Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Allahü teâlânın işleri.
Rızk; maâşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Böyle olmakla berâber, çalışmak lâzımdır.
Çünkü ef'âl-i ilâhiyye, sebebler ile meydana gelir. Âdet-i ilâhiyye (Allahü teâlânın kânunu) böyledir. Fakat bâzan bir işin meydana gelmesinde lâzım olan sebepler bulunduğu hâlde, o fiil (iş) meydana gelmiyebilir. Yâhut sebepsiz de hâsıl olabilir. (Muhammed Rebhâmî)
Fen yolu ile tecrübe edilmemiş maddeler ve Kur'ân-ı kerîmden olmayan, mânâsız yazılar kullanmak. Mânâsı bilinmeyen ve îmânın gitmesine sebeb olan şeyleri okumak.
Efsûn yapan ve ateş ile dağlayan kimse, Allahü teâlâya tevekkül etmemiş olur. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
Tevekkül edenler (herşeyi Allahü teâlâdan bekliyenler), falcılık, efsûn ve dağlamak ile hastalığı tedâvi etmez! (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Hiç bir yönden benzeriolmayan, tek olan, ikilik tasavvur edilmeyen, hiç bir şeye muhtaç olmayan.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
De ki: O, Allah'tır, Ehad'dır. (İhlâs sûresi: 1)
Bilâl-i Habeşî radıyallahü anh, Ümeyye bin Halef'in kölesi iken İslâmiyet'le şereflenmişti. Hazret-i Bilâl'in müslüman olduğunu duyan Ümeyye, ona çok eziyet ve işkence yapardı. "İslâm dîninden dön! Lât ve Uzzâ putlarına tap" diye zorladıkça, Bilâl radıyallahü anh da; "Ehad Ehad" diyerek îmânını bildirdi. (İbn-i Sa'd)
Resûl-i ekrem ile birlikte hazret-i Ali, hazret-i Fâtıma, hazret-i Hasen ve Hüseyn'in hepsine verilen isim. (Bkz. Ehl-i Beyt)
Bir gün Resûlullah efendimiz, hazret-i Ali ile Fâtıma, Hasen ve Hüseyn'i mübârek abâları ile örterek; "İşte benim ehl-i abâm bunlardır. Yâ Rabbî! Bunlardan kötülüğü kaldır ve hepsini temiz eyle"buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)
Kâbeyi kıble edinenler, müslümanım diyenler. İş ve sözünde açıkça küfür görülmeyen dalâlet (sapık) fırkalarında olanlar.
Cehennem'e girecekleri bildirilmiş olan yetmişiki bid'at fırkası, ehl-i kıble oldukları için bunların hiçbirine kâfir dememelidir. Fakat bunların, dinde inanılması zarûrî, lâzım olan şeylere inanmayanları ve Ahkâm-ı Şer'iyyeden her müslümanın işittiği, bildiği şeyleri te'vilini bilmeden red edenleri kâfir olur. (İmâm-ı Rabbânî)