Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Allahü teâlâdan hatâ ve kusurlarımı bağışlamasını dilerim, mânâsına; mübârek, kıymetli bir söz. (Bkz. İstiğfâr)
Bütün işlerde ve hâllerde istiğfârı (Allahü teâlâdan bağışlanmayı istemeyi) elde tutmalıdır. İstiğfâr ederken, seyyid-ül istiğfâr denilen: "Estağfirullahel azîm ellezî lâ ilâhe illâ hû El-Hayyel kayyûme ve etûbu ileyh: Azîm olan O'ndan başka ilâh bulunmayan, Hayy ve Kayyûm olan Allahü teâlâdan günahlarımı bağışlamasını diler, O'na tövbe ederim" demelidir. (Yûsuf Sinânüddîn)
İşlediği günâha pişmanlık duymadan ve bu günâhı bir daha yapmamaya karar vermeden estağfirullah demeyiniz. Çünkü bu, günâh ve yalan olur. (Abdülganî Nablüsî)
Allahü teâlâya yaklaşmak isteyenler, E'ûzü'ye yapışmakta, O'ndan korkanlar da, E'ûzü'ye sarılmaktadır. Günâhı çok olanlar E'ûzü'ye sığınmıştır. E'ûzü'nün mânâsı; "Allah'ın
rahmetinden uzak olan ve gazâbına uğrayarak dünyâda ve âhirette helâk olan şeytandan,
Allahü teâlâya sığınırım, korunurum, O'ndan yardım beklerim. O'na yalvarır, imdâd isterim"
demektir. (Ya'kûb-ı Çerhî)
Vehmler, zanların esâsı olan kıyaslar. (Bkz. Vehm)
Allahü teâlâ, evhâm ve evhâm-ı beşeriyyenin çok fevkındadır (üstündedir). (Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî)
Tasavvuf yolcularının o yolculukta gördükleri, tattıkları, hâller, vecdler, ilim ve ma'rifetler imrenilecek, istenilecek şeyler değildir. Hepsi evhâm ve hayâlât gibi, geçici şeylerdir. (İmâm-ı Rabbânî)
Küçük ve büyük abdest sıkıştırırken ve yel zorlarken namaza durmak mekruhtur (harama yakındır). Bunlar namaz arasında zorlarsa, namazı bozmalıdır. Bozulmaz ise, günâha girilir. Cemâat kaçırılacak bile olsa, namazı bozmak efdâldir. Çünkü kerâhetle (ibâdetin sevâbını gideren bir hâlde) namaz kılmaktan ise, sünneti kaçırmak evlâdır. Ancak namaz vaktini veya cenâze namazını kaçırmamak için böyle sıkışık bir hâlde namaz kılmak mekrûh olmaz. (İbn-i Âbidîn)
Kur'ân-ı kerîm okurken cim harfi bulunan yerlerde durulabilir. Fakat evlâ olan durmamaktır. (Ahmed ibni Kemâl Paşa)
Ayın ışığının en aydınlık olduğu kamerî aylarının 13, 14 ve 15. günleri.
İlk insan ve ilk peygamber hazret-i Âdem Cennet'ten çıktığı zaman vücûdu birden bire karardı. Hazret-i Cebrâil gelerek Âdem aleyhisselâma dedi ki: "Ey Âdem! Vücûdunun eskisi gibi beyaz olmasını istersen, Eyyâm-ı Biydde oruç tut. Hazret-i Âdem bu tavsiyeyi yerine getirmekle vücûdu eskisi gibi büsbütün beyaz olmuştur.(Hadîs-i şerîf-Eyyühel Veled)
Ey Ali! Cebrâil aleyhisselâm gelip bana dedi ki: "Yâ Resûlallah! Her ayda oruç tut." Ben dedim ki: "Ey Cebrâil kardeşim! Hangi günlerde tutayım?" Cebrâil aleyhisselâm cevâben buyurdular ki: "Her kim eyyâm-ı biydde oruç tutarsa, Hak teâlâ hazretleri o tuttuğu orucun birinci gününe on yıl, ikinci gününe otuz yıl, üçüncü gününe yüz yıl oruç tutmuş gibi sevâb verir.(Hadîs-i şerîf-Eyyühel Veled)
Bildirmek. Namaz vakitlerini bildirmek, müslümanları namaza dâvet etmek (çağırmak) için yüksek bir yerde belli olan Arabca kelimeleri sırası ile okumak.
Her kim yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezân, sol kulağına da ikâmet okursa, ümmü sıbyan denilen havâle hastalığından korunmuş olur.(Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Ezân okumak, hicretin birinci senesinde Medîne'de başladı. Eshâb-ı kirâmdan (Peygamber efendimizin mübârek arkadaşlarından) Abdullah bin Zeyd bin Sa'lebe ve hazret-i Ömer rüyâda ezân okunmasını görüp Peygamber efendimize bildirdiler. Peygamberimiz; "İnşâallah hak, gerçek bir rüyâdır. O kelimeleri Bilâl'e öğretin okusun" buyurdu. (Serahsî, İbn-i Âbidîn)
Ezân sesini duyduğunuzda müezzinin (ezân okuyan kimsenin) dediği gibi siz de söyleyin.(Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Ezânın tercemesini okumak, ezân olmaz. Manâsı anlaşılsa da başka dillerle okunmaz. (İbn-i Âbidîn)
Ezân, câmi, fıkıh kitapları gibi İslâmiyet'in kıymet verdiği şeyleri aşağılamak küfürdür. (M. Hâdimî)