Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Meşhurların Son Sözlerinden

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Bilâl-i Habeşî (radıyallahü anh)</label>

Peygamber efendimizin vefâtından sonra Bilâl-i Habeşî ayrılık acısına tahammül edemez olmuş ve artık bir daha ezan okumamıştır. Resûlullaha olan muhabbetiyle her gün yanıp tutuşuyor, gözyaşı döküyordu. Sonra da Medinede kalmaya tahammül edemediği için Şama gitmeye karar verdi. Hz. Ebû Bekir kalmasını arzu edince, Yâ Ebâ Bekir sen beni âzad etmemişmiydin? Eğer kendin için âzad etmişsen kalayım, Allah için âzad etmişsen müsâade et gideyim dedi. Hz. Ebû Bekir İstediğin yere gidebilirsin diyerek müsâade etti. Böylece Şama gidip orada yerleşti... Bana gelmeyecek misin?
Bilâl-i Habeşî hazretleri, Şamda iken bir gece rüyasında Peygamber efendimizi görmüştü. Peygamberimiz Beni ziyaret etmeyecek misin Yâ Bilâl buyurdu. Bunun üzerine hemen Medine yollarına düştü...
Medine-i münevvereye gelince doğruca Peygamberimizin kabri şerifine gidip, Ravda-i mutahharaya yüzünü, gözünü sürerek ziyaret etti. Resûlullah ile geçirdiği günleri hatırlayıp, hasret ve muhabbet gözyaşları dökerek uzun müddet ağladı.
Bu sırada Peygamber efendimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin onu görüp boynuna sarıldı ve bir ezan okuması için çok ısrar ettiler. Bilâl-i Habeşî bu ısrara dayanamayarak sabah ezanını okumaya başladı. Peygamberimizin mescidinden Bilâli Habeşînin sesiyle yükselen ezanı duyan Eshab-ı kirâm yerlerinden fırlayıp, kadın, erkek, çoluk, çocuk hep sokaklara dökülmüşlerdi.
Hepsi Resûlullah ile yaşadıkları saâdetli günleri, Bilâl-i Habeşînin okuduğu ezan sedalarıyla hatırlayıp ağlaşmışlardı. Fakat Bilâl-i Habeşî ezanda Eşhedü enne Muhammeden resûlullah... derken, hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ezanı tamamlamak için kendini zorladı, gene gözyaşlarını tutamadı. Böylece ağlaya ağlaya ezanı bitirdi.


Tekrar Şama döndü...
O gün Eshab-ı kirâm sanki Resûlullahın bulunduğu günlerden bir gün yaşadı. Peygamberimize olan hasretleri ve derin muhabbetleriyle ağlaştılar, o günleri yâd ettiler...
Bu, Bilâl-i Habeşînin okuduğu son ezan oldu. Birkaç gün Medinede kaldıktan sonra Şama döndü. Fakat yolda çok hastalanıp evine güçlükle varabildi. Bu hastalıkla ömrünün son günlerini geçirdi ve vefât etti.
Vefât edeceği sırada büyük bir sevinç içinde Oh ne tatlı... Artık Resûlullah ve arkadaşları ile buluşacağım diyerek son nefesini verdi...
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Abdullah bin Mes'ud (radıyallahü anh)</label>

Abdullah bin Mesud, Peygamber efendimizin müşaviri olup, her zaman Peygamberimizin huzuruna hatta evine girmeye izin verilmiş, eshâbın seçilmişlerinden, Cennetle müjdelenmişlerden idi. Hep Resûlullahın yanında bulunarak Kurân-ı kerîmi iyi öğrendiği gibi pek çok da hadîs-i şerîf dinlemiş, ezberlemiş ve nakletmiştir. Ebû Cehili o öldürdü!İbni Mesûd hazretleri, cüssesinden umulmayan kahramanlıklar göstermiştir. Savaşlarda, Resûlullahın yanından ayrılmayıp, cansiperane bir şekilde savaşırdı. Bedir Savaşında, küfrü ve îmânsızlığı ile meşhûr ve Resûlullah efendimizin Bu ümmetin Firavunu buyurdukları Ebû Cehilin başını o kesmiştir...
İbn-i Mesud, Hazreti Osmanın hilâfetine kadar Kûfede kalıp, onun daveti üzerine Medine-i Münevvereye döndü. Altmış yaşları civarında hastalandı. Rüyasında Peygamber efendimizi görmüş, Resûlullah onu kendi tarafına davet etmiş, o da bu daveti büyük bir şevkle kabul etmişti. Bundan çok az bir zaman sonra da vefat etti. Bakî Mezarlığına defnolundu.


Bir isteğin var mıdır?
Abdullah bin Zübeyr ve oğlu, techiz ve tekfin etmişler ve bütün vasiyyetlerini yerine getirmişlerdir. Cenaze namazını Hazreti Osman kıldırmış, Osman bin Mazun da kabre koymuştur.
Hastalandıkları zaman Hazreti Osman hususî olarak yanına gelip;
-Allahü teâlâya kavuşma halin yakın; bir sıkıntın, şikâyetin, isteğin var mıdır? diye sordu. Cevâben;
-Günahımdan şikâyet ediyorum, rahmet-i ilahiyyeyi isterim, dedi.
-Bir tabib getirelim mi? deyince;
-Hacet yok, beni hasta eden tabîbdir, cevâbını verdi.


Onlara Vâkıayı öğrettim
Abdullah bin Mesud hazretlerinin kız evlâdı çoktu. Hazreti Osmanın;
-Kızlarınıza ne bıraktınız? Onların geçimleri dardır, demesi üzerine;
-Ben onlara Vâkıa sûresini öğrettim. Cenâb-ı Peygamberden bizzat işittim ki: Her kim geceleri, akşamdan sonra, Vâkıa sûresini tilâvet ederse fakirliğe, darlığa düçâr olmaz cevabını vermiştir...
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Ebû Talha el-Ensarî (radıyallahü anh)</label>

Resûlullahın âhirete irtihalinden sonra, Eshab-ı kirâmın her biri, onun ayrılık acısına dayanamayarak başka şehirlere hicret etmişlerdi. Hz. Ebû Talha da, ayrılık acısıyla Şama gitti. Burada uzun müddet kaldı. Medineye dönüp, Resûlullahın kabr-i şerîfini ziyaret etmek arzusu her geçen gün fazlalaşmasına rağmen, ancak Hz. Ömerin şehid edilmesine yakın bir zamanda gelebilmişti...Ben harbe gidiyorum!
70 yaşında bulunduğu sırada, bir gün Berâe (Tevbe) sûresini okurken 41inci: Ey müminler gerek hafif (süvari) gerek ağırlıklı (piyâde) olarak seferber olun ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda muharebe edin! Eğer bilirseniz, bu sizin için pek hayırlıdır âyet-i kerîmesi gelince, şecaat ve kahramanlık damarı kabarıp;
-Rabbim beni gerek gençliğimizde, gerekse ihtiyarlığımda kâfirler ile harbe ve cihada davet ediyor. Çabuk beni harp için techiz ediniz ve yolculuk için lâzım olacak şeyleri hazırlayınız. Harbe gideyim, dedi.


Şimdi sıra bizdedir!
Oğulları da;
-Ey Babacığım! Resûlullah ile birlikte, O âhirete göç edinceye kadar cihadda bulundun. Sonra da Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer zamanlarında harblere katıldın. Şimdi harb etmek sırası bizimdir. Sen otur, biz gidelim, dediler ise de, Hz. Ebû Talha;
-Hayır, hayır! Ben gideceğim, diyerek evvelki sözünden vazgeçmedi.
Bir deniz harbi için hazırlanan orduya katıldı, fakat gemiye bindikten ve denize açıldıktan bir müddet sonra vefât etti.


Cesedi bozulmadı!..
Vefâtından sonra yedi gün kara parçası bulunamadığı için defnedilemedi, bu kadar uzun süre dışarıda kalmasına rağmen sanki hayatta imiş gibi mübârek cesedinin bozulmadığı görüldü. Gemi sahile yanaşınca karada bir yere defnedildi.
Ebû Talha el-Ensarînin naklettiği bir hadis-i şerîfte Resulullah efendimiz buyurdu ki: Melekler, içinde köpek ve resim bulunan eve girmez.
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Abdullah bin Selâm (Radıyallahü anh)</label>

Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir. Medînedeki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi. Soyu Hz. Yûsüfe dayanıyordu. Asıl ismi Husayn idi. Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona Abdullah ismini verdi...Abdullah bin Selâmın îmân ettiğine ve fazîletine Kurân-ı kerîmin bir âyet-i kerîmesinin şehâdet ettiğini müfessîrler ifâde etmektedirler.
Yükünü kendisi taşırdı!
Abdullah bin Selâm hazretleri nefsini kötü huylardan ve isteklerden tamamen temizleyip terbiye etmişti. Kendisi zengin olduğu hâlde, bazen Medîne çarşısında sırtında yük taşıdığı görülürdü. Bir gün yine onu bu hâlde görenler dediler ki:
-Senin çocukların, hizmetçilerin var. Bu işleri niçin onlara gördürmüyorsun? diyenlere şöyle cevap vermiştir:
-Evet bu işleri görecek kimselerim vardır. Fakat ben nefsimi denemek istiyorum. Böyle işler nefsime ağır geliyor mu, gelmiyor mu? Maksadım bunu anlamaktır. Çünkü Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde, (Kalbinde hardal tanesi kadar kibir, büyüklenme bulunan kimse, Cennete girmeyecektir) buyurmuştur. Başka bir hadîs-i şerîflerinde de, (Meyve veya herhangi bir şeyi kendi eliyle evine götüren, kibirden uzaklaşmıştır) buyurmuştur. İşte bunun için yükümü kendim taşıyorum...
Abdullah bin Selâm hazretleri, Hz. Osmanın şehâdeti esnâsında yanında bulunuyordu. İsyâncılara dedi ki:
-Tarihte öldürülen her peygamber için yetmiş bin asker öldürülmüştür. Öldürülen her halîfe için de onbeş bin kişi öldürülmüştür. Gelin bu işten vazgeçin! Yoksa âhirette bunun cezâsını çok şiddetli olarak çekeceksiniz! Ayrıca Hz. Osmanın üzerinizde çok hakkı vardır.
Fakat âsîler sözünü dinlemediler, ayrıca kendisine hakâret ettiler.


İşte onlar salihlerdendir
Hz. Abdullah hakikaten, ahlâk ve ilim ile kendini süsleyen Cennetlik insanlardan idi. 663 (H. 43) senesinde vefat edeceği zaman Âl-i İmran suresinin 114 ve 115. âyetlerini okudu ki, meâl-i şerîfi:
Allaha ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle yarış ederler. İşte onlar salihlerdendir. Ve hayırdan her ne işlerlerse mükafatsız kalmazlar. Allahü teâlâ takvaya erenleri hakkıyla bilir.
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
İmran bin Husayn (radıyallahü anh)</label>

İmran bin Husayn hazretleri, Eshab-ı kiramdandır. Huzaa kabilesinden olup, Hayber Gazasında, kız ve erkek kardeşi ile birlikte Müslüman olmuştur. Babasından evvel iman etmiştir. Babası Husayn, Peygamber Efendimizin yanına gelince, uygunsuz davranacağını sandığı için ayağa kalkmadı. Peygamber Efendimizin dâvetini kabul edip şehadet kelimesini getirmesi üzerine, yerinden kalkıp babasının elini ayağını öptü. Sırf Allah rızasını gözeterek yapılan bu hareket karşısında Peygamber Efendimizin ağladığı da nakledilmektedir... O bir fıkıh âlimiydi...
İmran bin Husayn, Eshab-ı kiram içinde çok faziletlere sahipti. Fıkıh ilminde üstün derecesi vardı. Mekkenin fethinde Huzaa kabilesinin sancağını o taşıyordu...
Hz. Ömer halife olunca, Basra halkına İslamiyeti öğretmesi için onu gönderdi. Basranın ilim ve irfan hayatına büyük emeği geçen Hz. İmrana büyük iltifatlarda bulunan meşhur Hasan-ı Basrî, İmran bin Husayndan daha değerli bir kimse Basraya ayak basmamıştır meâlindeki ifadeyi dile getirmiştir.
Resmî görevi sırasında ve sonrasında hadis ilmi ile uğraşarak talebelere ders verdi. Kadılık görevinden istifa ettikten sonra da fetva vermeye devam etti. Basra imamları ve tabiinin büyüklerinden olan Muhammed ibni Sirin de kendisi için övgülerde bulunmuş, Basrada bulunan büyük şahsiyetlerden biri olarak tavsif etmiştir.
Siyasî olaylara hiç müdahil olmadı. Hz. Aliye (radıyallahü anh) karşı yapılan iç savaşlara katılmadı. Hayatı boyunca sünnete uygun yaşamak için büyük gayret gösterdi. Kabiliyetli iyi bir yönetici ve takva sahibi bir insan olarak tanındı. Güzel giyinmesiyle dikkat çekti. Sebebini soranlara; Cenâb-ı Hak, kuluna verdiği nimetin işaretinin onun üzerinde görülmesinden hoşlanır cevabını verdi.


Melekler selam veriyorlar
Bir ara mide hastalığına yakalandı. Bu hal 30 sene devam etti. Hz. Mitraf ve kardeşi Alâ, ziyaretine gitti. Onun bu halini görünce ağlamaya başladılar. İmran (radıyallahü anh) onlara:
-Ağlama! Melekler benim ziyaretime gelip selam veriyorlar. Meleklerin selamını alıp onlarla konuşuyorum. Hasta olduğumdan dolayı verilen bu nimete şükrediyorum. Böyle bir kimse, bu dertlere razı olmaz mı? dedi.
Bundan kısa bir zaman sonra da vefat etti.
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)</label>

Ebû Hureyre hazretlerinin asıl adı Abdürrahmândır. Hicretin 7. senesinde Hayberde Müslüman oldu. Gençliğinde fakîrlik ve sıkıntı içinde yaşamıştır. Yemendeki Devs kabîlesinin ileri gelenlerinden ve meşhûr şâir olan Tufeyl bin Amr vâsıtasıyla iman ettiğinde 30 yaşını geçmişti... Ebû Hureyre hazretleri, Eshâb-ı kirâm arasında en çok hadîs-i şerîf bilen ve rivâyet edenlerdendir. İsmi Abdurrahman bin Sahrdır. Künyesi Ebû Hureyredir. Bu künyenin verilişini kendisi şöyle anlatır: Ey kedicik babası!
Bir gün kaftanımın içinde küçük bir kedi taşıyordum. Resûlullah gördü. Nedir bu? buyurdu. Ben de, kedicik dedim. Bunun üzerine Resûlullah bana Ey kedicik babası buyurdu...
Abdurrahman bin Mihran, Ebu Hureyre (radıyallahü anh)nin ölüm anında şöyle vasiyet ettiğini bildirir:
-Üstüme çadır dikmeyin. Arkamdan buhurdanlık tüttürmeyin. Beni kabre çabuk ulaştırın. Çabuk olun. Resulullahtan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittim ki; Mümin tabutuna konulduğunda, tabutu hemen götürün der. Kâfir tabutuna konduğunda yazıklar olsun beni nereye götürüyorsunuz? der!..


Seni ağlatan nedir?
Hemmamın anlattığına göre, Ebû Hureyre hazretleri ölüm zamanı geldiğinde ağlamaya başladı.
-Seni ağlatan nedir, diye sordular.
-Azığın azlığı, kurtuluşun uzaklığı, cennet ya da cehennemle bitecek meçhul bir son, dedi...
Ömrünün son günlerinde hastalandı. Hastalığını duyanların ziyarete gelmesiyle büyük bir kalabalık toplandı. Hastalığı ağırlaştığında Allahım sana kavuşmayı seviyorum. Bunu bana nasib eyle demiştir.


Feryât edip, kendinden geçti!
Şakya Eshahi şöyle rivâyet etmiştir:
Bir defasında Medîneye Ebû Hüreyreyi ziyâret için gelmiştim. Ebû Hüreyre, Resûlullahın kıyâmet gününe dâir bir hadîs-i şerîfini rivâyet ederken, birdenbire feryât edip, kendinden geçti. Bir müddet sonra kendine gelince, neden böyle yaptığını sordum. Dedi ki:
-Kıyâmet günü için Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
(Kıyâmet günü, Allahü teâlânın insanları hesâba çekeceği gündür. Kurân-ı kerîme, Onun emirlerine uyanlar makbûl olup, uymayanlar cezâlandırılacaktır. Kurân-ı kerîmi bilip okuyan, öğrenip öğretenlerden amel etmeyenlerin vay hâline!..)
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Âsım bin Sâbit (radıyallahü anh)</label>

Müşriklerden bir heyet Medîneye giderek Resûlullahın huzuruna çıkıp şöyle bir ricada bulundular: -Yâ Resûlallah! Bizim kabîlelerimiz, İslâmiyeti kabûl ettiler. Yalnız Kurân-ı kerîm öğretmenine ihtiyâcımız var. Lütfen bize; İslâmiyeti, Kurân-ı kerîmi öğretecek kimseler yollar mısınız? Sevgili Peygamberimiz kendilerine, 10 kişilik bir öğretmenler heyeti yolladılar. Başlarında, Âsım bin Sâbit hazretleri bulunuyordu. Bu öğretmenler kâfilesi, geceleri yürüyerek, gündüzleri gizlenerek Hüzeyl kabîlesi topraklarında, Reci suyu başında, seher vakti konakladılar... Çok geçmeden kâfilenin etrâfı sarıldı. 200den fazla silâhlı eşkıyâ oradaydı. Âsım bin Sâbit ellerini açarak şöyle duâ etti:
Ey Âsım teslim ol!
-Allahım! Peygamberini durumumuzdan haberdâr et!
Müşriklerin ileri gelenlerinden Süfyân bağırdı:
-Ey Âsım, kendini ve arkadaşlarını zâyi etme, teslim ol!
Âsım bin Sâbit ok atmak suretiyle cevap verdi. Ok atarken:
-Ben güçlüyüm hiç eksiğim yok... Yayımın kalın teli gerilmiştir... Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir... Mukadderâtın hepsi başa gelicidir... İnsanlar er-geç Allaha rücû edicidir... Eğer ben sizinle çarpışmazsam anam üzüntüsünden aklını kaybeder, manâsında şiirler söylüyordu...
Hz. Âsımın sadağında yedi ok vardı. Attığı her ok ile bir müşriki öldürdü. Oku bitince birçok müşriki mızrağıyla delik deşik etti. Öyle bir an oldu ki mızrağı da kırıldı. Hemen kılıcını sıyırdı. Sonra da şöyle duâ etti:
-Allahım! Ben bugüne kadar senin dînini koruyup hıfzettim, sakladım. Senden bugünün sonunda, benim etimi, vücudumu koruyup, hıfzetmeni niyâz ediyorum.


Başını kesmek istediler!
O gün orada mevcut bulunan on sahâbîden yedisi şehîd oldu, üçü esir edildi. Lıhyanoğulları Sülâfe binti Sada satmak için Âsım bin Sâbitin başını kesmek istediler. Fakat Allahü teâlâ, Hz. Âsım bin Sâbitin duâsını kabûl buyurdu ve mübârek cesedine müşrikler el süremediler.
Allahü teâlâ bir arı sürüsü gönderdi. Bulut gibi Âsım bin Sâbitin üzerinde durdular. Hiçbir müşrik yanına yaklaşamadı. Akşam olunca da Allahü teâlâ hiç bulut yok iken bir yağmur gönderdi. Sel suları da Âsım bin Sâbitin cesedini alıp götürdü. Cesedin nerede olduğu bilinemedi. Bunun için müşrikler Âsım bin Sâbitin hiçbir yerini kesmeye muvaffak olamadılar.
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh)</label>

Selmân-ı Fârisî hazretleri, İslamiyetin doğuşundan önce İranda İsfehân şehrinde dünyaya gelmişti. Mecûsî idi. İrânda iken kiliseye girip Hristiyan oldu. Babasının kendisine zulmetmesi üzerine Anadoluya kaçıp, kiliselerde hizmet etti. Nihayet Şâma geldi. Medînede âhir zamân Peygamberinin çıkacağını bir papazdan işitti. Âlim oldu. Resûlullahın Medîneye hicret edeceğini öğrendi. Fakat oraya girerken, köle yaptılar. Bir Yahudi onu satın aldı. Daha sonra Medinede başka birine sattı. Hicretten sonra, Medîneye gelerek, Peygamber Efendimizde evvelce işitmiş olduğu alâmetleri gördü. Hemen îmân etti. Çok hâlis Müslümân oldu... Kardeşinize yardım ediniz!
Peygamber Efendimiz onun kölelikten kurtulmasını istedi. Bunun üzerine, sâhibine gidip, azâd olmak istediğini söyledi. Yahûdî, hurma verecek duruma gelmiş üç yüz fidan getirmesi ve kırk ukiye altın vermesi şartıyla kabûl etti.
Bunu Resûlullaha haber verdi. Resûlullah Eshâbına buyurdu ki:
- Kardeşinize yardım ediniz!
Onun için üç yüz hurma fidanı topladılar. Resûlullah efendimiz, Bunların çukurlarını hazır edip, tamam olunca bana haber veriniz buyurdu. Çukurları hazırlayıp haber verince, Resûlullah efendimiz teşrif edip, kendi eliyle o fidanları dikti. Hepsi, Allahü teâlânın izni ile, o sene hurma verdi. Bunları satarak sahibine verdi ve kölelikten kurtuldu...
Selmân-ı Fârisî, Resûlullahtan sonra, hazret-i Ebû Bekirin sohbetinde ve hizmetinde de çok bulunarak, hazret-i Ebû Bekirin almış olduğu kemâlâttan da bazılarına kavuştu. Resûlullaha kendi kalbi ile bağlanmış olduğu gibi, hazret-i Ebû Bekirin daha parlak olan kalb aynası ile de bağlanarak, daha çok feyzlere, marifetlere kavuştu. İkiyüzelli yaşında Medâyinde, bir rivâyete göre, 33 senesinde vefât etti.


Ölüm anı gelince...
Hz. Selmanın ölüm anı gelince evin hanımına dedi ki:
-Gizlediğim şeyi getir! Hanımı bir misk kesesi getirdi. Selman:
-Bana içinde su olan kaseyi getir. Sonra miski o kaseye attı, karıştırdı ve dedi ki:
-Bunu etrafıma serpin! Zira Allahın mahlukatından kokuyu alan ama yemek yemeyenler yanımda hazır duruyorlar. Böyle yapıldı. Tekrar hanımına dedi ki:
-Kapıyı üstüme kapat ve aşağı in. Hanımı aşağı inip biraz bekledikten sonra tekrar yanına çıktığında onu vefat etmiş halde buldu
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Sa'd bin Mu'âz (radıyallahü anh)</label>

Sad bin Muâz hazretleri, Eshab-ı kiramın meşhurlarındandır. Muhammed aleyhisselâmın bisetinin onuncu yılı başlarında Medîneden gelen 12 kişi, Peygamberimizle görüşüp Müslüman oldular. Birinci Akabe Bîatı denilen bu görüşmeden sonra, Peygamber efendimiz, Kurân-ı kerîmi ve İslâmiyeti öğretmek üzere, Musab bin Umeyri Medîneye gönderdiler... Çok kan kaybediyordu!..Musab bin Umeyr Medînede fevkalâde bir gayretle çok kimsenin Müslüman olmasını sağladı. Faaliyetlerini yürütmek üzere Sad bin Muâzın teyzesinin oğlu olan Esad bin Zürârenin evine yerleşmişti. Bu sebeple Sad bin Muâz, o zaman Araplar arasında akrabaya karşı hakâretten kaçınmak âdet olduğu için bu işe mâni olma teşebbüsünde de bulunamadı.
Musab bin Umeyr, Sad bin Muâza önce İslâmiyeti anlattı. Dinin esaslarını açıkladı. Sonra tatlı ve güzel sesiyle Kurân-ı kerîmden bir miktar okudu. O da Kelime-i şehadeti söyleyerek Müslüman oldu...
Sad bin Muâz hazretleri, Hendek Savaşında şehid oldu. Savaş sırasında İbni Araka adlı bir müşrikin attığı ok ile kolundan yaralandı. Ok, atardamara isabet ettiği için çok kan kaybetti. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde bir çadır kurdurarak Sadı oraya yatırdı. Beni Eslem kabilesinde Refideyi de onun tedavisine memur etti. Kendisi de savaş arasında çadıra gelir, onu ziyaret ederlerlerdi. Nihayet yarası ağırlaşıp durumu ciddileşince Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz oraya geldi ve Muazı kucaklayıp;
Yâ Rabbi! Sad senin rızan için senin yolunda cihad etti. Resulünü de tasdik etti. Ona kolaylık ihsan eyle! diye dua ettiler.


Reislerin en iyisi idin
Onun bu sözlerini duyunca gözlerini açtı ve;
-Yâ Resulallah! Sana selam ve hürmetler ederim! Senin Allahü teâlânın peygamberi olduğuna şehadet ederim, dedi ve ruhunu teslim etti.
Peygamber efendimiz, Sad bin Muâz vefat edince baş ucuna durup, onun künyesini söyleyerek buyurdu ki:
Ey Ebû Amr! Sen reislerin en iyisi idin. Allah sana saâdet, bereket ve en hayırlı mükâfatı versin. Allaha verdiğin sözü yerine getirdin. Allah da sana vadettiğini verecektir.
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Nu'man bin Mukarrin (radıyallahü anh)</label>

Numan bin Mukarrin hazretlerinin künyesi Ebû Amrdır. Kardeşleri, Suveyd bin Mukarrin ile Nuaym bin Mukarrin ile birlikte Hudeybiye Anlaşmasından önce Müslüman olmuştur. Kardeşleri de Hz. Numan gibi askerlik ve kahramanlık bakımından meşhur sahâbîlerdendir. Numan bin Mukarrin, Resûlullah ile beraber Mekkenin Fethine ve Huneyn Gazvelerine katılmıştır. Vedâ Haccında da hazır bulunmuştur. Büyük fitne önlendi!Resûlullahın vefâtından sonra, halîfe olarak Hz. Ebû Bekir seçilmişti. Bu sırada ortada büyük bir irtidat yanî dinden çıkış hareketi başladı. Hz. Ebû Bekir bu fitneye gereken cevabı verdi. Numan bin Mukarrin bu irtidat fitnesine karşı verilen mücâdelede de bulundu. Böylece irtidat fitnesinin, büyümesine meydan verilmeyerek büyük bir felâketin önüne geçilmiş oldu. Hz. Numan, bu hizmetlerine Hz. Ömerin hilâfeti devrinde de devam etti. Onun hizmetleri, Irak ve İran taraflarında da çok oldu. 642 yılında Nihavendde şehîd oldu.
Hz. Ömer (radıyallahü anh) İran üzerine bir ordu hazırladı ve bu ordunun kumandanlığını da Numan bin Mukarrin hazretlerini tayin etti. Kûfeden hareket eden 30.000 kişilik İslam ordusu, Firuzan kumandasındaki 150.000 kişilik İran ordusu ile Basra yakınlarındaki Nihavendde karşılaştı. Savaş günlerce devem etti. İki taraf da üstünlük sağlayamıyorlardı. Nihayet bir cuma günü, İslam askeri hep birlikte cuma namazını kıldı. Numan hazretleri gözyaşları içinde dua etti ve sonunda;
Allahım! Müslümanların zafer kazanması yolunda Numana şehidlik nasib eyle! dedi. Bütün İslam askeri de Amin! dedi.
Sonra tekbirler alıp İran ordusuna hücuma geçtiler. En ön safta harb eden Numan hazretleri yere düştü. Hemen askere işaret ederek;
-Kimse kimse ile oyalanmasın, ben bile olsam, dedi.


Düşman yenildi, ancak...
İslam askeri hiç oyalanmadan hücuma devam etti. Bu sırada İran kumandanı yaralanınca düşman bir anda durakladı. Bunu fırsat bilen Müslümanlar nihai hücumu yaparak, kendilerinden beş kat fazla olan düşmanı hezimete uğrattı. İslam kumandanlarından Makıl bin Yesar, hemen Numan bin Mukarrin hazretlerinin yanına geldi. Son anlarını yaşıyordu. Onu görünce son bir gayretle;
-İslam askeri ne yaptı? diye sordu. Makıl:
-Zafer kazandı, deyince;
-Elhamdülillah! Bunu Hz. Ömere hemen bildiriniz! buyurup bu fani âlemden göç etti...

]
besmel.gif


besmel.gif
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Amr bin Âs (radıyallahü anh)</label>

Amr bin Âs hazretleri, İslâmiyeti kabûl ettikten sonra, eski hatâlarına çok pişman oldu. İslâma hizmet etmeyi, müşriklere karşı savaşmayı şiddetle arzû etti. Böylece büyük bir mücâhid oldu. Birisi, Amr bin Âsa sordu:-Siz akıllı adamdınız. Niçin İslâma girmekte geciktiniz?
-Biz yaş ve bilgi bakımından, bizden üstün kabûl edilen insanlarla beraberdik. Onlar, Resûlullah efendimizi Peygamber olarak kabûl etmediler. Biz de onlara tâbi olduk. Onlar gidip, sıra bize gelince, düşündük, inceledik, hakkın çok açık olduğunu gördük. Böylece İslâmiyet kalbime yerleşti. Resûlullah efendimizin, iyilik yapana öldükten sonra iyilik, kötülük yapana kötülük yapılacağı, sözünü içimde doğru buldum...
Mürtedleri yola getirdi!
Amr bin Âs, Hz. Ebû Bekirin hilâfeti sırasında, önce Ummandaki mürtedleri, sonra Benî Kudaa mürtedlerini yola getirdi. Bundan sonra Hz. Ebû Bekir tarafından Şamın fethine gönderildi. Başkumandan Hâlid bin Velîdin idâresinde cereyan eden Yermük Muharebesinde büyük kahramanlıklar gösterdi ve Şerahbil bin Hasene ile beraber ordunun sağ kanadını idâre etti.
Yermük Muharebesi, İslâm ordusunun zaferiyle bitti. Bu savaşta Müslümanlar 250 bin kişilik Rum ordusunu büyük bir hezîmete uğrattı.
Amr bin Âs, Ecnadinde büyük bir Rum ordusunu bozguna uğrattı. Bütün Filistin ve Ürdünü elegeçirdi. Hz. Ömerin halîfeliği sırasında Filistin Vâliliğine tayin edildi.
Hz. Ömer zamanında Mısırı fethetti ve oraya vali tayin edildi. Hz. Muaviyenin hilafeti zamanında 664 senesinde Mısır Valisi iken vefat etti. Vefat edeceği zaman ağlamaya başladı. Yanıbaşında bulunan oğlu sordu:
-Niçin ağlıyorsun baba, yoksa ölümden korkuyor musun?


Hayatımda üç devre var
-Hayır, ölümden korkmam, lakin sonrasından korkarım. Zira hayatımda üç devre var; evvela imansız idim ve herkesten ziyade Resulullahın aleyhinde idim. O zaman ölseydim, yerim cehennemdi. Sonra Resulullahtan hayâ eden ve imana gelen ben oldum. O vakit ölseydim, beni tebrik ederler ve İslam üzere, hayır üzere gitti derlerdi ve benim için cennet umulurdu. Sonra saltanat elbisesi giydim. Şimdi ne haldeyim bilemiyorum...
Amr bin Âs hazretlerinin, 664 senesinde, ölüm döşeğindeyken son sözleri şunlar oldu:
Allahım! Sen emrettin, biz emrine isyân ettik. Sen nehyettin biz tersini yaptık. Affına sığınırız. Allahım! Sen bize yardım et. Suçluyum. Özrümü kabûl et. Senden af diliyorum. Senden başka ilâh yoktur.
 

SiyahSancaktaR

FK Üyesi
Ceddi Osmanlı
Katılım
7 Kas 2020
Mesajlar
10,553
Çözümler
1
Tepkime puanı
13,914
Puanları
113
Yaş
40
Konum
Istanbul
Burç
Yengeç
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Sümeyye Hatun (radıyallahü anhâ)</label>

Ebu Cehil bilhassa kölelerin Müslüman olmasına fena halde içerliyor, hiç hazmedemiyordu. Yaser hazretleri yabancı, Sümeyye Hatun ise köle idi. Kureyş zorbası Ebu Cehil, Hz. Yaserin evini yaktırdı. Karısı ve oğlu ile beraber üçünü de zincire vurdurttu, sonra kırbaçlattırdı, daha sonra da hapsetti... Dışarıda sıcak şiddetlenip, çölün kumları yanmaya başlayınca, zincirleri ile Yaser ailesini çöle çıkardılar. Bağladıkları zinciri çıkarmadan çölde sürüklemeye başladılar. Hz. Sümeyyeyi ateş gibi yanan kumlara gömüyorlar, Ammarı durmadan taşlıyorlardı... Bazan zavallıların önünde kuvvetli bir ateş yakılıyor, demir kıpkırmızı oluncaya kadar ateşte bırakıldıktan sonra, arka ve yanlarından geçiriliyordu... Yaserler her şeye rağmen dinilerine sımsıkı sarılmışlardı.
Sizi Cennetle müjdelerim
Bu arada Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bazı eshabı ile Mekkenin dışına çıkmıştı. O, Ebu Cehilin Yaser ailesine yaptığı işkenceyi gördü. Resûlullah efendimiz çok üzülmüştü. Onlara doğru dönerek;
-Yaserler sabredin, dayanın. Size vaad olunan yer şüphesiz Cennettir müjdelerim sizi, buyurdu.
Bu güzel cümle karşısında Yaser, Hz. Peygambere baktı ve;
-Bize ne yaparlarsa yapsınlar. Allahın dininde kalacağız. Senin Allahın Resulü olduğuna şahadet ederim. Şüphesiz senin vaadin haktır, dedi. İçi iman ile dolan Hz. Sümeyye, işkence yapan zalimlere dönerek bütün sesinin heyecanı ile;
-İşte bedenlerimiz elinizde ey Allahın düşmanları istediğinizi yapın. Vaad olunan yerimiz Cennettir, dedi.
Bu gürleyen ses Ebu Cehilin öfkesini daha da artırdı. Sümeyyeye yaklaşarak;
-Sen böyle kalmayacaksın, nihayet Muhammedin dinini bırakıp bize döneceksin! dedi.


İlk kadın şehid
Bunun üzerine Sümeyye Hazretleri şöyle haykırdı:
-Sana ve inandığın putlara kötülükler olsun, ey Allahın düşmanı. Seni görmektense, bana ölmek daha iyidir. Bak duy! Allah Rabbimizdir, Muhammed Peygamberimizdir!
Hz. Sümeyyenin bu ağır konuşması karşısında Ebu Cehilin aklı başından gitti. Birden mızrağı ile vurdu ve bunun tesiri ile Sümeyye Hatun ruhunu teslim etti. Böylece Sümeyye Hazretleri İslamda ilk kadın şehid oldu.
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar