Çözüldü Bizi İkna Et ( 5 ) (1 Görüntüleyen)

spesifikay' Alıntı:

Her yeni gelen medeniyet eski medeniyetin kalıntılarını ya yok etti ya da tahrif etti
Bunun nedeni egemenlik kazanabilmek.
Bugün Kuran Mushaf'ının tahrif edildiğini iddia eden insanlar bile var .
Çünkü insanoğlu bir yaratıcıya inanıyor ama hayatına karışmasını istemiyor , temel neden bu diye düşünüyorum.

Genişletmek için tıkla ...

Wow.. Yok oluşların sebebi olarak ilginç bir bakış açısı daha

Yani şunu mu anlıyoruz Sümerlerden ve antik mısır halkından güçlüleri geldi onları sildi?

Peki onlar nerede? Onlardan güçlüleri de gelip onları yok ettiyse biz son halkamıyız?

Öyleyse neden onların 3 te 1 zeka seviyesindeyiz?

Placidus' Alıntı:

İklim olma nedeni ilahi bir cezalandırmamıdır? Yoksa toprakların kullanımından kaynaklı yüzeysel sorunlarmıdır?

Genişletmek için tıkla ...

Kâinattaki her olay gibi iklim de ilahi bir fermandır. Bize ceza gibi gelen durumlar belki de ödüldür.

Placidus' Alıntı:

Wow.. Yok oluşların sebebi olarak ilginç bir bakış açısı daha

Yani şunu mu anlıyoruz Sümerlerden ve antik mısır halkından güçlüleri geldi onları sildi?

Peki onlar nerede? Onlardan güçlüleri de gelip onları yok ettiyse biz son halkamıyız?

Öyleyse neden onların 3 te 1 zeka seviyesindeyiz?

Genişletmek için tıkla ...

Çünkü güç sahipleri izin verdiği ölçüde hareket edebiliyoruz
Bugün verdiğimiz kararlardan aklımızdan geçirdiklerimize kadar sisteme prangalıyız
Mahkum bir beyin üretemez efendim =)

Zoe' Alıntı:

Kâinattaki her olay gibi iklim de ilahi bir fermandır. Bize ceza gibi gelen durumlar belki de ödüldür.

Genişletmek için tıkla ...

Peki bu helakın sebebi ne ? Diyelim ki yok edildiler? İbret olarak yaradan bunu bize neden örnek göstermemiş olabilir?

Yoksa sümer medeniyeti bir efsane mi? O yüzden mi? Bilgi yok haklarında?

Yazıyı bulan sümerler değil miydi ?
Bu delil var olduklarına yeter bence =)

spesifikay' Alıntı:

Yazıyı bulan sümerler değil miydi ?
Bu delil var olduklarına yeter bence =)

Genişletmek için tıkla ...

Bürokrasi, yasama ve yürütme, eğitim sistemi, yargı kuruluşları ve ticaret kurallarını bulan Sümerlerin varlığı sadece yazı icadıyla kısıtlanamaz elbette

Merak ettiğim ve aradığım cevap varlıkları değil ne ara nereye kayboldular.

Placidus' Alıntı:

Peki bu helakın sebebi ne ? Diyelim ki yok edildiler? İbret olarak yaradan bunu bize neden örnek göstermemiş olabilir?

Yoksa sümer medeniyeti bir efsane mi? O yüzden mi? Bilgi yok haklarında?

Genişletmek için tıkla ...

Asıl medeniyet devletleri yıkıldı. Biz ise kırıntılar ile bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.
Bir devlet diğer devleti yıktığında ilk yaptığı şey kitapları yağmalamak oluyor. Bilgi güçse, gücü elinden al.
Ticarette bu kadar gelişip bu kadar izole yaşamaları ardından asimile olup kimliklerinden sıyrılmaları olarak düşünüyorum sebebini.
Direkt olarak yok olmadıklarından olsa gerek. Zamanla sayılarının azalması ve farklı yerlere yayılım ile yok oluşa sürüklenmek..
Ve yayılan bilgi daha geç topanır. Ve geçten kastım yüzyıllar..

Zoe' Alıntı:

Asıl medeniyet devletleri yıkıldı. Biz ise kırıntılar ile bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.
Bir devlet diğer devleti yıktığında ilk yaptığı şey kitapları yağmalamak oluyor. Bilgi güçse, gücü elinden al.
Ticarette bu kadar gelişip bu kadar izole yaşamaları ardından asimile olup kimliklerinden sıyrılmaları olarak düşünüyorum sebebini.
Direkt olarak yok olmadıklarından olsa gerek. Zamanla sayılarının azalması ve farklı yerlere yayılım ile yok oluşa sürüklenmek..
Ve yayılan bilgi daha geç topanır. Ve geçten kastım yüzyıllar..

Genişletmek için tıkla ...

İşte bu benden 2 puan hediye kazanan @Murat

Konu kapanmış ama ben konuya katkıda bulunmak istiyorum hakkınızı helal edin ancak müsait olabildim.

Konu güzel, ama ben bişeyleri kaçırdığımızı düşünüyorum.
Kaçırdığımızı düşündüğümüz şey ilahi sunetullah..
Burada Sunetullah nasıl işler diye kendime sorunca aklıma hep o meşhur yaşam döngüsü aklıma gelir. Evrende canlı yaşam döngüsü her canlı bir diğerini yiyerek av ve avcı konumunda bir daire şeklinde devam eder ve hayatı dengede tutanda bu sürekli işleyen tablodur.

İnsanlığın ve medeniyetlerin yaşam döngüsü ve hayatlarını idame etmeleri aynen bu şekildedir. Bir zamanlar çok güçlü olan medeniyetler zamanla güç sarhoşluğu yaşamaya ve ahmak yöneticilerin iktidarı ele geçirmeleriyle çürür ve yok olurlar. Önemli olan bu yok oluşun hikayesidir. Yok olan zayıf yok eden hep güçlüdür. Gücü elinde tutan yıktığı medeniyeti tarihin sayfalarına gömmek için yeniden bir tarih yazıcılığına girişir ve geçmişi silip süpürür. Geçmiş medeniyetin bıraktığı mirası geliştirmek öteye taşımak yerine onu kendisine göre yeniden uyarlar dizayn eder yaratır ve tarihin sayfasının artık kendisi ile var olduğuna inanır.

En basiti Osmanlı imparatorluğunun yıkılışına bakın. Çok yakın bir tarih. Çağ açıp çağ kapatan bir medeniyet. Ama onu tarihin derinliklerine gömen Türkiye sanki daha önce o hiç var olmamış Tarih Cumhuriyetin kurulmasıyla başlamış gibi yeni bir tarih yazıcılığı ile onu tarihin derin sayfalarına gömmüştür. Bu arada osmanlıyı biz Türkiye tarihinden değil batılı kaynaklardan çoğunlukla doğru bir paradigma ile öğreniyoruz.

Her kurulan devlet geçmişin mirasını alt üst eder, onlardan kalanı yok eder. Öldürür, idam eder, sürgüne yollar ve korkuyu hayata hakim kılarak insanların unutmasını sağlar. Yeni bir nesli halan ve hikayelerle yetiştirir. Geçmişinden kopuk asimile olmuş bu yeni nesil yeni bir medeniyeti inşaa ederken geçmişin şanlı medeniyetini tarihin tozlu raflarında unutur.

Güçlüler zayıfları yiyerek ayakta kalır. Onlardan arta kalanları asimilasyon ile yeniden uyarlar ve onları yükselmek için basamak olarak kullanır. Zamanla oda zayıflar ve tarihin sayfasını yeni bir medeniyete bırakır.

Ne sümerler ne mısırlılar tarihin kirli tozlu sayfalarında kaybolmadılar, en görkemli dönemlerini yaşayıp sonra zayıf ve güce esir olmuş yöneticilerin zaafları yüzünden zamanla düzeni bozup zevk ve safa ile hayatı sürdürmeye başlayınca, türeyen daha güçlü (İçerden yada dışardan) bir medeniyet onları silmiştir.

Onlar hakkında yazılanlara gelince çoğu hikayedir maalesef.
Basit bir örnek vereyim, İslam tarihi yazıcılığı hurafelerle abartılarla doludur. Tarihçiler gerçeği görmek yerine tarihe görmek istediklerini yazdırmış bu konuda uydurulmuş ve işlerine gelen kullanıma elverişli ne kadar argüman varsa hepsini tarih diye önümüze koymuşlardır.
Bedir ve uhud savaşı ile sonrasında yaşananlar bile tarih yazıcılığında ne halde olduğumuzu bize çok net gösteriyor.
İslam tarihinde siyer okuması yaptığımda (Bazı çalışmaları bundan tenzih ederim) sanki bilim kurgu romanı okuyor gibi his ediyorum. Yaşanmış basit bşr hayat ama ödenen bedeller hiç edilerek tarihe hayallerini kazımışlar adeta...

Bu yüzden hiç bir medeniyet yok olmaz. Silinmez tarihten...
Onları bazı ahmaklar tarihin derinliğine gömer, bazılarıda onlara dair hayallerini tarih diye yeniden kaleme alarak bize okutur.
11 Eylül ABD saldırısı buan en büyük örnek. Sizler daha yaşıyor ve bu olayın en canlı şahitlerisiniz. Bu konuda yazılan onlarca eser var. Bana iki tane çalışma gösterin aynı şeyi söylemiş olsunlar konuyla alakalı. Ya daha tarih bile olmadı, canlı şahitleri olarak bizler hayattayız. Birde bizden sonra gelen olaya şahit olmayanların bu konuda yazacakları ve tarihe not düşeceklerini hayal edin.

Saygılarımla

Qasem' Alıntı:

Konu kapanmış ama ben konuya katkıda bulunmak istiyorum hakkınızı helal edin ancak müsait olabildim.

Konu güzel, ama ben bişeyleri kaçırdığımızı düşünüyorum.
Kaçırdığımızı düşündüğümüz şey ilahi sunetullah..
Burada Sunetullah nasıl işler diye kendime sorunca aklıma hep o meşhur yaşam döngüsü aklıma gelir. Evrende canlı yaşam döngüsü her canlı bir diğerini yiyerek av ve avcı konumunda bir daire şeklinde devam eder ve hayatı dengede tutanda bu sürekli işleyen tablodur.

İnsanlığın ve medeniyetlerin yaşam döngüsü ve hayatlarını idame etmeleri aynen bu şekildedir. Bir zamanlar çok güçlü olan medeniyetler zamanla güç sarhoşluğu yaşamaya ve ahmak yöneticilerin iktidarı ele geçirmeleriyle çürür ve yok olurlar. Önemli olan bu yok oluşun hikayesidir. Yok olan zayıf yok eden hep güçlüdür. Gücü elinde tutan yıktığı medeniyeti tarihin sayfalarına gömmek için yeniden bir tarih yazıcılığına girişir ve geçmişi silip süpürür. Geçmiş medeniyetin bıraktığı mirası geliştirmek öteye taşımak yerine onu kendisine göre yeniden uyarlar dizayn eder yaratır ve tarihin sayfasının artık kendisi ile var olduğuna inanır.

En basiti Osmanlı imparatorluğunun yıkılışına bakın. Çok yakın bir tarih. Çağ açıp çağ kapatan bir medeniyet. Ama onu tarihin derinliklerine gömen Türkiye sanki daha önce o hiç var olmamış Tarih Cumhuriyetin kurulmasıyla başlamış gibi yeni bir tarih yazıcılığı ile onu tarihin derin sayfalarına gömmüştür. Bu arada osmanlıyı biz Türkiye tarihinden değil batılı kaynaklardan çoğunlukla doğru bir paradigma ile öğreniyoruz.

Her kurulan devlet geçmişin mirasını alt üst eder, onlardan kalanı yok eder. Öldürür, idam eder, sürgüne yollar ve korkuyu hayata hakim kılarak insanların unutmasını sağlar. Yeni bir nesli halan ve hikayelerle yetiştirir. Geçmişinden kopuk asimile olmuş bu yeni nesil yeni bir medeniyeti inşaa ederken geçmişin şanlı medeniyetini tarihin tozlu raflarında unutur.

Güçlüler zayıfları yiyerek ayakta kalır. Onlardan arta kalanları asimilasyon ile yeniden uyarlar ve onları yükselmek için basamak olarak kullanır. Zamanla oda zayıflar ve tarihin sayfasını yeni bir medeniyete bırakır.

Ne sümerler ne mısırlılar tarihin kirli tozlu sayfalarında kaybolmadılar, en görkemli dönemlerini yaşayıp sonra zayıf ve güce esir olmuş yöneticilerin zaafları yüzünden zamanla düzeni bozup zevk ve safa ile hayatı sürdürmeye başlayınca, türeyen daha güçlü (İçerden yada dışardan) bir medeniyet onları silmiştir.

Onlar hakkında yazılanlara gelince çoğu hikayedir maalesef.
Basit bir örnek vereyim, İslam tarihi yazıcılığı hurafelerle abartılarla doludur. Tarihçiler gerçeği görmek yerine tarihe görmek istediklerini yazdırmış bu konuda uydurulmuş ve işlerine gelen kullanıma elverişli ne kadar argüman varsa hepsini tarih diye önümüze koymuşlardır.
Bedir ve uhud savaşı ile sonrasında yaşananlar bile tarih yazıcılığında ne halde olduğumuzu bize çok net gösteriyor.
İslam tarihinde siyer okuması yaptığımda (Bazı çalışmaları bundan tenzih ederim) sanki bilim kurgu romanı okuyor gibi his ediyorum. Yaşanmış basit bşr hayat ama ödenen bedeller hiç edilerek tarihe hayallerini kazımışlar adeta...

Bu yüzden hiç bir medeniyet yok olmaz. Silinmez tarihten...
Onları bazı ahmaklar tarihin derinliğine gömer, bazılarıda onlara dair hayallerini tarih diye yeniden kaleme alarak bize okutur.
11 Eylül ABD saldırısı buan en büyük örnek. Sizler daha yaşıyor ve bu olayın en canlı şahitlerisiniz. Bu konuda yazılan onlarca eser var. Bana iki tane çalışma gösterin aynı şeyi söylemiş olsunlar konuyla alakalı. Ya daha tarih bile olmadı, canlı şahitleri olarak bizler hayattayız. Birde bizden sonra gelen olaya şahit olmayanların bu konuda yazacakları ve tarihe not düşeceklerini hayal edin.

Saygılarımla

Genişletmek için tıkla ...

Tam manasıyla tüm yorumların derlenerek giriş gelişme sonuç kapsamında bir yazı olmuş @Qasem emeğine sağlık

Örnekleyecek olursam konuşmaları dinlemiş ve bununla ilgili bir kompozisyon yazmış hissi uyandırdı bende ve bir o kadarda net ifadeler harika bir kapanış oldu

spesifikay' Alıntı:

Yazıyı bulan sümerler değil miydi ?
Bu delil var olduklarına yeter bence =)

Genişletmek için tıkla ...

Bak bunun soyu kesin Sümerliler'den olabilir. Denk gelmişken paylaşmak istedim.