Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

İslam Vuslat ve Büyük Vedâ

kervan

Aktif Üye
FK Üyesi
FK Üyesi
Katılım
2 Haz 2020
Mesajlar
842
Tepkime puanı
2,317
Puanları
93
Cinsiyet
Vuslat ve Büyük Vedâ
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Biz onları (peygamberleri), yemek yemez birer (cansız) ceset olarak yaratmadık. Onlar (bu dünyada) ebedî de değillerdir.” (Enbiyâ, 8)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyuruyor:

“Ey insanlar! Duydum ki sizler, peygamberinizin vefât edeceğinden korkuyormuşsunuz! Benden evvel gönderilip de ümmeti içinde dâimî olarak kalmış bir peygamber var mıdır ki ben

de sizin içinizde sürekli kalayım? İyi biliniz ki ben Rabbime kavuşacağım! O’na siz de kavuşacaksınız! Muhakkak ki bütün işler, yüce Allâh’ın izni ile cereyân eder.
(Buhârî, Salât, 80; İbn-i Sa’d, II, 227)

Allâh Rasûlü (sav)’e, vahiy meleği Cebrâîl (as) gelerek:

“-Sana selâm olsun ey Allâh’ın Rasûlü! Bu, Sen’in için yeryüzüne ayak basışımın sonuncusudur!” dedi. (İbn-i Sa’d, II, 259)

O gün Allâh Rasûlü (sav), daha evvel buyurduğu:

“-Hiçbir peygamberin rûhu, cennetteki durağını görmedikçe alınmaz! Sonra durağına gitmesi, arzusuna bırakılır!” sözlerinin tecellîsini yaşadı. (Buhârî, Meğâzî, 83, 84; Ahmed, VI, 89)

O gün Allâh Rasûlü (sav)’e Azrâîl (as) geldi ve yanına girmek için izin istedi. Müsâade aldıktan sonra Âlemlerin Efendisi’nin önünde durarak:

“–Yâ Rasûlallâh! Ey Ahmed! Yüce Allâh beni Sana gönderdi. Sen’in her emrine itaat etmemi de emir buyurdu. Eğer Sen arzu edersen rûhunu alacağım! Arzu etmezsen rûhunu Sen’de bırakacağım!” dedi.

O sırada yanlarında bulunan Cebrâîl (as) da:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Yüce Allâh Sen’i özlemektedir!” dedi.

O gün Allâh Rasûlü (sav), kendisinden müsâade isteyen ölüm meleğine:

“–(Ey Azrâîl!) Allâh katında olan daha hayırlı ve daha devamlıdır! Ey ölüm meleği! Haydi, emrolunduğun şeyi yerine getir; rûhumu al!” buyurdu. (İbn-i Sa’d, II, 259; Heysemî, IX, 34-35; Belâzûrî, I, 565)

Ardından mübârek ellerini yanındaki su kabına batırıp ıslatarak yüzlerine sürdü ve ilâhî hasretle dolu hayâtının vuslat kapısından geçerken kelime-i tevhîdi terennüm ederek:

“Ey Allâh’ım! Refîk-ı A’lâ, Refîk-ı A’lâ” diye diye mübârek rûh-i şerîflerini teslîm eyledi. Yüzlerini ıslattıkları mübârek eli, yanındaki su kabının içine düştü!.. (Buhârî, Meğâzî, 83) (Osman

Nuri Topbaş, Hazret-i Muhammed Mustafa (sav)-2, Erkam Yay.)

Kısa Günün Kârı
Ebû Zerr (ra) diyor ki:

"Vallâhi Allâh Rasûlü (sav) âhirete göçerken bizi öyle bir hâlde bırakmıştı ki, bir kuş gökte kanat çırpsa onun bu hareketi bize Rasûlullâh'ın bir hadîsini hatırlatırdı. Çünkü Âlemlerin

Efendisi bize; "Cennete yaklaştıran, cehennemden de uzaklaştıran ne varsa hepsi size açıklanmıştır." buyurmuştu." (Ahmed, V, 153, 162; Heysemî, VIII, 263)

Bütün müslümanların da Rasûl-i Ekrem (sav)'i dünyâdaki herkesten ve her şeyden daha çok sevmeleri, O'nun emir ve yasaklarını kendi arzularına tercih etmeleri ve O'nun bütün söz

ve fiilerine tâbî olmaları dînî bir vazifedir.
 

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,691
Çözümler
1
Tepkime puanı
39,261
Puanları
113
Bütün müslümanların da Rasûl-i Ekrem (sav)'i dünyâdaki herkesten ve her şeyden daha çok sevmeleri, O'nun emir ve yasaklarını kendi arzularına tercih etmeleri ve O'nun bütün söz

ve fiilerine tâbî olmaları dînî bir vazifedir.
Vazifemizi hatırlayalım fkevet1
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar