kervan
Aktif Üye
Yer ve Gök Terazisi | ||
|
"Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır..." (Tirmizî, Kıyâmet 25. İbni Mace, 31.)
O gün kurulacak terazi nasıl bir terazidir? Ölçü birimi nedir? Bunun gerçek mâhiyeti ve keyfiyeti, elbette bizce bütün yönleriyle tam olarak bilinemese de, bugün teknolojinin geldiği
seviye itibariyle birçok şeyin ölçülebilir hâle geldiğini de görüyoruz. Sıcaklık-soğukluk seviyeleri, nem oranları, deprem dereceleri, kan değerleri, enerji ve güç seviyeleri, hız ölçüleri,
kalori değerleri gibi daha yüzlerce ve belki binlerce ölçü çeşitleri ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar, kıyâmet günü kurulacak olan hassas terazide, îmân, amel, ihlâs, sevap, günah, taat ve
isyan gibi manevî hâl ve davranışların da Rabbimiz tarafından hem de kolay ve seri bir şekilde ölçülebileceğini açık bir şekilde göstermektedir.
Yer terazisi ve gök terazisi farkı nedir?. Diğer bir ifadeyle halk terazisi ve Hak terazisi ölçüleri nasıl bir değişkenlik gösterir? Halk terazisinde insan değerlendirme kriterleri nasıldır? Hak
terazisinde nasıl? Büyük amel, küçük amel sıralamasında değer ölçüsü nedir? Günahların ya da taatlerin bizim gözümüzde ve Hakk’ın nazarında derecelendirmesi neye göredir? Kendi
gönlümüzde ya da nefsimizde meşrulaştırdığımız, haklılık pâyesi verdiğimiz nice meseleler, Hakk’ın terazisinde de bizim değer notumuzla aynı sonucu mu verecektir?
Bir ârifin ifadesiyle, “Dünyevî muhasebemizi oduncu kantarıyla mı, kuyumcu terazisiyle mi gerçekleştiriyoruz?”
Sorular, sorular, sorular… Bunlara verilecek cevaplar ise iman seviyemiz, takvâ hassasiyetimiz, gönül kıvamımız ve mesuliyet şuurumuzla doğru orantılı olarak farklılık arzedecektir. Evet,
yer terazisine göre insanın itibarı ve ağırlığı, mal-mülk, makam, şöhret, güç-kudret, güzellik vb. daha nice dünyevî değerlere göre belirlenirken, gök terazisinde bu sayılanların -yerli
yerince Allah için kullanılmamaları durumunda- hiçbir ağırlığı söz konusu olmayacaktır. İlâhî ölçülere göre değerlendirilmemeleri hâlinde, terazinin artı kefesine değil, eksi kefesine
konulacak yükler hâline dönüşebileceklerdir. Gök terazisinde insanın değer ölçüsü, “iman ve takvâ”dan ibarettir. Sûret güzelliğinden ziyâde, gönül, ahlâk ve amel güzelliği, itibar ve şeref
ölçüsüdür. Çok ve fakat ihlassız ameller değil, az da olsa ihlas ve samimiyet dolu ameller terazinin artı kefesinde etkili olacaktır. Niyetin güzel ya da bozuk oluşuna göre, nice küçük gibi
görünen ameller büyük, büyük zannedilen nice ameller de küçülüp âdetâ yok olacaktır. Yerde yaşarken, nefsânî hesap ölçülerine göre değil, ötelerin terazi değerlerine göre bir nefis
muhasebesi yapabilmek için, Rabbimiz kullarına iki büyük yardımcı göndermiştir. Birincisi, Kur’an ve sünnette beyan edilen ölçüler, diğeri de günah ve masiyetle körelmemiş îmânlı
vicdanlar ve gönüllerdir. “İnsanlar fetvâ verseler de”, içimizdeki nefis kendince gerekçeler üretse de, hâlâ yatışmayan ve içini tırmalayıp duran bir yürek kıpırtısı varsa, işte o, gök terazisi
ibresinin gönle dokunuşudur. Bu uyarı, Rabbânî bir uyarıdır ve gerçek muhasebe aynası da orasıdır. Aynaya bakıp kendisiyle dürüstçe yüzleşen hiçbir kimsenin, kendisine karşı kendisini
kandırması söz konusu olamaz. (Dr. Adem Ergül, Altınoluk Dergisi, Mart-2014)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mukaddim: Arzu ettiğini öne alan, ileri geçiren, yakınlaştıran demektir.
Kısa Günün Kârı
Allah Resûlünün buyurduğu gibi “İnce bir şekilde hesaba çekilen herkes azap görür.” (Buharî, Rikak 49, Müslim, Cennet 79. ) Bu itibarla kullarına karşı merhametli, affedici ve bağışlayıcı
olan Rabbimizden, hesabımızı kolay kılmasını ve hatta hesapsız cennete girecek kulları arasına almasını niyaz etmekten başka tutunacak bir dalımız da yoktur.