Özgün Konu Uslanmış Gönlūn (1 Görüntüleyen)

İnsan bir şeyi terk edince ondaki kendini, onunla birlikteykenki hâlini de orada bırakır. Bu andan itibaren bazı şeyler artık eskisi gibi olmaz ama insan bu terk edişin ruhunda bıraktığı kırıkları onarınca eskisinden daha sağlam bir karakter ve kendilikle yoluna devam eder.
 
Dostluğun abartılı hâllere, mucizelere, olağanüstülüklere ihtiyacı yok. Üzüldüğünde üzülebiliyor, sevindiğinde sevincine katılabiliyor, sessizliğine tahammül edebiliyor mu insan, tüm mesele bu. Gerçek dostluk, eşine zor rastlanır bir şey.
 
Bazı insanları sevince içimizdeki huzurlu yeri keşfederiz. Bazı insanların sevgisinden mesafeyi öğreniriz. Kimilerini çok sever, sevdiğimiz ölçüde de onlardan inciniriz. Karşılaştığımız her insanda sevmenin türlü hâli ve her sevginin insana öğrettiği başka bir şey var.
 
Zorlandığında kaçmayan, elverdiğince zorlukla beraber yürüyen, bir de küçük şeylerin kendini kıymetli bir yere taşıdığını kavrayan insanlar çabuk olgunlaşır. Çabuk olgunlaşan, vakitsiz açan çiçekler gibi erkenden solmaz; bir kere açmışsa sonrası artık hep direnmektir onun için.
 
Bir başına yapılan okumalar kadar müştereken yapılan okumalar da çok kıymetli. Bir hikâyenin düğümünü birlikte açtığımız, bir tartışmayı sürdürdüğümüz kimseyle bağ kurarız. Piglia “çarpan etkisi” diyor buna,benliğini o kimseyle paylaşarak onunla ve kendinle bir kez daha tanışmak.
 
“Ay ışığı, ay’ın taşıdığı bir emanettir” diyor İbn Arabi. Öyledir, güzel’in kendinde taşıdığı her güzellik, kendisine sakınılsın diye verilmiş bir emanettir. Sakınmak, güzelliği görünmez kılmak değil, ona gelecek bir kötülüğe karşı önlem almaktır.
 
Acının duyarsızlaştırdığı, hiçbir şey katmadığı ve hatta zalimleştirdiği ne çok insan var. Acı, üzüntü ve keder daha da insanîleşmeyi, başkasının hâlinden bilmeyi ve anlamayı gerektirmez mi oysa.
 
İnsanı sukutuhayale uğratan beklenti içinde olması değildir belki de. Hayat kendiliğinden bunu gerektiriyor, insan hep bir şeyleri bekleme hâlinde. Hayalin kırıldığı esas yer, beklediği ve istediği olmadığında insanın ne yöne gideceğini, ne yapacağını bilemeyişidir.
 
Yol başka, güzergâh başka şeydir. Yol değişebilir; şartlar, durumlar, mecburiyetler yol değiştirmeyi gerektirebilir ama insan hangi yoldan yürürse yürüsün güzergâh değişmez. Güzergâh istikamettir, insana yönünü buldurur. Yol değişti diye güzergâhından vazgeçmez insan.
 
İnsan, iyiliği de kötülüğü de isteme/yapma potansiyelini aynı anda içinde taşır. “Cehennem içimizdedir” diyen de “Cehennem başkalarıdır” diyen de baktığı yerden haklıdır. İnsan neye nasıl baktığında, neyi nasıl gördüğünde gizli.
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema editörü

Ayarlar Renkler

  • Mobil kullanıcılar bu fonksiyonları kullanamaz.

    Alternatif header

    Farklı bir görünüm için alternatif header yapısını kolayca seçebilirsiniz.

    Görünüm Modu Seçimi

    Tam ekran ve dar ekran modları arasında geçiş yapın.

    Izgara Görünümü

    Izgara modu ile içerikleri kolayca inceleyin ve düzenli bir görünüm elde edin.

    Resimli Izgara Modu

    Arka plan görselleriyle içeriğinizi düzenli ve görsel olarak zengin bir şekilde görüntüleyin.

    Yan Paneli Kapat

    Yan paneli gizleyerek daha geniş bir çalışma alanı oluşturun.

    Sabit Yan Panel

    Yan paneli sabitleyerek sürekli erişim sağlayın ve içeriğinizi kolayca yönetin.

    Box görünüm

    Temanızın yanlarına box tarzı bir çerçeve ekleyebilir veya mevcut çerçeveyi kaldırabilirsiniz. 1300px üstü çözünürler için geçerlidir.

    Köşe Yuvarlama Kontrolü

    Köşe yuvarlama efektini açıp kapatarak görünümü dilediğiniz gibi özelleştirin.

  • Renginizi seçin

    Tarzınızı yansıtan rengi belirleyin ve estetik uyumu sağlayın.

Geri