Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Çözüldü Bizi İkna Et ( 23 ) (1 Görüntüleyen)

Placidus

FK Üyesi
Katılım
26 Haz 2022
Mesajlar
1,786
Tepkime puanı
6,358
Puan
113
Konum
.
Cinsiyet
Medeni Hal
JkcUDD
Takım
jXd4NV
Toplum psikolojisi yönetiminde size göre başarılımıyız?

- Evet ise ( Yöntemleri ve işleyişi hakkında düşünceleriniz nelerdir? )

- Hayır ise ( Eksik olan nedir? Bireysel olarak buna katkınız hangi orandadır? )

✅ 15.02.2023 tarihi 23.59'a kadar sürelidir?
 
Çözüm
Toplum psikolojisi ; herhangi bir topluluğun mensubu olarak, ( bu dernek, parti, kulüp, stk, yada herhangi bir oluşum olabilir.) düşünüş biçimi , olay ve olgu karşısında davranış ve yönelişleri (tavırları) ile bunların oluşumu ve onlara ilişkin ortaya konan veriler yada varsayımlardır.

Bunu yönetmekte başarılımıyız ; Hayır

Çünkü toplumsal hayat içinde yaşamaya devam ederkenunuttuğumız en büyük şey birey oluşumuzdur. Bu anlamda toplum potasında erirsek eğer birey olduğumuzu unutur sele kapılır isek koyun sürüsü oluruz. Toplumsal psikoloji yönetiminde en önemli şey toplum içinde birey olarak kalmak ve bunu korumak gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü olaylara daha büyük bakmak, daha iyi analiz etmek ve doğru davranış geliştirmek için...
Bunun cevabı şu dönemde net bir şekilde verilebilir.

HAYIR

Cevaptan önce toplum psikolojisi nedir ona bakalım.

Psikolojinin sosyolojiyle ortak noktalarından bir tanesidir. Bir toplumun kendi normlarından doğar. Gelişir.. Durağan değildir. Bireyin toplumla, toplumun bireyle ilişkisini inceler.

Peki gelelim şuana..

Toplumsal olarak çok zor zamandan geçiriyoruz. Kelimelerle ifade edilemeyen bazı şeyler vardır. Su an o an.
Deprem hepimizi derinden sarstı. Birebir yaşayanların acısını her birini içimizde yaşıyoruz. Acınız acımızdır.
Her yerde matem havası var. Normalimiz bozuldu, yaptığımız şeylerden keyif almıyoruz, aldığımız anda suçluluk hissediyoruz. Bunlar doğal ve olağan olandır. Aksini düşünmek dahi istemiyorum. Binlerce insan acı çekerken hiçbir sey olmamış gibi yaşamak da bir toplumsal sorundur. Temeli çatlak çocukların yetiştirdiği çatlak bireyler.
Zira korkutan şeyler korkudan kormaktır. Bu da bariz bir psikolojik sorunu ortaya çıkarır. "TOPLUMSAL TRAVMA"
Deprem olumlu hiçbir düşünce çağrıştırmaz. Diğer tüm felaketler gibi deprem de korkucu ve yıkıcıdır. Sevdiklerinin enkaz altında kalma ihtimali, ölüm ihtimali bizi mahvederken.. Bu gerçekleşti. Binlerce insan can verdi. Binlerce aile yok oldu, binlerce çocuk öksüz yetim kaldı. Evleri hayatları yıkıldı. Onlar birer sayıdan ibaret değil.
Var olan bu süreci kabullenmek zaman alacak ancak gerekli olan şeyler yapılmaksızın sadece acı çekmek bir şey ifade edebilir mi?
İşte bu yüzden olanları kabullenmek ilk basamaktır. Kabullenmekten kastım asla şu değil, deprem oldu bitti! Yasımız var, kabil ediyorumdur asıl olan.
Yas süreci yaşanmazsa toplumda kabuğu çatlak bireyler ortaya çıkacak, bu da bir sarsıntıda bireylerin yıkılması demek.
Toplumun yapı taşı olan çocuklar, psikolojisi oturmadan birey haline geliyor. Sonra travma dolu aileler..
 
Biz hiçbir şeyde başarılı değilmişiz gibi hissediyorum. Yabancı ülkeleri gidip görme şansım olmadı. Bazen sadece bizde mi var her şeye engel olmaya çalışan güruh diye düşünüyorum.
Psikolojiyi yönetmek bir yana bozmak için uğraşıyoruz. Birbirimizin yaralarına merhem olmak yerine, acıyı derinleştiriyoruz.
 
Bunun cevabı şu dönemde net bir şekilde verilebilir.

HAYIR

Cevaptan önce toplum psikolojisi nedir ona bakalım.

Psikolojinin sosyolojiyle ortak noktalarından bir tanesidir. Bir toplumun kendi normlarından doğar. Gelişir.. Durağan değildir. Bireyin toplumla, toplumun bireyle ilişkisini inceler.

Peki gelelim şuana..

Toplumsal olarak çok zor zamandan geçiriyoruz. Kelimelerle ifade edilemeyen bazı şeyler vardır. Su an o an.
Deprem hepimizi derinden sarstı. Birebir yaşayanların acısını her birini içimizde yaşıyoruz. Acınız acımızdır.
Her yerde matem havası var. Normalimiz bozuldu, yaptığımız şeylerden keyif almıyoruz, aldığımız anda suçluluk hissediyoruz. Bunlar doğal ve olağan olandır. Aksini düşünmek dahi istemiyorum. Binlerce insan acı çekerken hiçbir sey olmamış gibi yaşamak da bir toplumsal sorundur. Temeli çatlak çocukların yetiştirdiği çatlak bireyler.
Zira korkutan şeyler korkudan kormaktır. Bu da bariz bir psikolojik sorunu ortaya çıkarır. "TOPLUMSAL TRAVMA"
Deprem olumlu hiçbir düşünce çağrıştırmaz. Diğer tüm felaketler gibi deprem de korkucu ve yıkıcıdır. Sevdiklerinin enkaz altında kalma ihtimali, ölüm ihtimali bizi mahvederken.. Bu gerçekleşti. Binlerce insan can verdi. Binlerce aile yok oldu, binlerce çocuk öksüz yetim kaldı. Evleri hayatları yıkıldı. Onlar birer sayıdan ibaret değil.
Var olan bu süreci kabullenmek zaman alacak ancak gerekli olan şeyler yapılmaksızın sadece acı çekmek bir şey ifade edebilir mi?
İşte bu yüzden olanları kabullenmek ilk basamaktır. Kabullenmekten kastım asla şu değil, deprem oldu bitti! Yasımız var, kabil ediyorumdur asıl olan.
Yas süreci yaşanmazsa toplumda kabuğu çatlak bireyler ortaya çıkacak, bu da bir sarsıntıda bireylerin yıkılması demek.
Toplumun yapı taşı olan çocuklar, psikolojisi oturmadan birey haline geliyor. Sonra travma dolu aileler..

Sigmund Freud’a göre birlikte yaşamamızın nedeni libidodur. Bu kavramı yaygın olarak cinsel içeriği ile kullanıyoruz ancak buradaki karşılığı daha çok sevgidir. Yani hayvanları bir arada yaşatan şey içgüdüleri, insanları toplumsal yaşama iten güç sevgi ihtiyacıdır.

Freud’dan önce yaşayan toplumu inceleyen bilim insanları toplu halde yaşamanın bir içgüdü olduğunu ve bunun hayvanlarda var olan sürü içgüdüsüyle aynı şeyden kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Freud ise bunun bir içgüdü değil sonradan kazanılmış bir davranış olduğunu savunur.

@ZoeZoe is verified member. mevcut durumdan hareketle verdiğiniz güncel başlık olan DEPREM konusu ile bağlamaya başlarsak Toplumsal Travma içgüdüsel olarak mı? Sonradan Kazanılmış bir davranış olarak mı ? değerlendirilmelidir.

İçgüdüsel bakış açısından kastım " hayvanları bir arada yaşatan şey içgüdüleri, insanları toplumsal yaşama iten güç sevgi ihtiyacı " bu bölümde belirtilen durumda ;

İnsanoğlunun özünde var olan duygu ve ihtimallerin ortaya çıkışı da verdiğiniz örnek üzerinde meydana gelen psikolojik etkenlerin ortaya çıkmasında içgüdüsel olarak mevcut olan birşey değilmidir zaten ?
 
Biz hiçbir şeyde başarılı değilmişiz gibi hissediyorum. Yabancı ülkeleri gidip görme şansım olmadı. Bazen sadece bizde mi var her şeye engel olmaya çalışan güruh diye düşünüyorum.
Psikolojiyi yönetmek bir yana bozmak için uğraşıyoruz. Birbirimizin yaralarına merhem olmak yerine, acıyı derinleştiriyoruz.

@AsyAAsyA is verified member. çok ülke gezdim çok millet gördüm çok sistemde aktif olarak yer aldım. Diğerlerini bizden ayıran en büyük etken İMAN konusudur ve bu yüzden biz deforme olmaya daha meyilliyiz.

Ek olarak belirtmek isterim ki malesef onlara nazaran birçok alanda maruz kaldığımız geri kalmışlık ve onlardan daha iyi olduğumuz çıkarlara hizmet etme konusu bizde yaygın olduğu sürece senin ve benim bakış açılarımız hep olumsuz hep karamsar olacaktır.
 
Toplum psikolojisi ; herhangi bir topluluğun mensubu olarak, ( bu dernek, parti, kulüp, stk, yada herhangi bir oluşum olabilir.) düşünüş biçimi , olay ve olgu karşısında davranış ve yönelişleri (tavırları) ile bunların oluşumu ve onlara ilişkin ortaya konan veriler yada varsayımlardır.

Bunu yönetmekte başarılımıyız ; Hayır

Çünkü toplumsal hayat içinde yaşamaya devam ederkenunuttuğumız en büyük şey birey oluşumuzdur. Bu anlamda toplum potasında erirsek eğer birey olduğumuzu unutur sele kapılır isek koyun sürüsü oluruz. Toplumsal psikoloji yönetiminde en önemli şey toplum içinde birey olarak kalmak ve bunu korumak gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü olaylara daha büyük bakmak, daha iyi analiz etmek ve doğru davranış geliştirmek için birey olarak olaylara bakmak zorundayız. Başkalarının aklıyla değil kendi düşünce biçimimizle analiz yapmalıyız. Bizi giderek içine çekildiğimiz kitlesel kamplaşma ve çatışma ortamından ancak, egosuna direnip sağduyusunu koruyabilen bireyler ve bu bağlamda sevgi ruhu, adalet olgusu taşıyan liderler yetiştirebilirsek çıkarabiliriz. Bu yüzden toplum içinde bireyselleşmeden, sekülerleşmeden birey olarak kalabilmeli ve toplumu kanalize edecek sağlam beyinler liderler yetiştirmeliyiz. Bana göre başka çıkış yok...
 
Son düzenleme:
Çözüm
İnsanları bir arada tutan diğer unsur ise liderlerdir. Freud’a göre liderler egoları kuvvetli, kendilerinden başka kimseyi sevmeyen, narsist kimselerdir. Bu özellikler toplumdaki sıradan bireyi liderlerden ayırır. Liderler için sayılan nitelikler çok sevimli gelmese de onların aynı zamanda toplum genelinden farklı işler yapabilmeleri, toplumsal baskılara karşı koyabilmeleri bu niteliklere bağlıdır.

Liderlerin sahip olduklarına inandıkları güç, diğer insanlar üzerinde bir etki yaratır. Sıradan insanların liderle özdeşleşme ihtiyacı bu etkinin en önemli sonucudur. Bu ihtiyaç, hayranlık ve sevgi, toplumu yönetmeyi, bir arada tutmayı kolaylaştırır.

İnsanlar liderdeki özellikleri Ben lerine katmak isterler. Büyük bir kitle içerisinde liderin nesne olarak ele geçirilmesi çok zordur. İnsanlar bu yüzden bu nesneye yani lidere mümkün olduğunca yakın olmak isterler. Liderin herkese yakınlığının sevgisinin eşit olması topluluğu bir arada tutan en önemli unsurdur. Sevginin eşitsiz dağıtıldığı bir ortamda lidere karşı olan özdeşleşme zayıflar hatta kaybolur.

Toplum içerisinde bireyler lidere olan yakınlığın eşit olmasından dolayı aralarında bir tür kardeşlik bağı geliştirirler. Bu kardeşlik bağı toplulukta sevgiyi ön plana çıkarır. Topluluğu bir arada tutan bu sevgi topluluğun dışındakilere karşı bir sevgisizlik hatta nefret durumunu beraberinde getirir.

Yani sevgi sadece içeride kalanlar için geçerlidir. Freud bu noktada ilginç bir noktaya dokunur; “dinler sevgi dini olduğunu ileri sürerler ancak bu sevgi sadece içeride kalanlar için geçerlidir”. Bu durum sadece dinler için geçerli değildir. Siyasi ideolojiler ve hatta bilim için bile durum böyledir. Bilim insanları bile kendi görüşlerini benimsemeyen meslektaşına karşı bir nefret duyar.

@QasemQasem is verified member. liderlik özelliği üzerine Freud'ten bir bölüm paylaşıyorum senin yorumunla paralel bir bakış açısı (y)
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri