Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Muhabbet Zoe ile gırgır şamata…

@sükutu-ezbersükutu-ezber is verified member. inşallah anlatabilmişimdir :)

Benim mesleğim ebe...
Ebelik mesleğinin en güzel yanı, bir hayatın doğumuna tanıklık etmek ve o anın mucizesine ortak olabilmek. Anneyle birlikte o zor ve sancılı süreci geçirip sonunda ona bebeğini kucağına verme anı, tarif edilemez bir mutluluk. Bir ailenin en özel anında yanlarında olmak, onları rahatlatmak ve güven vermek, ebelik mesleğini benim için çok anlamlı kılıyor.Her doğum bir mucize gibi, her yeni bebek dünyaya yeni bir umut getiriyor. Anne ve bebeğin sağlıklı şekilde birbirlerine kavuşmalarına aracılık ettiğim anlarda, tüm yorgunluk silinip gidiyor. O ilk ağlama sesiyle birlikte, başardığımı ve gerçekten bir fark yarattığımı hissediyorum. Bu meslek, sadece tıbbi bilgiyle değil, aynı zamanda sevgi, sabır ve empatiyle yapılan bir iş. Her defasında yeni bir hikâyenin başlangıcına tanıklık etmek ve bu sürecin bir parçası olmak beni derinden etkiliyor.

Ebelik mesleğinin zor yanları, büyük bir sorumluluğu omuzlamaktan ve her an tetikte olmaktan geliyor. Hem annenin hem de bebeğin sağlığı tamamen bana emanet, bu da herhangi bir komplikasyon yaşandığında hızlı ve doğru kararlar almayı gerektiriyor. Doğumlar her zaman planlandığı gibi gitmeyebiliyor ve bu tür durumlarda soğukkanlı kalmak gerçekten zor olabiliyor. Fiziksel olarak yorucu olmasının yanında, duygusal anlamda da çok yıpratıcı anlar yaşanabiliyor.Her zaman mutlu sonlarla bitmeyen doğumlar da var. Bazen anne ya da bebekle ilgili sağlık sorunları, hatta kayıplar olabiliyor. Bu anlarda hem profesyonelce davranmam, hem de aileyi desteklemem gerekiyor. O duygusal yükü taşımak kolay değil. Gece gündüz demeden çalışmak, doğumların saatini ya da gününü öngörememek de işin bir başka zorluğu. Bazen kişisel hayatımla iş hayatımı dengelemek çok güçleşiyor.

Şuanda acilde çalışırken mesleğimin asıl getirisnden biraz uzaktayım.
Acilde çalışan bir ebe olarak, işimin kolay yanları pek fazla değil, çünkü her an tetikte olmak gerekiyor. Ancak, bu işin bana kattığı en büyük kolaylık, hızlı düşünmeyi ve sorunları çözmeyi öğrenmiş olmak. Zamanla acil durumlarda daha soğukkanlı kalmayı başardım ve bu da her zorlu durumda bana avantaj sağlıyor. Ayrıca, insanların yardımına anında koşmak ve onların iyileşmesine katkıda bulunmak, işin en güzel yanı. Bir hastanın yüzündeki rahatlama, benim için işimin en büyük ödülü.Zor yanları ise fiziksel ve duygusal olarak çok yorucu olması. Sürekli acil vakalarla uğraşmak, ne kadar deneyimli olursam olayım, büyük bir stres kaynağı. Özellikle ağır travma vakalarında hem hızlı olmak hem de doğru müdahaleyi yapmak zorundayım. Ayrıca, her hastaya aynı anda yetişmeye çalışmak da bazen çok zorlayıcı olabiliyor. Nöbet saatlerinin düzensizliği, uyku eksikliği ve sürekli yüksek tempoda çalışmak da hem bedenimi hem de zihnimi yoruyor. En zoru ise, ne kadar çabalarsam çabalayayım, bazen elimden bir şey gelmediği anlar. Hastayı kaybettiğimizde hissettiğim çaresizlik, işimin en zor kısmı.
 
Çayı kaptım geldim sever misin bilmiyorum ama yorgunluğa iyi gelir. Sen de haliyle yorucu bir meslekte bulunuyorsun,,, 🙃fkcay0fkdost1fkpapatya0

Mesleğin hem zor,hem acilde olman sebebiyle biraz daha meşakkatli, hem çok güzel, hem de hayata yeni merhabalar diyen bebişlere yardım ederek tanıklık ediyorsun,, İnşaallah hep güzel şeyler olur bundan sonra, 🌹🤗
Hastanede acilde ebe olman hasebiyle duygusal olarak ilk anlarda çok etkilenirsin, yukarıda anlatımınla okumuş olduk.
Zamanla geçer İnşallah duygusal olmamak zor olsa da...

Bizlere aklında kalan ilgini veya ilginç olan yeni doğmuş bir bebek ve ailesinin tepkilerini hikayesini anlatır mısın?
 
Çayı kaptım geldim sever misin bilmiyorum ama yorgunluğa iyi gelir. Sen de haliyle yorucu bir meslekte bulunuyorsun,,, 🙃fkcay0fkdost1fkpapatya0

Mesleğin hem zor,hem acilde olman sebebiyle biraz daha meşakkatli, hem çok güzel, hem de hayata yeni merhabalar diyen bebişlere yardım ederek tanıklık ediyorsun,, İnşaallah hep güzel şeyler olur bundan sonra, 🌹🤗
Hastanede acilde ebe olman hasebiyle duygusal olarak ilk anlarda çok etkilenirsin, yukarıda anlatımınla okumuş olduk.
Zamanla geçer İnşallah duygusal olmamak zor olsa da...

Bizlere aklında kalan ilgini veya ilginç olan yeni doğmuş bir bebek ve ailesinin tepkilerini hikayesini anlatır mısın?

Duygularımdan sıyrılmak istemiyorum, insanlığım bende kalsın.
Esaretin Bedeli filmi misali... Kamulaşmak istemiyorum.

Sabahın erken saatleriydi ve her şey sıradan bir doğum gibi başlamıştı. Anne, ilk sancılarla birlikte hastaneye gelmiş, doğumhaneye alındığında ise işler hızla ilerlemişti. Bebeği dünyaya getirmek hiç beklenmedik şekilde kolay olmuştu. Anne tamamen hazırlıksız olsa da, 10 santimetrelik açıklıkla doğum hızlıca gerçekleşti. Bebek sağlıklıydı, o huzurlu an geldiğinde herkes derin bir nefes almıştı.Ancak, bir süre sonra beklenmedik bir şey oldu. Bebeğin eşiğini beklerken fark ettik ki, içeride bir bebek daha vardı! Hiç kimse, ne anne ne de biz, bunun farkındaydık. Şaşkınlığımız yüzlerimize vurmuştu; göz göze geldik ama hızla toparlandık. İkinci doğum birincisi kadar kolay olmayacaktı. Anne artık çok yorulmuş, güçten düşmüştü ama biz hep birlikte ona destek olduk. Zorlu bir sürecin ardından, ikinci bebek de nihayet dünyaya geldi. Sağlıklıydı, ancak anne hala şaşkınlık içinde, bir değil iki bebek sahibi olduğunun farkına varmaya çalışıyordu. Ama doğrusu, en çok şaşıran bizdik. Bir doğuma hazırlanırken, iki mucizeyle karşılaşmak... O anın heyecanı ve şaşkınlığı hepimizin hafızasına kazındı.
 
Söyle bakalım mars emrine amade deseler nereden başlarsın inşaaya:)
Bakalım hayat sana neler öğretmiş :)

Eğer Mars’ta gerçekten sınırsız hayal gücüyle bir inşaat başlatacak olsaydım, işe gezegenin yüzeyini dönüştürmekle başlardım. İlk hedef, Mars’ın atmosferini değiştiren devasa biyomlar inşa etmek olurdu. Bu biyomlar, devasa cam kubbeler altında farklı iklim koşulları simüle ederek oksijen üretebilecek bitkiler ve devasa ağaçlar barındıran ekosistemler olurdu. Tıpkı Dünya’daki gibi ormanlar, göller ve küçük kasabalar inşa edilebilir hale gelirdi.
İnsan yaşamı için ise yer altında şehirler kurardım; Mars’ın yüzeyine zarif bir şekilde entegre edilmiş, devasa yer altı metropolleri. Bu şehirler, Mars’taki güneş fırtınalarından ve düşük basınçtan korunmuş, şeffaf tavanlardan gökyüzünü izleyebileceğin, süper hızlı trenlerle birbirine bağlı yerleşim alanları olurdu. Yer altı nehirleriyle beslenen su şelaleleri, enerji ihtiyacını karşılayan süper teknolojik enerji reaktörleri ve tarlalarla dolu bu şehirler, tıpkı antik medeniyetlerin ihtişamıyla geleceğin bilim kurgu mimarisini birleştirirdi. Dışarıya çıkıldığında ise, yer çekimini dengeleyen manyetik alan cihazları sayesinde Mars’ta yürürken Dünya’daki gibi hissedebilirdin. Hatta eğlence için devasa uzay temalı parklarda sıfır yerçekiminde spor yapmak ya da Mars’ın dağlarında farklı çılgın aktiviteler bile yapılabilir. bir Gözlem evi kurup tüm gezegeni izlemek de olmazsa olmaz olurdu. Göz alabildiğince uzanan kızıl gezegenin harikalarını keşfetmek için balonlarla uzay turu düzenlenen bir merkez kurardım. Doğadan ilham alan organik şekillerle inşa edilen binalar, gökyüzüne doğru sarmal kuleler olarak yükselirdi. Bu şehirlerde ulaşım elektrikle çalışan uçan araçlarla yapılır ve tüm altyapı, temiz enerji kaynaklarına bağlı olurdu. Bu şehirlerin bir kısmı sanat ve kültür merkezleri olarak tasarlanırdı. Devasa tiyatrolar, holografik konser salonları, uzay sanat sergileriyle dolu müzeler Mars’ı sadece bilimsel değil, sanatsal bir cazibe merkezi haline getirirdi. Yani her kubbe farklı bir temayla şekillendirilirdi: Biri bir sanat kolonisi olabilirken, diğeri yüksek teknoloji ve bilim merkezi olurdu.
 
@sükutu-ezbersükutu-ezber is verified member. inşallah anlatabilmişimdir :)

Benim mesleğim ebe...
Ebelik mesleğinin en güzel yanı, bir hayatın doğumuna tanıklık etmek ve o anın mucizesine ortak olabilmek. Anneyle birlikte o zor ve sancılı süreci geçirip sonunda ona bebeğini kucağına verme anı, tarif edilemez bir mutluluk. Bir ailenin en özel anında yanlarında olmak, onları rahatlatmak ve güven vermek, ebelik mesleğini benim için çok anlamlı kılıyor.Her doğum bir mucize gibi, her yeni bebek dünyaya yeni bir umut getiriyor. Anne ve bebeğin sağlıklı şekilde birbirlerine kavuşmalarına aracılık ettiğim anlarda, tüm yorgunluk silinip gidiyor. O ilk ağlama sesiyle birlikte, başardığımı ve gerçekten bir fark yarattığımı hissediyorum. Bu meslek, sadece tıbbi bilgiyle değil, aynı zamanda sevgi, sabır ve empatiyle yapılan bir iş. Her defasında yeni bir hikâyenin başlangıcına tanıklık etmek ve bu sürecin bir parçası olmak beni derinden etkiliyor.

Ebelik mesleğinin zor yanları, büyük bir sorumluluğu omuzlamaktan ve her an tetikte olmaktan geliyor. Hem annenin hem de bebeğin sağlığı tamamen bana emanet, bu da herhangi bir komplikasyon yaşandığında hızlı ve doğru kararlar almayı gerektiriyor. Doğumlar her zaman planlandığı gibi gitmeyebiliyor ve bu tür durumlarda soğukkanlı kalmak gerçekten zor olabiliyor. Fiziksel olarak yorucu olmasının yanında, duygusal anlamda da çok yıpratıcı anlar yaşanabiliyor.Her zaman mutlu sonlarla bitmeyen doğumlar da var. Bazen anne ya da bebekle ilgili sağlık sorunları, hatta kayıplar olabiliyor. Bu anlarda hem profesyonelce davranmam, hem de aileyi desteklemem gerekiyor. O duygusal yükü taşımak kolay değil. Gece gündüz demeden çalışmak, doğumların saatini ya da gününü öngörememek de işin bir başka zorluğu. Bazen kişisel hayatımla iş hayatımı dengelemek çok güçleşiyor.

Şuanda acilde çalışırken mesleğimin asıl getirisnden biraz uzaktayım.
Acilde çalışan bir ebe olarak, işimin kolay yanları pek fazla değil, çünkü her an tetikte olmak gerekiyor. Ancak, bu işin bana kattığı en büyük kolaylık, hızlı düşünmeyi ve sorunları çözmeyi öğrenmiş olmak. Zamanla acil durumlarda daha soğukkanlı kalmayı başardım ve bu da her zorlu durumda bana avantaj sağlıyor. Ayrıca, insanların yardımına anında koşmak ve onların iyileşmesine katkıda bulunmak, işin en güzel yanı. Bir hastanın yüzündeki rahatlama, benim için işimin en büyük ödülü.Zor yanları ise fiziksel ve duygusal olarak çok yorucu olması. Sürekli acil vakalarla uğraşmak, ne kadar deneyimli olursam olayım, büyük bir stres kaynağı. Özellikle ağır travma vakalarında hem hızlı olmak hem de doğru müdahaleyi yapmak zorundayım. Ayrıca, her hastaya aynı anda yetişmeye çalışmak da bazen çok zorlayıcı olabiliyor. Nöbet saatlerinin düzensizliği, uyku eksikliği ve sürekli yüksek tempoda çalışmak da hem bedenimi hem de zihnimi yoruyor. En zoru ise, ne kadar çabalarsam çabalayayım, bazen elimden bir şey gelmediği anlar. Hastayı kaybettiğimizde hissettiğim çaresizlik, işimin en zor kısmı.
İşini çok güzel içten anlatmışsın. Kalemini seviyorum Allah nazardan korusun 🤲😔
Gülüm bu yorucu ve stresli mesai sonrası kendini nasıl yeniliyorsun. Kendini iyileştirme yöntemlerin neler
 
İşini çok güzel içten anlatmışsın. Kalemini seviyorum Allah nazardan korusun 🤲😔
Gülüm bu yorucu ve stresli mesai sonrası kendini nasıl yeniliyorsun. Kendini iyileştirme yöntemlerin neler

Bazen kendimi sessizliğin kollarına bırakırım; kalabalığın ve gürültünün ardından gelen o huzurlu sükûnet, tüm yorgunluğumu emer. Belki bir pencere kenarına oturur, dışarıdaki hafif rüzgârın dansına dalarım. Her bir yaprağın kıpırdayışı, içimdeki karmaşayı yatıştırır. Gerçi şu sıralar yapamıyorum, incir ağacını kestiler çok üzgünüm.
Çoğu zaman da derin bir nefes alırım, sanki ciğerlerime çektiğim hava, yalnızca oksijen değil, ruhumun ihtiyaç duyduğu dinginliktir. Kitapların büyülü dünyasına adım atmak da bir başka şifa kaynağımdır. Harflerin arasında kaybolurken, yaşamın sert köşeleri yumuşar, sorunlar sanki başka bir evrende kalır.
Hastanede molalarımda da sık sık (10 dk molam var yok ama bir an olsun o bşlr rahatlatıyor.) kitaplarla uğraşırım.
Bazen de kalemi elime alır, hissettiklerimi kâğıda dökerim. Her bir kelimeyle içimdeki yük hafifler, duygularımı dışa vurdukça ferahlarım. Kelimeler, düşüncelerimin huzursuz dalgalarını sakinleştirir.

Benim bir numaralı rahatlama rutinim babamla hasbihallerimizdir.
Babamla yaptığımız o derin sohbetler benim için bir nevi sığınak gibidir. Uzun ve yorucu bir nöbetin ardından günün yorgunluğunu üzerimden atmanın en güzel yolu, onun yanında oturup içimi dökmektir. Sabah nöbetten çıkar çıkmaz, eğer o da boşsa hemen yanına giderim. Beni karşılayan, tost kokusuyla karışmış o tanıdık huzur, bir anda tüm gerginliğimi siler süpürür. Keyifle yerim tostu... Beni her zaman büyük bir dikkatle dinler, bazen başıyla onaylar, bazen de gözleriyle sorular sorar. Sonra sohbet yavaş yavaş genişler, sadece benim günüm değil, hayatın genel meseleleri üzerine konuşmaya başlarız. Dünya meselelerinden tut da hayatın anlamına kadar, ne varsa konuşuruz. Her kelime, her cümle, içimde biriken yorgunluğu biraz daha hafifletir. Babamla bu konuşmalar, ruhuma iyi gelir; saatlerin nasıl geçtiğini anlamam bile. Birkaç saat sürer belki bu hasbihaller, ama yetmez. Sohbet hep uzayıp gitse bile, eninde sonunda birkaç saat uyumak için yatağımın yolunu tutarım. Yine de o saatler, zihnimi ve ruhumu yenileyen en değerli anlar olarak günümde yerini alır.
 
Kız ben sana inşaa diyiorum sen bana koca bir inşaat yığını hayal anlattın. Bu gezegenin temel problemi insan inşaasının olmayışı değil mi ? İnşaat teknoloji gibi sorunlarımız yok :)

Yeniliyorum sorumu ; Marsın inşaası sana verilse nereden nasıl başlarsın:)
 
Kız ben sana inşaa diyiorum sen bana koca bir inşaat yığını hayal anlattın. Bu gezegenin temel problemi insan inşaasının olmayışı değil mi ? İnşaat teknoloji gibi sorunlarımız yok :)

Yeniliyorum sorumu ; Marsın inşaası sana verilse nereden nasıl başlarsın:)

Olsun fena da olmadı bilimkurgudan fırlama antik kentten hallice bir mars yaptım

İlk neyle başlardım... Dev bir kütüphane ile cami başlardım. "oku" ayeti benim için yol olurdu. :)
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri