- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Muhabbet denince... Şems-i Tebrîzî</label>
Şems-i Tebrîzî hazretleri manevi bir işaret üzerine tam bir doğruluk ve büyük bir aşkla memleketi Tebrizden Anadoluya hareket etti. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra 1244 senesi Ekim ayında Konyaya geldi.
Mevlânânın oğlu Sultan Veled, şöyle anlatır:
Ansızın Şems-i Tebrîzî hazretleri gelip babam ile görüştü. Babamın gölgesi, onun nûrunda yok oldu. Onlar birbirlerine öyle muhabbet gösterdiler ki, etraflarında kendilerinden başkasını görmüyorlardı... Hakkımda sû-i zan ediyorlar!
Şems-i Tebrîzî hazretleri, Mevlânâyı velîlik makamlarının en yüksek derecelerine çıkarmak için elinden gelen bütün tedbirlere başvuruyor, her türlü riyâzet ve mücâhedeyi yaptırıyordu...
Günler bu şekilde devâm ederken, halk, Mevlânânın hiç görünmemesinden dolayı hazreti Şemse kızmaya başladı...
Bir gün bu söylenenleri Şems-i Tebrîzî işitince, Sultan Velede; Ey Veled! Hakkımda yine sû-i zan etmeye başladılar. Beni Mevlânâdan ayırmak için, söz birliği etmişler. Bu seferki ayrılığımın acısı çok derin olacak! dedi...
1247 senesi Aralık ayının beşine rastlayan Perşembe gecesiydi. Mevlâna ile Şems hazretleri yine odalarında sohbet ediyorlar. Allahü teâlânın muhabbetinden ve çeşitli velîlik makamlarından anlatıyorlardı... Bir ara kapı çalındı ve Şems hazretlerini dışarı çağırdılar. Şems-i Tebrîzî, Mevlânâya; Beni katletmek için çağırıyorlar dedi ve dışarı çıktı...
Dışarda bir grup kimse, bir anda üzerine hücûm ettiler. Şems-i Tebrîzî hazretlerinin Allah! diyen sesi duyuldu. Mevlânâ hazretleri hemen dışarı çıktı, fakat hiç kimse yoktu. Yerde kan lekeleri vardı. Derhal oğlu Sultan Veledi uyandırıp, durumun tetkîkini istedi. Yapılan bütün araştırmalarda Şems-i Tebrîzî hazretlerinin cesedini bulamadılar...
Kuyudaki cesedi buldular!
Bu cinâyeti işleyenler yedi kişi idi. Yedisi de kısa bir süre sonra çeşitli belâlara yakalanarak öldüler...
Bir gece Sultan Veled, rüyâsında Şems-i Tebrîzînin cesedinin bir kuyuya atıldığını gördü. Şems-i Tebrîzî hazretleri ona; Ben falan yerdeki kuyudayım. Beni buradan alıp defneyleyin buyurdu.
Sultan Veled uyanınca, yanına en yakın dostlarından birkaçını alarak, gördüğü kuyuya gittiler. Cesed hiç bozulmamıştı. Bulunduğu yerden alıp cenâze hizmetlerini gördüler...
Şems-i Tebrîzî hazretleri manevi bir işaret üzerine tam bir doğruluk ve büyük bir aşkla memleketi Tebrizden Anadoluya hareket etti. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra 1244 senesi Ekim ayında Konyaya geldi.
Mevlânânın oğlu Sultan Veled, şöyle anlatır:
Ansızın Şems-i Tebrîzî hazretleri gelip babam ile görüştü. Babamın gölgesi, onun nûrunda yok oldu. Onlar birbirlerine öyle muhabbet gösterdiler ki, etraflarında kendilerinden başkasını görmüyorlardı... Hakkımda sû-i zan ediyorlar!
Şems-i Tebrîzî hazretleri, Mevlânâyı velîlik makamlarının en yüksek derecelerine çıkarmak için elinden gelen bütün tedbirlere başvuruyor, her türlü riyâzet ve mücâhedeyi yaptırıyordu...
Günler bu şekilde devâm ederken, halk, Mevlânânın hiç görünmemesinden dolayı hazreti Şemse kızmaya başladı...
Bir gün bu söylenenleri Şems-i Tebrîzî işitince, Sultan Velede; Ey Veled! Hakkımda yine sû-i zan etmeye başladılar. Beni Mevlânâdan ayırmak için, söz birliği etmişler. Bu seferki ayrılığımın acısı çok derin olacak! dedi...
1247 senesi Aralık ayının beşine rastlayan Perşembe gecesiydi. Mevlâna ile Şems hazretleri yine odalarında sohbet ediyorlar. Allahü teâlânın muhabbetinden ve çeşitli velîlik makamlarından anlatıyorlardı... Bir ara kapı çalındı ve Şems hazretlerini dışarı çağırdılar. Şems-i Tebrîzî, Mevlânâya; Beni katletmek için çağırıyorlar dedi ve dışarı çıktı...
Dışarda bir grup kimse, bir anda üzerine hücûm ettiler. Şems-i Tebrîzî hazretlerinin Allah! diyen sesi duyuldu. Mevlânâ hazretleri hemen dışarı çıktı, fakat hiç kimse yoktu. Yerde kan lekeleri vardı. Derhal oğlu Sultan Veledi uyandırıp, durumun tetkîkini istedi. Yapılan bütün araştırmalarda Şems-i Tebrîzî hazretlerinin cesedini bulamadılar...
Kuyudaki cesedi buldular!
Bu cinâyeti işleyenler yedi kişi idi. Yedisi de kısa bir süre sonra çeşitli belâlara yakalanarak öldüler...
Bir gece Sultan Veled, rüyâsında Şems-i Tebrîzînin cesedinin bir kuyuya atıldığını gördü. Şems-i Tebrîzî hazretleri ona; Ben falan yerdeki kuyudayım. Beni buradan alıp defneyleyin buyurdu.
Sultan Veled uyanınca, yanına en yakın dostlarından birkaçını alarak, gördüğü kuyuya gittiler. Cesed hiç bozulmamıştı. Bulunduğu yerden alıp cenâze hizmetlerini gördüler...