- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Dârendeli Ömer Rızâî Efendi</label>
Dârendeli Ömer Rızâî Efendi, Bursada mürşid-i kâmil Seyyid Münzevî Abdullah Nasreddîn hazretlerine talebe oldu. Tasavvufta ilerledi ve çok kısa zamanda kâmil ve mükemmil büyük bir velî oldu. Osmanlı devlet adamlarından İzzet Paşa ona talebe oldu. İzzet Paşanın daha sonraki senelerde Sadrazam olmasıyla İstanbula geldi ve orada talebe yetiştirmeye başladı...
Kâfile çölde ilerliyordu ki...
Ömer Rızâî Efendi, 1824 yılı olduğunda, o senenin Surre-i hümâyûn emîni Veliyyüddîn Paşa ile birlikte Mekke-i mükerremeye doğru yola çıktı. Üç yüz civârında olan hacı tâifesi dört kâfile hâlinde hareket ediyordu. Ömer Rızâî Efendinin kâfile başısı bedevî şeyhlerinden Şeyh Hasan nâmında birisi idi. Şeyh hazretlerine derin bir muhabbet ve saygı duyuyor ve itâatta kusur etmiyordu. Dört kâfile çölde ilerlerken bir dağ arasına geldiklerinde burada durmak hiç âdet olmadığı halde Şeyh hazretlerinin emri üzerine mola verdiler. O gece Hâfız Ali şiddetli bir hastalığa yakalandı. Şeyh hazretlerine; Perişan bir haldeyim korkarım sizden ayrılacağım dedi. Şeyh hazretleri ise; Korkmayın siz sâlimen haccedip İstanbulda evlâd-ı ıyâlinize kavuşursunuz. Lâkin benim kendimden ümidim yoktur. Gelin vasiyet edeyim dedikten sonra, vefât ettiğinde kendisini çölde bırakmayıp Medîne-i münevvereye götürmelerini istedi.
Nitekim tekrar yola koyulduklarından bir müddet sonra Şeyh hazretleri hastalandılar. Güçlükle yola devâm ediyorlardı. Yine bir konak yerinde Hâfız Ali Efendiye; Bizim vaktimiz tamamdır. Heybedeki emânetleri al İstanbulda evlatlarımdan kalan kimseye götür diye ricâ etti. Sonra Şeyh Hasanı yanına çağırıp, mutâd üzere saat sekizde yola çıkmak gerekirken öğle sırası hareket etmesini söylediler. Şeyh Hasan bütün ısrarlara rağmen o sabah kâfileyi hareket ettirmedi. Hattâ kâfilenin biri kendisini dinlemeyip hareket etti.
Söz dinlemeyenlerin hâli!..
Şeyh Hasan birkaç saat sonra hareket emrini verdi. Bir müddet gittikten sonra Ömer Rızâî hazretlerinin; Allah! diyen sesi duyuldu ve Ömer Rızâî hazretleri, (1824 H.1240) yılında Hakkın rahmetine kavuştu. Az daha gittikten sonra Şeyhin hareketi tehir ettirmekteki gâyesi ortaya çıkmıştı. Söz dinlemeyip hareket eden hacı kâfilesi ise, eşkıyânın hücûmuna uğramış, içlerinden on bir kişi öldürülmüş ve hepsinin malları gasbedilmişti...
Dârendeli Ömer Rızâî Efendi, Bursada mürşid-i kâmil Seyyid Münzevî Abdullah Nasreddîn hazretlerine talebe oldu. Tasavvufta ilerledi ve çok kısa zamanda kâmil ve mükemmil büyük bir velî oldu. Osmanlı devlet adamlarından İzzet Paşa ona talebe oldu. İzzet Paşanın daha sonraki senelerde Sadrazam olmasıyla İstanbula geldi ve orada talebe yetiştirmeye başladı...
Kâfile çölde ilerliyordu ki...
Ömer Rızâî Efendi, 1824 yılı olduğunda, o senenin Surre-i hümâyûn emîni Veliyyüddîn Paşa ile birlikte Mekke-i mükerremeye doğru yola çıktı. Üç yüz civârında olan hacı tâifesi dört kâfile hâlinde hareket ediyordu. Ömer Rızâî Efendinin kâfile başısı bedevî şeyhlerinden Şeyh Hasan nâmında birisi idi. Şeyh hazretlerine derin bir muhabbet ve saygı duyuyor ve itâatta kusur etmiyordu. Dört kâfile çölde ilerlerken bir dağ arasına geldiklerinde burada durmak hiç âdet olmadığı halde Şeyh hazretlerinin emri üzerine mola verdiler. O gece Hâfız Ali şiddetli bir hastalığa yakalandı. Şeyh hazretlerine; Perişan bir haldeyim korkarım sizden ayrılacağım dedi. Şeyh hazretleri ise; Korkmayın siz sâlimen haccedip İstanbulda evlâd-ı ıyâlinize kavuşursunuz. Lâkin benim kendimden ümidim yoktur. Gelin vasiyet edeyim dedikten sonra, vefât ettiğinde kendisini çölde bırakmayıp Medîne-i münevvereye götürmelerini istedi.
Nitekim tekrar yola koyulduklarından bir müddet sonra Şeyh hazretleri hastalandılar. Güçlükle yola devâm ediyorlardı. Yine bir konak yerinde Hâfız Ali Efendiye; Bizim vaktimiz tamamdır. Heybedeki emânetleri al İstanbulda evlatlarımdan kalan kimseye götür diye ricâ etti. Sonra Şeyh Hasanı yanına çağırıp, mutâd üzere saat sekizde yola çıkmak gerekirken öğle sırası hareket etmesini söylediler. Şeyh Hasan bütün ısrarlara rağmen o sabah kâfileyi hareket ettirmedi. Hattâ kâfilenin biri kendisini dinlemeyip hareket etti.
Söz dinlemeyenlerin hâli!..
Şeyh Hasan birkaç saat sonra hareket emrini verdi. Bir müddet gittikten sonra Ömer Rızâî hazretlerinin; Allah! diyen sesi duyuldu ve Ömer Rızâî hazretleri, (1824 H.1240) yılında Hakkın rahmetine kavuştu. Az daha gittikten sonra Şeyhin hareketi tehir ettirmekteki gâyesi ortaya çıkmıştı. Söz dinlemeyip hareket eden hacı kâfilesi ise, eşkıyânın hücûmuna uğramış, içlerinden on bir kişi öldürülmüş ve hepsinin malları gasbedilmişti...