- Katılım
- 7 Kas 2020
- Mesajlar
- 10,553
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 13,916
- Puanları
- 113
- Yaş
- 41
- Konum
- Istanbul
- Burç
- Yengeç
- Cinsiyet
- Medeni Hal
Lütfen, bu kullanıcıyla bir anlaşma yapmak istiyorsanız, engellendiğini unutmayın.
Büyük fıkıh âlimi Abdullah-ı Ensârî</label>
Abdullah-ı Ensârî, evliyânın meşhûrlarından ve Hanbelî mezhebinin büyük fıkıh âlimlerindendir. İsmi Abdullah bin Muhammed bin Ali el-Ensârî el-Hirevîdir. Künyesi Ebû İsmâil olup nesebi; İstanbulda medfun bulunan ve Eshâb-ı kirâmın meşhûrlarından olan Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb-i Ensârîye dayanır. Bu sebeple Ensârî nisbesiyle tanınmıştır. 1005 (H.396)te Heratta doğdu. 1088 (H.481) senesinde Heratta vefât etti. Türbesi çok ziyâret edilen yerlerden biridir... Bidatlerin kötülüğünü anlattı...Abdullah-ı Ensârî, hadîs ilminde yüksek derecede âlim idi. Üç yüz binden ziyâde hadîs-i şerîf ezberlemiştir. Ayrıca tefsîr, fıkıh, kelâm, târih, neseb ve diğer ilimlerde âlim idi. Üç yüz âlimden hadîs-i şerîf öğrendi. Bunların hepsi büyük hadîs âlimleri olup, hepsi de Ehl-i sünnet idi. Hiçbiri bidat sâhibi değildi. Tefsîr ilmini Hâce Yahyâ İmârîden öğrendi. Tasavvuf ilmini ise zamanının büyük âlimi ve rehberi Ebül-Hasan Harkânî hazretlerinden öğrenip kemâle erdi.
İlim tahsîlini tamamladıktan sonra insanların, Allahü teâlânın emrine uymaları, yasakladıklarından sakınmaları için gayret eden Abdullah-ı Ensârî, ömrünü insanların saâdete kavuşmaları, Allahü teâlânın rızâsını kazanmaları için harcadı. Dünyâya düşkünlük göstermedi.
Abdullah-ı Ensârî, şeyhülislâm idi. Hanbelî mezhebinin büyük âlimlerinden olup, çok yüksek bir velî idi. Kerâmetleri pek çoktur. Vaazlarında Ehl-i sünneti müdâfaa eder, mezhebsizlik ve bidatlerin kötülüğünü anlatırdı.
Asıl vatanına kavuşuyorsun!
Abdullah-ı Ensârî hazretleri, vefat edeceği zaman yanındakilere buyurdu ki:
-Kendisinden başka ilâh olmayan Allahü teâlânın kıymetli bir kulu vefât edeceği zaman, Azrâil aleyhisselâm gelerek; Korkma! Erhamürrâhimîne gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük bayrama vâsıl oluyorsun. Bu cihan bir konaktır. Bu konak müminin zindanıdır. Ödünç olarak sana verilen bu varlık bir bahânedir. Bu sebepten, bu bahâne gider ve uzaklaşır. Hakîkat meydana çıkarak, kişi devamlı diri olan Allaha kavuşur der. O kul için, dünyâda bundan daha tatlı, daha hoş ve daha rahat bir gün olmaz.
Abdullah-ı Ensârî, evliyânın meşhûrlarından ve Hanbelî mezhebinin büyük fıkıh âlimlerindendir. İsmi Abdullah bin Muhammed bin Ali el-Ensârî el-Hirevîdir. Künyesi Ebû İsmâil olup nesebi; İstanbulda medfun bulunan ve Eshâb-ı kirâmın meşhûrlarından olan Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb-i Ensârîye dayanır. Bu sebeple Ensârî nisbesiyle tanınmıştır. 1005 (H.396)te Heratta doğdu. 1088 (H.481) senesinde Heratta vefât etti. Türbesi çok ziyâret edilen yerlerden biridir... Bidatlerin kötülüğünü anlattı...Abdullah-ı Ensârî, hadîs ilminde yüksek derecede âlim idi. Üç yüz binden ziyâde hadîs-i şerîf ezberlemiştir. Ayrıca tefsîr, fıkıh, kelâm, târih, neseb ve diğer ilimlerde âlim idi. Üç yüz âlimden hadîs-i şerîf öğrendi. Bunların hepsi büyük hadîs âlimleri olup, hepsi de Ehl-i sünnet idi. Hiçbiri bidat sâhibi değildi. Tefsîr ilmini Hâce Yahyâ İmârîden öğrendi. Tasavvuf ilmini ise zamanının büyük âlimi ve rehberi Ebül-Hasan Harkânî hazretlerinden öğrenip kemâle erdi.
İlim tahsîlini tamamladıktan sonra insanların, Allahü teâlânın emrine uymaları, yasakladıklarından sakınmaları için gayret eden Abdullah-ı Ensârî, ömrünü insanların saâdete kavuşmaları, Allahü teâlânın rızâsını kazanmaları için harcadı. Dünyâya düşkünlük göstermedi.
Abdullah-ı Ensârî, şeyhülislâm idi. Hanbelî mezhebinin büyük âlimlerinden olup, çok yüksek bir velî idi. Kerâmetleri pek çoktur. Vaazlarında Ehl-i sünneti müdâfaa eder, mezhebsizlik ve bidatlerin kötülüğünü anlatırdı.
Asıl vatanına kavuşuyorsun!
Abdullah-ı Ensârî hazretleri, vefat edeceği zaman yanındakilere buyurdu ki:
-Kendisinden başka ilâh olmayan Allahü teâlânın kıymetli bir kulu vefât edeceği zaman, Azrâil aleyhisselâm gelerek; Korkma! Erhamürrâhimîne gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük bayrama vâsıl oluyorsun. Bu cihan bir konaktır. Bu konak müminin zindanıdır. Ödünç olarak sana verilen bu varlık bir bahânedir. Bu sebepten, bu bahâne gider ve uzaklaşır. Hakîkat meydana çıkarak, kişi devamlı diri olan Allaha kavuşur der. O kul için, dünyâda bundan daha tatlı, daha hoş ve daha rahat bir gün olmaz.