Üzerine Ev Yıkılan Şehit midir?
Envâru’l-Âşikîn adlı eserde Ahmed Bîcan’ın “
bir kişinin üzerine ev yıkılsa şehiddir” [AHMED BÎCAN, s. 330.] şeklinde aktardığı rivâyet, asırlardır yanlış anlaşılıp aktarılan rivâyetlerden biridir.
İslâm’ın koyduğu kuralları bir bütün halinde değerlendirmek yerine, sadece tek bir rivâyete bakarak hüküm verilmesinin doğru olmadığı ortadadır.
Bu îtibarla, bağlamından kopartılarak ele alınan bu ve benzeri rivâyetler sonucu dünyaya önem vermediklerini göstermeye çalışan ve her türlü
tedbîri terk ederek evlerini dayanıklı ve sağlam yapmayan Müslümanların bu tarz bir beklenti ile hareket edip şehit olacaklarını zannetmeleri kanaatimizce doğru değildir.
Dolayısıyla, şehitliğin doğru tanıtılması ve yanlış bilgilendirmenin mahzurlarının çok iyi tespit edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan bütün tedbirleri usulüne uygun şekilde aldıktan sonra depremde yıkılan evin duvarının altında kalanların şehid olup olamayacakları konusu sadece Allah’a aittir.
Ancak gereken tüm tedbirleri almayı ihmal ederek şehitlik beklentisi içine girenlerin şehit olamayacaklarını söylemek için
Kur’an’a bütüncül bir gözle bakmamız yeterli olacaktır.
Bize göre geri kalmışlığın; bilgi üretememenin; plan yapamamanın; ekonomik ve ahlâkî değerler ortaya koyamamanın; bilgiye gerektiği şekilde itibâr edilmeyişinin; tabiat olaylarına karşı tedbir almada gevşek davranılmasının sebeplerinden birisi de Müslümanların bu şekilde bir kolaycılığa alıştırılmaları ve kısa yoldan cennete gireceklerine olan inancın zihinlerine bu tür rivayetler vasıtasıyla yerleştirilmiş olmasıdır.
Bu itibarla, bu tür kolaycı anlayışların arkasında yatan temel nedenlerden birinin bu ve benzerî zayıf veya uydurma haberler olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür haberlere rağbet edenlere ise, maalesef Envâru’l-Âşikîn ve benzeri eserler kaynaklık etmeye devam etmektedir.
Aynı şekilde buralardan okuduklarını insanlara “
din” diye anlatan “
yarım hoca”lar da bu yangına körükle gitmekte ve yanlış anlayışların toplumda oluşmasına ve yaygınlaşmasına bilerek ya da bilmeden katkı sağlamaktadırlar.
Sonuç olarak, uydurma rivayetlerin, lüzumsuz ve mesnedsiz bilgilerin, bağlamından kopartılan zayıf hadislerin sürekli ve ısrarlı bir şekilde insanların bilinçaltlarına sonuçları hiç düşünülmeksizin bu şekilde yerleştirilmesi çok yanlıştır. Bu konuda katkısı olan herkesin büyük bir vebali omuzladıkları ve ahirette bunun altından kalkmalarının çok zor olduğu ise su götürmez bir gerçektir.
(04.03.2011)