Romantik bir yemek masası...
Şamdanda mumlar, takım elbiseli bir adam... Güzel manzara...
Anlaşılan o ki, gelmeyeceğini bilse de bu adamın beklediği biri var.
Biliyor, çünkü hayalleri sular altında kalmaya başlamış.
Biliyor; çünkü karşısında sandalye yok.
Biliyor; çünkü etrafına bakmıyor.
Zira geleceğini bildiğimiz bir insanı beklerken sürekli çevremize ve saate bakarız.
Her şeye rağmen adam yine de tutulması umuduyla ellerini uzatmış... Belki bu sayede yaşamaya devam etmiş, yani bekleme eylemine tutunarak...
Ama darağacı örs ve mum gerçeğin ta kendisi olarak karşımıza çıkıyor...
"Zaman" diyor bize fotoğraf.
Tükenenlerin sadece mumlar olmadığını söylüyor bize. Belki de bunun farkında olan adam ellerini uzatarak teslim olduğu bu masada idamını kabul ediyor.
Peki neden örs? Örs bildiğiniz gibi, üzerinde demirin ateşle dövüldüğü araçtır. Ateşle şekil bulan demir, zorluklar karşısında olgunlaşan insandır.
Örs, zamandır, emektir, mücadeledir.
Sonuç olarak, bu adam emek verdiği, uğruna mücadele ettiği, yorulduğu o aşkın altında kalmak üzere ve buna da teslim olmuş görülmektedir. Kendini koyduğu bu idam masasından kurtulabilmesi için başını kaldırması yeterlidir ama buna değecek olan gelmemiş ve sanırım gelmeyecektir...