- Katılım
- 3 Mar 2021
- Mesajlar
- 7,671
- Tepkime puanı
- 24,711
- Puanları
- 113
- Konum
- Siirt
- Burç
- Akrep
- Memleket
- Siirt
- Cinsiyet
- Takım
Ekli dosyayı görüntüle 8006
Bir devlet çalışanının kendi firması veya yakınlarına ait firmalar ile devlet ile gireceği her ilişkinin ahlaki meşruiyeti sorgulanmalıdır! 20 yıla yaklaşan bir iktidarın kimi “unsurları” elbette bozulabilir. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Ancak anlaşılabilir olmayan şey ise: Devlet ile girdiği ilişkiyi açıkça kabul eden ve ticaret ilişkisinden dolayı “devlete daha pahalıya satan” bakanın hakkında herhangi bir soruşturma açılmamasıdır.
…
Cumhurbaşkanı Erdoğan gece yarısı kabine değişiklikleri, kararlar ve yönetmelikler ile Türkiye’de yaşayanları gece yarılarına kadar ayakta tutmaya devam ediyor. Allah’tan Ramazan ayındayız da zorlanmıyoruz! Bir sabah uyanıp da “Neler değişmiş” demek yerine, bütün gece “Neden bu saatlerde” diyerek uyuyamamayı tercih ediyoruz!
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve eşi; devlete ticari anlamda, hükümete ahlaki anlamda zarar verirken haklarında soruşturma açıldığı haberi çıkmadı. Soruşturma yapılacağına dair bir işaret de verilmedi. Berat Albayrak gibi bir gece ansız ortadan kaybolan bakanlar arkalarında ‘neler bırakıyor’ kim bilir?
Hala o kimi bakanlar için arkalarından “işinin ehliydi” denir. Tepkiler gelince de daha unutmamışlar denerek tekrar susulur. Ruhsar Pekcan, Berat Albayrak, Egemen Bağış gibi isimler “Türkiye için neler yapmış olabilir” halk için bu isimler ne anlama geliyor, kimleri nasıl ilgilendiriyor bu isimler ve en önemlisi verdikleri zararları kim karşılıyor?
...
Türkiye’nin ekonomisinde son birkaç yıldır sorunlar olduğu malum. Buna bir de iktidarın mental ve metal yorgunluğu eklenince sorunlar katlanarak artıyor. Hele bir de iktidar kendisini sorunlu alanlardan çekip sorunsuz yerleri de bozmasına vardıracak hatalar yapınca, muhalefet için bulunmaz kaftan oluştuğu gibi yıllardır desteklerini esirgemeyen halk için de büyük bir üzüntü oluşuyor.
İktidarın temel hatalarından biri olarak da halktan uzaklaşma gösteriliyor. Oysa iktidar halka daha yakın olduğunu iddia ediyor. İktidarın baktığı gözlüğün camı buğulandı mı yoksa kırıldı mı bilinmez ancak hataları unutmayan bir toplum sessizce olanları izlemeye, yaşananları sineye çekmeye devam ediyor!
Toplum içerisindeki vatandaşların devlete kazık atmaları ya da basit devlet memurlarının dolandırıcılıkları bireysel hatalar olarak görülebilirken hükümetin içerisinde olan, 80 küsur milyonluk ülkenin yönetiminde olduğunu iddia edenler için bir utanç vesilesi olduğu gibi tabiri caizse devleti yönetememek olarak değerlendiriliyor.
Adları kimi örgütlerin soruşturma dosyalarında geçen isimlere yapılan, “Bulundukları pozisyonları terk etmelerine, evlerine, sıcak yataklarına kavuşmalarına izin verilmeden haklarında soruşturmalar açılmalı” durumu; bakanlar ve hükümetin içerisinde veya yakınında olanlar için de yapılmalıydı. Belki hakları yenen, kurunun yanında yanan yaşların ahı kalmazdı kimsenin üstünde!
Hatta işi biraz daha “devlet” sistemli olarak düşünüp, diğer bakanlıklar kendilerini ve çevrelerini yoklamalı-idi. Sorunun boyutu ne kadar büyük diye de iktidar da genel bir checkup yapmalı-idi.
Evet ‘idi’ çünkü di’li geçmiş zamanın vakti yaklaşıyor. İktidar sorunları görmekten uzaklaştığı gibi sorunları çözmeye tenezzül etmiyor gibi bir izlenim uyandırmaya başladı!
AK Parti’nin ne olacağı bilinmez ancak genç kitlenin AK Parti’yi ve AK Partili yöneticileri bir daha görmek istemediğini son yapılan seçimlerden bu yana grafikler ve şikayetler açıkça gösteriyor.
Geçmiş ile kıyaslanarak anlatılan yakın siyasi tarihi, gençlerin ne kadar umursayacağı ve kendi geleceklerini düşünüp geçmişi kenara bırakacakları 2 yıllı bir bilinmeyen!
Kaynak:Haksöz Haber
Bakanı azledince soruşturma açılmıyor muydu?
Bakanlık “piyasa fiyatından aşağı aldık” diyerek eski bakan Pekcan’ın firması ile girilen ticareti savunmuştu. Oysa gerçekte Pekcan'ın şirketi dezenfektanı bakanlığa daha pahalıya satmış. Üstüne üstlük bakan görevden alındıktan sonra soruşturma açılmadı!
Görevinden alınan Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve eşi Hasan Pekcan'a ait Nanoksia adlı şirketin, bakanlığa piyasanın üzerinde bir fiyata dezenfektan sattığı ortaya çıktı. Nanoksia tarafından Ticaret Bakanlığı'na 175 TL'ye verilen beş litrelik dezenfektanın aracı kuruluşa 100 TL'ye satıldığı, aracı kuruluşun da piyasada 150 TL'ye satışa sunduğu anlaşıldı. Aynı dezenfektanın muadillerinin ise daha ucuz olduğu belirtiliyor.Bir devlet çalışanının kendi firması veya yakınlarına ait firmalar ile devlet ile gireceği her ilişkinin ahlaki meşruiyeti sorgulanmalıdır! 20 yıla yaklaşan bir iktidarın kimi “unsurları” elbette bozulabilir. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Ancak anlaşılabilir olmayan şey ise: Devlet ile girdiği ilişkiyi açıkça kabul eden ve ticaret ilişkisinden dolayı “devlete daha pahalıya satan” bakanın hakkında herhangi bir soruşturma açılmamasıdır.
…
Cumhurbaşkanı Erdoğan gece yarısı kabine değişiklikleri, kararlar ve yönetmelikler ile Türkiye’de yaşayanları gece yarılarına kadar ayakta tutmaya devam ediyor. Allah’tan Ramazan ayındayız da zorlanmıyoruz! Bir sabah uyanıp da “Neler değişmiş” demek yerine, bütün gece “Neden bu saatlerde” diyerek uyuyamamayı tercih ediyoruz!
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve eşi; devlete ticari anlamda, hükümete ahlaki anlamda zarar verirken haklarında soruşturma açıldığı haberi çıkmadı. Soruşturma yapılacağına dair bir işaret de verilmedi. Berat Albayrak gibi bir gece ansız ortadan kaybolan bakanlar arkalarında ‘neler bırakıyor’ kim bilir?
Hala o kimi bakanlar için arkalarından “işinin ehliydi” denir. Tepkiler gelince de daha unutmamışlar denerek tekrar susulur. Ruhsar Pekcan, Berat Albayrak, Egemen Bağış gibi isimler “Türkiye için neler yapmış olabilir” halk için bu isimler ne anlama geliyor, kimleri nasıl ilgilendiriyor bu isimler ve en önemlisi verdikleri zararları kim karşılıyor?
...
Türkiye’nin ekonomisinde son birkaç yıldır sorunlar olduğu malum. Buna bir de iktidarın mental ve metal yorgunluğu eklenince sorunlar katlanarak artıyor. Hele bir de iktidar kendisini sorunlu alanlardan çekip sorunsuz yerleri de bozmasına vardıracak hatalar yapınca, muhalefet için bulunmaz kaftan oluştuğu gibi yıllardır desteklerini esirgemeyen halk için de büyük bir üzüntü oluşuyor.
İktidarın temel hatalarından biri olarak da halktan uzaklaşma gösteriliyor. Oysa iktidar halka daha yakın olduğunu iddia ediyor. İktidarın baktığı gözlüğün camı buğulandı mı yoksa kırıldı mı bilinmez ancak hataları unutmayan bir toplum sessizce olanları izlemeye, yaşananları sineye çekmeye devam ediyor!
Toplum içerisindeki vatandaşların devlete kazık atmaları ya da basit devlet memurlarının dolandırıcılıkları bireysel hatalar olarak görülebilirken hükümetin içerisinde olan, 80 küsur milyonluk ülkenin yönetiminde olduğunu iddia edenler için bir utanç vesilesi olduğu gibi tabiri caizse devleti yönetememek olarak değerlendiriliyor.
Adları kimi örgütlerin soruşturma dosyalarında geçen isimlere yapılan, “Bulundukları pozisyonları terk etmelerine, evlerine, sıcak yataklarına kavuşmalarına izin verilmeden haklarında soruşturmalar açılmalı” durumu; bakanlar ve hükümetin içerisinde veya yakınında olanlar için de yapılmalıydı. Belki hakları yenen, kurunun yanında yanan yaşların ahı kalmazdı kimsenin üstünde!
Hatta işi biraz daha “devlet” sistemli olarak düşünüp, diğer bakanlıklar kendilerini ve çevrelerini yoklamalı-idi. Sorunun boyutu ne kadar büyük diye de iktidar da genel bir checkup yapmalı-idi.
Evet ‘idi’ çünkü di’li geçmiş zamanın vakti yaklaşıyor. İktidar sorunları görmekten uzaklaştığı gibi sorunları çözmeye tenezzül etmiyor gibi bir izlenim uyandırmaya başladı!
AK Parti’nin ne olacağı bilinmez ancak genç kitlenin AK Parti’yi ve AK Partili yöneticileri bir daha görmek istemediğini son yapılan seçimlerden bu yana grafikler ve şikayetler açıkça gösteriyor.
Geçmiş ile kıyaslanarak anlatılan yakın siyasi tarihi, gençlerin ne kadar umursayacağı ve kendi geleceklerini düşünüp geçmişi kenara bırakacakları 2 yıllı bir bilinmeyen!
Kaynak:Haksöz Haber