Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Taş Medreseler ve İslam`ın Tedrisat Anlayışı

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,717
Çözümler
1
Tepkime puanı
39,341
Puanları
113
Taş Medreseler ve İslam`ın Tedrisat Anlayışı

Ekli dosyayı görüntüle 224


Yavuz Selim Günday

Müslümanlar Batı medeniyetine, kendi olağan toplumlarını yeniden düzenleyebilecek olan bir güç olarak baktıkları sürece, kendilerine olan güvenlerini ve dolaylı olarak da Batılıların iddia ettiği İslam’ın “tükenmiş bir güç” olduğu tezini desteklemiş olacaklardır.

Batı Medeniyetleri hayatın tamamen zıt kavramları üzerine inşa edildiklerini ve rûhen çöküntü içerisinde olduklarını gayet tabi çok iyi biliyoruz. Bunlarla birlikte tamamıyla Batılı kültürel deneyimleri ve değerleri temel alan bir eğitimin, İslam karşıtı etkilerden uzak kalabilmesini nasıl bekleyebiliriz?

Dini inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun Batılı değerleri kendine mihmandar edinmiş olan "aydınlarımız" arasında İslam karşıtı etkilerin hızlı bir şekilde yayıldığı tartışmasızdır. Bu, İslam’ın eğitimsiz kesimler arasında yaşanılan bir din olarak yapısını koruduğu anlamına gelmediğiyle birlikte bu kesimlerde durum böyle olsa da, diğer taraftan ruhunu tamamen Batı insafına teslim etmiş olan “aydınlar”a nazarandaha insaflı ve daha akılcıdırlar.

Aslında aydınlarımızdaki bu yabancılaşmanın temel sebebi beslenmiş oldukları Batı biliminin, dinimizin “öğretilerinin hakikatlerine” karşı makul bir delile sahip olması değil, aksine modern Batı medeniyetinin entelektüel atmosferinin çok kesif bir şekilde din karşıtı olmasıdır ki, bu da genç Müslüman kuşağın dini potansiyeli üzerine ciddi bir hasar vermektedir.

İnanç veya inançsızlık. Bunları soyut birer kavram olarak ele aldığımızda, bunlar hiçbir tartışma unsurunu bünyesinde barındırmazlar. Bir çocuğun ilk günlerinden itibaren sistematik olarak mükemmel bir şekilde icra edilen müzik sesleri ile eğitildiğini düşünün. Kulakları ses tonunu, ritmini ve ahengini ayırt etmeye alışır. Sonraki yaşlarında, beste yapmasa ve müzikle uğraşmasa bile, en azından en zor müziği bile anlayabilecektir. Fakat ilk çocukluk döneminde müziği temsil eden herhangi bir şeyi asla duymamış olan bir çocuğun, daha sonra müzikle ilgili bir değerlendirme yapması çok daha zor olacaktır. Fıtratında hiç musiki kulağı olmayan bazı bireyler olduğu gibi, kulağı dinin sesine tamamen sağır olan bireylerin varlığı da mümkündür. Fakat normal insanların büyük ekseriyeti için, dini inanç ve inançsızlık arasındaki seçimi, içinde büyütüldükleri ortam belirler. Dolayısıyla durum Peygamber Efendimizin buyruğu gibidir:

"Her çocuk fıtrat üzere doğar, onu Yahudi, Hristiyan veya Zerdüşt yapan ebeveyninden başkası başkası değildir."

Çocukların gelişiminin etkilendiği ortamların, yani okul ve toplumsal alanların, gençliğin sırtını dine dönmesine sebep olacak kadar düşük ve entelektüel olarak yozlaşmış huşulardan ibaret olması tartışılmaz. Durumu böyle özetleyebiliriz, ancak genç Müslümanların din karşıtı olmalarının tek sebebi bu olmasa da muhtemel sebep bu olacaktır. Fakat burada şu önemli soru akla gelir: Modern eğitime karşı tavrımız ne olmalıdır?

Müslümanların Batı eğitimini protesto etmeleri, katiyen İslam’ın eğitime karşı olduğu anlamına gelmez. Muhaliflerimizin bu ithamının ne teolojik, ne de tarihi bir temeli vardır. Kur’an, "hikmet sahibi olasınız diye", "düşünesiniz diye", "bilesiniz diye" gibi öğrenmeye teşvik eden ifadelerle doludur.

İslam asla gelişmeye ve bilime engel olmamıştır. İnsanın entelektüel aktivitelerinin değerlerini, onu meleklerin üstünde bir mertebeye yüceltecek şekilde takdir eder. Şimdiye kadar hiçbir din, aklın ve dolayısıyla da öğrenmenin insan hayatının diğer tezahürleri üzerindeki üstünlüğünü ifade etmede bu kadar ileri gitmedi. Eğer kültürel bir öge olarak İslam gerçeğini muhafaza etmek istiyorsak, yalnızca bireysel eğilimlerimizi değil, aynı zamanda tüm sosyal bünyemizi de istila etmekte olan Batı medeniyetinin ahlaki boşluğuna karşı kendimizi korumalıyız.

 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar