- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 842
- Tepkime puanı
- 2,317
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Rasûlullah’ın Ümmeti Olabilmek
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı,
elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Âl-i İmrân, 110)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ’nın benden önceki her bir ümmete gönderdiği peygamberin, kendi ümmeti içinde sünnetine sarılan ve emrine uyan ihlâslı ve seçkin
yakın çevresi ve ashâbı vardı. Bu samimi çevre ve ashâbından sonra, yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan kimseler onların yerini
aldı. Böyle kimselerle eliyle cihad eden mü’mindir, diliyle cihad eden mü’mindir; kalbiyle cihad eden de mü’mindir. Bu kadarcığı da bulunmayanda
hardal tanesi ağırlığında bile iman yoktur.” (Müslim, Îmân 80)
Cenâb-ı Hakk’a şükürler olsun ki, biz âciz kullarını meccânen, yâni bir bedel ödemeksizin Habîb-i Ekrem (sav) Efendimiz’in ümmeti olmakla
şereflendirdi. Bu ilâhî lutfun hakîkatine ererek, Rasûlullâh (sav)’in muhabbetine ve “kardeşlerim” iltifâtına lâyık olabilmenin yegâne yolu, O’nun
Sünnet-i Seniyye’sine sımsıkı sarılarak, vârisleri olan evliyâullâh gibi, -tâkatimiz nisbetinde- nebevî ahlâk ile ahlâklanmaktan geçmektedir.
Bu yüzden günümüzde de sahâbîler ve Hak dostları gibi Allâh Rasûlü’nün muhabbetiyle dolup O’nun yüce ahlâkını tahsîle tâlip olmak
mecbûriyetindeyiz. Aradan geçen asırlara rağmen onların hiçbir zaman eskimeyecek ve solmayacak güzelliklerini yaşayıp yaşatma gayreti içinde
olmalıyız. Zîrâ Fahr-i Kâinât Efendimiz’in hakîkî ümmeti olma şeref ve bahtiyarlığına liyâkatin bedeli de budur. (Osman Nûri Topbaş, Faziletler
Medeniyeti, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müntekım:
İntikam alan, suçluları gerektiği gibi cezalandıran, cezayı da adaleti ile veren, haksızlık etmeyen demektir.
Kısa Günün Kârı
Varlıklar âlemini ve bilhassa insanlığın değerini Hazret-i Peygamber’le zirveleştiren, ayrıca O Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi’nin ömrüne yemin ederek O’nu
izzet ve şeref menbaı kılan ve bizleri de O’na ümmet olma bahtiyarlığına erdiren Allâh Teâlâ’ya sonsuz hamd ü senâlar olsun!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı,
elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Âl-i İmrân, 110)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ’nın benden önceki her bir ümmete gönderdiği peygamberin, kendi ümmeti içinde sünnetine sarılan ve emrine uyan ihlâslı ve seçkin
yakın çevresi ve ashâbı vardı. Bu samimi çevre ve ashâbından sonra, yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan kimseler onların yerini
aldı. Böyle kimselerle eliyle cihad eden mü’mindir, diliyle cihad eden mü’mindir; kalbiyle cihad eden de mü’mindir. Bu kadarcığı da bulunmayanda
hardal tanesi ağırlığında bile iman yoktur.” (Müslim, Îmân 80)
Cenâb-ı Hakk’a şükürler olsun ki, biz âciz kullarını meccânen, yâni bir bedel ödemeksizin Habîb-i Ekrem (sav) Efendimiz’in ümmeti olmakla
şereflendirdi. Bu ilâhî lutfun hakîkatine ererek, Rasûlullâh (sav)’in muhabbetine ve “kardeşlerim” iltifâtına lâyık olabilmenin yegâne yolu, O’nun
Sünnet-i Seniyye’sine sımsıkı sarılarak, vârisleri olan evliyâullâh gibi, -tâkatimiz nisbetinde- nebevî ahlâk ile ahlâklanmaktan geçmektedir.
Bu yüzden günümüzde de sahâbîler ve Hak dostları gibi Allâh Rasûlü’nün muhabbetiyle dolup O’nun yüce ahlâkını tahsîle tâlip olmak
mecbûriyetindeyiz. Aradan geçen asırlara rağmen onların hiçbir zaman eskimeyecek ve solmayacak güzelliklerini yaşayıp yaşatma gayreti içinde
olmalıyız. Zîrâ Fahr-i Kâinât Efendimiz’in hakîkî ümmeti olma şeref ve bahtiyarlığına liyâkatin bedeli de budur. (Osman Nûri Topbaş, Faziletler
Medeniyeti, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müntekım:
İntikam alan, suçluları gerektiği gibi cezalandıran, cezayı da adaleti ile veren, haksızlık etmeyen demektir.
Kısa Günün Kârı
Varlıklar âlemini ve bilhassa insanlığın değerini Hazret-i Peygamber’le zirveleştiren, ayrıca O Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi’nin ömrüne yemin ederek O’nu
izzet ve şeref menbaı kılan ve bizleri de O’na ümmet olma bahtiyarlığına erdiren Allâh Teâlâ’ya sonsuz hamd ü senâlar olsun!