- Katılım
- 2 Haz 2020
- Mesajlar
- 841
- Tepkime puanı
- 2,309
- Puanları
- 93
- Cinsiyet
Hidayet Vesîkası
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“…Allah kime hidayet ederse, işte o hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın.” (Kehf, 17)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:“Ben ancak peygamberim. Hidâyet benim elimde değildir. Hidâyet elimde olsaydı yeryüzündeki herkes îmân ederdi.
İblis de ancak kötülüğün süsleyicisidir. Dalâlet onun elinde değildir. Dalâlet onun elinde olsaydı yeryüzündeki herkes dalâlete düşerdi…” (Münâvî, II, 571)
Amerika’nın kiliselerle dolu bir kasabasında, otuzlu yaşlarda genç bir çiftçi olan Robert Davila, genetik bir hastalığı ortaya çıkarak boynundan aşağısı felç
kalır. Hâlen kalmakta olduğu bakımevinde, oda arkadaşı ile Allah Teâlâ’dan bahseden sohbetleri olur.
Robert’ın âilesi, dinlerine bağlı bir hristiyandır ve her hafta bir rahip bakımevine gelip duâ etmektedir. Ölen oda arkadaşından hâtıra kalan bir haç işaretli
kolye, yatağının baş ucunda asılıdır. Bir gece, Robert rüyasında birisini görür. Bu kişi, isminin “Muhammed (sav)” olduğunu söyler ve haç işaretini göstererek der ki:
“-Allah, kendilerine ibadet edilsin diye elçiler, peygamberler göndermez. Allah, elçiler gönderir ki, böylelikle siz Allâh’a ibadet edesiniz. Ve Îsâ (as) da bir insandı, çarşı pazarda dolaştı, yiyecek yedi.”
Rüyası böylece biter Robert’ın... Uyandığında tek bildiği, rüyasında öğrendikleridir. Âilesinin onun için aldığı, ses düzeneği ile çalışan bilgisayarı ile internete
girebilen Robert, “Muhammed (sav) kim?” diye araştırır. İslâm Dîni’ni bulup müslüman olur.
Daha sonra, chat ortamında kendisine Kur’ân-ı Kerîm’i öğretecek birisini arar. Skype üzerinden, Mısırlı bir kardeşten Kur’ân-ı Kerîm öğrenir. On tane sûre
ezberler, gözleri ve ağzı dışında hiçbir yerini oynatamayan o felçli hâliyle namazlarını kılmaya başlar, Kur’ân’ı anlamak için videolar izler… Hattâ bir gün sesli
bir şekilde Kur’ân okurken, bakımevine gelen tamirci bir müslümanın kendine gelmesine vesîle olur. Çünkü bu kişi, câmi uzak diye gitmediği gibi, hissettiği
boşluğu kiliseye giderek gidermeye çalışmaktadır. Kiliselerle dolu bir hristiyan kasabasında, başucundaki haç işaretini bile kaldıramayacak durumda felçli
olan Robert’ın hidâyeti, onda şok etkisi yapar (Robert Davila’nın hikâyesi için bkz: https://www.youtube.com/watch?v=OlB5_Tosm9o)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
er-Rahmân: Dünyada, iyi de olsa, kötü de olsa, mü’min de olsa, kâfir de olsa, hiçbir ayırım yapmadan, nimetini bütün kullarına veren, hepsine karşı sonsuz merhametini gösteren zatın ismidir.
Kısa Günün Kârı
Mü’min, hidâyet nimetinin tefekküründe derinleşerek dâimâ huzur hâlinde olmalı ve Cenâb-ı Hakk’ın kendisine ihsân ettiği nîmetleri hayır ve hasenat yolunda
sarf etmelidir. Zira o hidâyet nimeti, öyle bir zenginliktir ki, sahibine kabirde nûr, âhirette de ebedî bir surûr olacaktır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“…Allah kime hidayet ederse, işte o hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın.” (Kehf, 17)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:“Ben ancak peygamberim. Hidâyet benim elimde değildir. Hidâyet elimde olsaydı yeryüzündeki herkes îmân ederdi.
İblis de ancak kötülüğün süsleyicisidir. Dalâlet onun elinde değildir. Dalâlet onun elinde olsaydı yeryüzündeki herkes dalâlete düşerdi…” (Münâvî, II, 571)
Amerika’nın kiliselerle dolu bir kasabasında, otuzlu yaşlarda genç bir çiftçi olan Robert Davila, genetik bir hastalığı ortaya çıkarak boynundan aşağısı felç
kalır. Hâlen kalmakta olduğu bakımevinde, oda arkadaşı ile Allah Teâlâ’dan bahseden sohbetleri olur.
Robert’ın âilesi, dinlerine bağlı bir hristiyandır ve her hafta bir rahip bakımevine gelip duâ etmektedir. Ölen oda arkadaşından hâtıra kalan bir haç işaretli
kolye, yatağının baş ucunda asılıdır. Bir gece, Robert rüyasında birisini görür. Bu kişi, isminin “Muhammed (sav)” olduğunu söyler ve haç işaretini göstererek der ki:
“-Allah, kendilerine ibadet edilsin diye elçiler, peygamberler göndermez. Allah, elçiler gönderir ki, böylelikle siz Allâh’a ibadet edesiniz. Ve Îsâ (as) da bir insandı, çarşı pazarda dolaştı, yiyecek yedi.”
Rüyası böylece biter Robert’ın... Uyandığında tek bildiği, rüyasında öğrendikleridir. Âilesinin onun için aldığı, ses düzeneği ile çalışan bilgisayarı ile internete
girebilen Robert, “Muhammed (sav) kim?” diye araştırır. İslâm Dîni’ni bulup müslüman olur.
Daha sonra, chat ortamında kendisine Kur’ân-ı Kerîm’i öğretecek birisini arar. Skype üzerinden, Mısırlı bir kardeşten Kur’ân-ı Kerîm öğrenir. On tane sûre
ezberler, gözleri ve ağzı dışında hiçbir yerini oynatamayan o felçli hâliyle namazlarını kılmaya başlar, Kur’ân’ı anlamak için videolar izler… Hattâ bir gün sesli
bir şekilde Kur’ân okurken, bakımevine gelen tamirci bir müslümanın kendine gelmesine vesîle olur. Çünkü bu kişi, câmi uzak diye gitmediği gibi, hissettiği
boşluğu kiliseye giderek gidermeye çalışmaktadır. Kiliselerle dolu bir hristiyan kasabasında, başucundaki haç işaretini bile kaldıramayacak durumda felçli
olan Robert’ın hidâyeti, onda şok etkisi yapar (Robert Davila’nın hikâyesi için bkz: https://www.youtube.com/watch?v=OlB5_Tosm9o)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
er-Rahmân: Dünyada, iyi de olsa, kötü de olsa, mü’min de olsa, kâfir de olsa, hiçbir ayırım yapmadan, nimetini bütün kullarına veren, hepsine karşı sonsuz merhametini gösteren zatın ismidir.
Kısa Günün Kârı
Mü’min, hidâyet nimetinin tefekküründe derinleşerek dâimâ huzur hâlinde olmalı ve Cenâb-ı Hakk’ın kendisine ihsân ettiği nîmetleri hayır ve hasenat yolunda
sarf etmelidir. Zira o hidâyet nimeti, öyle bir zenginliktir ki, sahibine kabirde nûr, âhirette de ebedî bir surûr olacaktır.