Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Mevlevi`den Öğrendiğim Sükût Dili

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,717
Çözümler
1
Tepkime puanı
39,340
Puanları
113
Ekli dosyayı görüntüle 2796


Adem Özköse


Odada baş başa kaldığımızda Mevlevi sanki sükût dilini kullanıyordu. Bir noktaya bakıp uzun uzun tefekkür ediyor, bulunduğumuz odaya insanı sıkmayan güzel bir sessizlik hâkim oluyordu.
Kuetta’da misafir olduğum Mevlevi’nin evinde ilk günümü günlük işleyişi seyrederek geçirdim. Kaldığım yer hem ev hem de medrese olarak kullanılıyordu. Sabah namazından sonra 10-15 kadar öğrenci Mevlevi’nin evine geliyor ve Mevlevi’den ders alıyorlardı. Yaşları 18 ile 25 arasında değişen genç öğrencilerin tamamı uzun sakallı ve beyaz sarıklıydı. Sarıkları öyle geniş sarılmıştı ki bu kadar geniş sarığı başlarında nasıl taşıyabiliyorlar diye düşünmeden edemiyordum. Mevlevi ve öğrencileri derslerini büyük odadaki yer rahlelerinde yapıyorlardı. Mevlevi’nin etrafında hilal şeklinde bir daire çiziliyor ve öğrenciler önlerindeki kitaptan Mevlevi’nin açıklamalarını takip ediyorlardı. Dersler iki saate yakın sürüyor, derslerin akabinde hep birlikte sabah kahvaltısı yapılıyordu. Mevlevi’nin öğrencileri benimle pek fazla konuşmuyorlardı. Bu durum beni biraz rahatsız etse de soru sormamaları konusunda tembihli olduklarını tahmin ediyordum. Sanırım Mevlevi Afganistan’dan gelen misafirlerine öğrencileri tarafından soru sorulmasından hoşlanmıyordu. Çünkü Pakistan’ın Kuzey Batı Sınır eyaleti boyunca bir kişi hakkında az şey bilmek çok şey bilmekten daha emniyetlidir. Öğrencilerle aramızda ilginç bir iletişim biçimi vardı. Sadece birbirimize sık sık tebessüm ediyorduk.

Kal Değil; Hâl İlmi

Mevlevi ehli takva bir adamdı. Halinden dervişlerin sık sık bahsettikleri hâl ilmine göre yaşamaya çalıştığı fark ediliyordu. Odada baş başa kaldığımızda Mevlevi sanki sükût dilini kullanıyordu. Bir noktaya bakıp uzun uzun tefekkür ediyor, bulunduğumuz odaya insanı sıkmayan güzel bir sessizlik hâkim oluyordu. Ben de Mevlevi’den yavaş yavaş sükûtun da bir dili olduğunu öğrenmeye başlamıştım. Evdeki ikinci günümde Mevlevi ile konuşmaya karar vermiş bir şekilde uyandım. Mevlevi’den Taliban’ın hikâyesini dinlemek istiyordum. Sabah namazından sonra yine öğrenciler gelip Mevlevi ile derse oturdular. Hadis ve fıkha dair kitapların mütalaa edildikleri ders bittikten sonra hep birlikte yere serilmiş muşambanın üzerinde kahvaltımızı yaptık. Öğrenciler teker teker evin kapısından çıkmaya başlayınca biz de Mevlevi ile geniş odada baş başa kaldık. Mevlevi halimden kendisiyle konuşmak istediğimi fark etti ve bana ikram etmek için hazırladığı elindeki sütlü çayla yanıma oturdu. Artık Taliban’ın hikâyesini konuşmaya başlayabilirdik. Mevlevi sohbete başlamadan önce benden asla fotoğrafını çekmememi, gerçek ismini notlarım arasına yazmamamı istedi. Ben de Mevlevi’ye fotoğrafın veya isminin benim için çok da önemli olmadığını, asıl önemli olanın Taliban’ı bu denli yakından tanıyan birisiyle sohbet etmek olduğunu söyledim.

İngilizlere Karşı Savaşan Diyobendiler

Mevlevi ilk olarak Taliban’ın kökünün aslında Diyobendi medreselerine dayandığını ifade ederek söze başladı: “Hindistan’ın Delhi şehri yakınlarındaki Diyobend kasabasında ilk defa 1867 yılında kurulan Diyobendi Medreseleri Asya’nın en köklü eğitim kurumlarından biridir. Hadis ve fıkıh eğitimine önem verilen Diyobendi medreselerinde Eşari görüşü hâkimdir. Hurafe ve aşırılıklardan uzak tasavvufa da yakın duran Diyobendiler’de Hanefi fıkhı son derece önemlidir. Diyobendi medreselerinin ihtiyaçları vakıflar aracılığıyla, halkın yardımıyla karşılanır. Ayrıca Osmanlı Hilafeti’ni tanımış olan Diyobendiler Osmanlı Hilafeti’ni savunmak için de İngilizlere karşı savaşmışlardır. Pakistan, Bangladeş ve Hindistan’da etkin olan Diyobendiler’in ilk siyasi kanadı 1919 yılında Hind Ulema Cemiyeti ismiyle kurulmuştur. Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasının ardından Pakistan’da İslam Ulema Cemiyeti ortaya çıkmıştır. Pakistan’da son derece aktif olan İslam Ulema Cemiyeti siyasi alanda çeşitli partiler aracılığıyla temsil edilmektedir. Diyobendi medreselerinde yetişmiş olan kişilerin liderlik ettiği bu partiler Pakistan’ın Kuzeyindeki Peştun bölgelerinde son derece etkindir.”

230114052017.JPG


İç Savaşa Tepki ve Umut

Mevlevi Taliban’ın kökünün Diyobendiler’e dayandığının altını çizdikten sonra Taliban’ın ortaya çıkış hikâyesini anlatmaya başladı: “1994 yılında iki genç kızın bir Afgan komutan tarafından kaçırılması, kızların ailelerinin Diyobendi medresesinde hoca olan Molla Ömer’e başvurması, Molla Ömer’in de 30 talebesiyle komutanın bulunduğu karakolu basıp kızları kurtarması Taliban’ı doğurmuştur. Taliban her ne kadar bölgede zor durumda kalan ezilmiş insanlara sahip çıkarak popülaritesini arttırsa da Taliban’ın asıl beslendiği zemin Afgan-Rus Savaşı sonrası mücahid grupların birbirlerine düşüp Afgan halkını canından bezdirmesi ve halkın yeni bir çıkış kapısı aramasıdır.” Mevlevi’nin söylediğine göre Taliban bu yönüyle Afgan halkı için bir tepki ve umut hareketidir. Çünkü Afgan-Rus Savaşı sonrası birbirlerine giren mücahid grupların iç çatışmasında 70 bine yakın Afganlı hayatını kaybetmiştir. “Taliban’ın savaşçıları ise daha çok Afgan-Rus Savaşı esnasında mülteci kamplarında ya da yetiştirme yurtlarında büyüyen Afganlardan oluşmaktadır. Diyobendi medreselerinde eğitimlerini tamamlayan ve daha çok Peştun olan bu Afganlılar, Afganistan’da bir İslam devleti kurup Kur’an ve Sünnet’in hükümlerini uygulama düşüncesiyle direnişe katılmaktadırlar.”

Cesaret ve Zühd

Mevlevi Taliban’ın köklerini ve doğuş hikâyesini anlattıktan sonra bu sefer de hareketin kurucu lideri olan yakın arkadaşı Molla Ömer hakkında bilgi vermeye başladı. Dürani Peştunları’ndan olan Molla Ömer de tıpkı Mevlevi gibi Ruslara karşı savaşmış eski bir mücahidmiş. Molla Ömer’in Ruslara karşı savaşırken bir çok kez yaralandığını ve gözlerinden birini kaybettiğini söyleyen Mevlevi sözlerini şöyle sürdürdü: “Molla Ömer çok yüksek ilmi olan birisi olmasa da cesur biriydi. Zaten onu diğer mollalardan ayrı kılan yönü de cesaretiydi. Molla Ömer’in bir başka özelliği de son derece basit bir hayat yaşayıp zühde önem vermesidir. Bu yönü nedeniyle Diyobendi medreselerinde yetişen Afgan talebeler ve halkımız onu sevdi. Molla Ömer Peştunlar’ın örfi geleneklerini yansıtan Peştunvali yasalarına da son derece bağlıdır. Örneğin kendisine sığınan bir misafiri asla düşmanına teslim etmez ve onu canı pahasına da olsa korur.”

Bilgiye Ulaşma Yöntemi

Mevlevi’nin evindeki ikinci günüm son derece faydalı geçmiş ve Taliban’ın doğuşu hakkında birinci ağızdan bilgiler almıştım. Gruplar, hareketler hakkında kurulan komplo teorilerine pek fazla itibar etmiyordum. Çünkü komplo teorileri genelde insanları hakikatten uzaklaştırma işlevi görüyordu. Bundan dolayı masabaşında kurulan bilgilerden ziyade bizzat sahadan alınan bilgileri daha fazla önemsiyordum. Fakat bu, sahadan aldığımız her bilginin kesin doğru olacağı anlamına da gelmiyordu. Çünkü sahadaki insanlar taraf oldukları için olayları genelde kendi bakış açılarına göre anlatıyor ve değerlendirmeleri de taraflı oluyordu. Ben ise anlamaya çalıştığım toplumsal bir olay veya siyasi hareketle ilgili şöyle bir yöntem izliyordum: Önce sahadan bol bol bilgi topluyor, görüşebildiğim kişilerle görüşüyor, daha sonra da çeşitli okumalar yapıp elde ettiğim pratik ve teorik bilgileri harmanlıyordum. Ayrıca hakkında araştırma yaptığım sosyal olay veya siyasi hareketlerin yerel ve küresel siyasetteki karşılıklarını da bulmaya çalışıyordum. Fakat hiçbir şeyin tam olarak anlaşılacağına da inanmıyordum. Benim çabam gerçeği en yakın şekilde anlama çabasıydı. Bu zorlu yolculuğu, bunca meşakkat ve riski de bunun için göze almıştım. Her geçen gün daha da yaygın bir hâle gelen masabaşı haberciliği ise asla bana göre değildi. Genç Dergi

www.forumkalemi.com
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar