Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

İslam Su Savaşları

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,636
Çözümler
1
Tepkime puanı
39,109
Puanları
113
TRT Belgesel’de “Su Savaşları” diye bir belgesel var. Zaman zaman denk geldikçe izliyorum. Belgesel, suyu bulunmayan veya çok kıt olan bölgelerde, belgesel ekibinden iki kişinin çaba ve gayretleriyle su kuyusu açılması ve insanların suya kavuşmasını konu alıyor. İki kişi, gittikleri bölgelerde çeşitli keşifler ve incelemeler yaptıktan sonra suyu çıkartabileceklerine inandıkları noktalarda çeşitli düzenekler kurarak, bölge insanlarından da yardım alarak suya kavuşmaya çalışıyorlar. Suya kavuşma yolculuğunda zaman zaman bazı başarısızlıklar ve aksilikler olmuyor değil. Ancak ekip moralini bozmuyor ve tekrar tekrar deniyorlar. Sonuçta ne yapıp edip suyu buluyor ve suya hasret insanları suya kavuşturuyorlar.

Bu belgeseli ne zaman izlesem birbiriyle karışık farklı duygular hissediyorum. Kimisi su ile ilgili kimisi de başka konularla ilgili. Belgeselin bana en çok düşündürdüğü üç nokta üzerinde durayım:

1. Su başta olmak üzere elimizdeki nimetlerin kıymetini bilmiyoruz.

Kurak bölgelerde yaşayan, günlük kişi başı su tüketimi birkaç bardaktan öte geçmeyen, içtiği sular çoğunlukla çamurlu, sıcak olan insanları gördükçe bizim elimizde olan bu nimetin kıymetini hiç ya da yeterince bilmediğimizi, bunun için şükretmediğimizi ve suyu gereksizce ve ölçüsüzce kullanarak israf ettiğimizi düşünüyorum.

Tuvalet, banyo, abdest, diş fırçalama vb. işler için suyu ölçüsüzce harcarken sanki bu bizim en doğal hakkımızmış gibi düşünüyoruz. Öyle ya, parasını ödedikten sonra kim ne karışabilir ki?! Bize günlük neredeyse birkaç kova hatta varil su düşerken dünyada milyonlarca insanın bir bardak su için neler çektiğini hiç düşünüyor muyuz?

İşte o zaman, Allah Resûlü’nün (s.a.v.) “akarsu başında bile abdest alıyor olsanız israf etmeyin” sözünün ne kadar önemli bir söz olduğunu hatırlıyorum.

Bazen düşünüyorum da şöyle bir haftalığına bizi alıp o bölgelere götürseler ve o şartlarda yaşamamızı isteseler ne yapardık?

Araştırmalar dünya üzerinde temiz su kaynaklarının günden güne azaldığını ve insanların yakın bir gelecekte gerçek anlamda su savaşları yapabileceğini belirtiyor.

Suyun kıt olduğu o bölgelerdeki insanlar, su bulunduğunda ne kadar seviniyor… İnsanların sevindiği şeyler, içinde bulunduğu şartlara göre değişiyor. Ne kadar lüks içinde iseniz sevinme çıtanız da o kadar üstte oluyor. Bu çıtanın altına düştüğünüz anda kendinizi tatminsiz, huzursuz hissediyorsunuz ve nankörlüğe başlıyorsunuz.

2. Allah çalışana veriyor.

Afrika gibi suyun kıt olduğu bir bölge bile olsa bir şekilde aklınızı kullanır, gereken tertibat ve düzeneği çalıştırırsanız sonuçta amacınıza ulaşıyorsunuz. Evet belki oranın su kaynakları buraya göre daha kıt gibi görünüyor ama sonuçta dünya üzerinde hiçbir bölge susuz değil. En azından şimdilik, toprağın altında bir şekilde su bulunuyor. Allah o bölgedeki insanları susuz bırakmış değil. Her bölgenin yaşam koşulları farklı. Onlar suyu zor buluyor ama belki başka şeyleri bize göre daha kolay buluyorlar. Biz suyu rahat buluyoruz ama belki başka şeyleri onlara göre daha zor buluyoruz. Dünyanın farklı coğrafyalarına imkânlar ve nimetler dağıtılmış. Bütün imkân ve nimetler hep bir yerde toplanmamış. Ortadoğu coğrafyası gibi tarımsal ürünler ve su bakımından fakir yerlere bakıyorsunuz petrol fışkırıyor. Afrikanın bazı bölgelerinde yetişen tarım ürünleri dünyanın hiçbir yerinde yetişmiyor.

3. İslam da su gibi bir nimettir

Nasıl ki suyu hazır bulan ile suya sonradan kavuşan kimseler açısından suyun kıymeti farklı farklı ise Allah’ın dini olan İslam da böyle. Kimileri İslam’ı ana-babadan hazır olarak aldığı için nasıl bir nimetin sahibi olduğunun farkında değil. Müslümanlığını bir nimet gibi değil bir külfet gibi görüyor. Sonradan Müslüman olan şahsiyetlerin hayatlarını incelediğimde onların bu nimetin kıymetini çok iyi bildiklerini, içlerinin kıpır kıpır olup sürekli bir aksiyon halinde olduklarını, bu nimetten başka insanların da yararlanması için sağa sola koşturduklarını görüyorum. Doğduğundan beri bu nimete sahip olanların büyük bir kısmı ise atalet, hareketsizlik, kayıtsızlık içindeler. Bırakın bu nimetten başkalarını da yararlandırmayı kendileri bile yararlanmıyorlar.

Evet, su savaşları belgeselinin bana düşündürdüğü pek çok husustan en önemli gördüğüm üç noktaya temas ettim.

Rabbimiz su başta olmak üzere elimizdeki nimetlerin kıymetini bilip israf etmeksizin kullanmayı ve şükretmeyi bizlere nasip eylesin. İslam nimetini de canımızdan aziz bilmeyi nasip eylesin.

(Soner Duman/16.Muharrem.1444/14.Ağustos.2022/Pazar)
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar