Tasavvuf güzel ahlâktır. Bu da üç kısımdır: Birincisi, Hak ile beraber olmak yâni Allahü teâlânın emirlerine uymak ve bu hususta gösterişten uzak durmaktır.
İkincisi halk ile beraber olmak. Bu da büyüklere karşı saygı ve edeb, küçüklere karşı şefkat, emsallere ise insaflı ve âdil davranmakla olur.
Üçüncüsü nefse sâhib olmak. Bu ise nefsin boş isteklerine, hevâ, hevese ve şeytana uymamakla olur. Kim bu üç husûsu nefsinde doğru bir şekilde tatbik ederse güzel huylulardan olur...
Abdullah bin Muhammed Mürteiş, 939 (H. 328) senesinde Bağdâdda Şunûziyye Mescidinde vefât etti.
Hastalığı artıp vefâtı yaklaştığı sırada huzûrunda bulunan sevenlerine borcu olduğunu, elbisesini satmalarını ve borcunu ödemelerini söyledi. Sonra buyurdu ki:
Aranızda sevmediğim kimse yok
-Allahü teâlâya duâ edip bana üç şeyi nasîb etmesini istedim. Birincisi pekçok dost ve büyük zâtlarla görüşüp sohbet ettiğim Şunûziyye Câmiinde vefât etmek. İkincisi vefât edip, dünyadan ayrılırken dünyalık bir şeyimin olmamasını istedim. Şu altımda serili olan hırkamdan başka bir şeyim yok! Ben vefat edince onu da altımdan alıp satın. Parasıyla bir şeyler alın ve fakirlere verin...
Üçüncü isteğim de şu idi: Ben vefât ederken yanımda sevmediğim kimse bulunmasın. Burada bulunanların hepsini seviyorum. Şu anda aranızda sevmediğim kimse yok. Elhamdülillah bu arzumun üçü de oldu.
Büyük mutasavvıf Abdullah bin Muhammed Mürteiş, aslen Nişâburun Hîre nâmıyla meşhûr mahallesinden olup Bağdâda yerleşmişti. Şunûziyye Mescidinde sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, dünyanın zevk ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi. Bu mübarek zat, Ebû Hafs-ı Haddâdın talebelerindendir. Ayrıca Cüneyd-i Bağdâdî, Ebû Osman Mağribî ve diğer büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti. Kısa zamanda yetişip Irakta zamânının bir tânesi oldu. Dünyâya düşkün olmaması, haram ve şüphelilerden çok sakınması belli başlı vasıflarıydı.
Tasavvuf güzel ahlâktır
Hocası Ebû Hafs-ı Haddâd, Abdullah Mürteişe ilim öğrenmesi için seyâhat etmesini söylemişti. Hocasının bu emrine uyarak, ilim öğrenmek için her sene kilometrelerce yol yürür, uğradığı bir şehirde on günden fazla kalmazdı.
Bu büyük zat bir gün buyurdu ki:
Tasavvuf güzel ahlâktır. Bu da üç kısımdır: Birincisi, Hak ile beraber olmak yâni Allahü teâlânın emirlerine uymak ve bu hususta gösterişten uzak durmaktır.
İkincisi halk ile beraber olmak. Bu da büyüklere karşı saygı ve edeb, küçüklere karşı şefkat, emsallere ise insaflı ve âdil davranmakla olur.
Üçüncüsü nefse sâhib olmak. Bu ise nefsin boş isteklerine, hevâ, hevese ve şeytana uymamakla olur. Kim bu üç husûsu nefsinde doğru bir şekilde tatbik ederse güzel huylulardan olur...
Abdullah bin Muhammed Mürteiş, 939 (H. 328) senesinde Bağdâdda Şunûziyye Mescidinde vefât etti.
Hastalığı artıp vefâtı yaklaştığı sırada huzûrunda bulunan sevenlerine borcu olduğunu, elbisesini satmalarını ve borcunu ödemelerini söyledi. Sonra buyurdu ki:
Aranızda sevmediğim kimse yok
-Allahü teâlâya duâ edip bana üç şeyi nasîb etmesini istedim. Birincisi pekçok dost ve büyük zâtlarla görüşüp sohbet ettiğim Şunûziyye Câmiinde vefât etmek. İkincisi vefât edip, dünyadan ayrılırken dünyalık bir şeyimin olmamasını istedim. Şu altımda serili olan hırkamdan başka bir şeyim yok! Ben vefat edince onu da altımdan alıp satın. Parasıyla bir şeyler alın ve fakirlere verin...
Üçüncü isteğim de şu idi: Ben vefât ederken yanımda sevmediğim kimse bulunmasın. Burada bulunanların hepsini seviyorum. Şu anda aranızda sevmediğim kimse yok. Elhamdülillah bu arzumun üçü de oldu.