Erva
FK Özel Üye

Misafirler az önce gitti. Az önce bu evde altı insanın cıvıl cıvıl sesleri yükseliyordu. Alttakiler rahatsız olur mu endişesi yoktu. Çünkü onlarda bizimleydi. Biri gelirken çam sakızı deyip zeytin getirmişti, diğeri kahvaltılık salça "k.bakma küçük getirdim" dedi utana sıkıla, biri un helvası yapmış, ballı ballı anlatıyordu nasıl yaptığını. Güldüm elimi ağzıma götürüp.
Çaylar geldi, tatlılar gitti, çerezler havada uçtu. En güzelide kahkahalardı. İçlerinde gözleri güzel bir teyze vardı. Gülünce elini ağzına götürüyor komik bir şey oluncada eliyle havada omzuna vurur gibi sus kız yapıyordu. Çok sevmiştim onu. Kaş yapısı kalındı. Bakışları dertli. Minicikti. Biri dedi küçüktür Hacer teyze. Minyon tipini kast etti. Hafiften alınıp sizi elimden çıkarırım dedi eli belinde. Yine güldüm elimle ağzımı kapatıp.
Önce biri gitti. Sonra ikisi derken hepsi gitti. Ev sessizleşti. Zeytin, salça, helva ile masada bir başıma kaldım. Elimi yanağıma koydum, baktım evin sessizliğine. Dışarda bir horoz öttü. Sonra bir araba geçti. Ama evin sessizliği geçmedi.
Çok erken öğrenmiştim evin dört duvar olmadığını. Evi ev yapan kahkahalardı. Arada çekilen kılıçlar, bazende tıkır tıkır ayak sesleriydi. Bazen sen dışında birinin musluğu açma sesiydi. Hiç olmadı kapıyı çarpma gürültüsü. Ama ev dört duvar değildi işte. Yıllar önce babam git bu evden dediğinde, gitmiştim çünkü çocuktum. O cümlenin üzerinden 7 yıl sonra demişti ki "Ev sizin isyanlarınızla, sizin karşı çıkmalarınızla güzelmiş geç anladım."
Keskin çizgiler bazen keskin açık yaralar bırakıyordu. Ne kadar dikiş atarsan at hiç birleşmiyordu..