-
- Katılım
- 1 May 2020
-
- Mesajlar
- 17,484
-
- Çözümler
- 1
-
- Tepkime puanı
- 47,936
-
- Puan
- 113
Aziz dostlar,
TOKİ 500 bin sosyal konut projesinin meşruiyetine ilişkin her meselede olduğu gibi farklı kanaatlerin bulunması tabiîdir. Bu, onların görüşlerini yok saymayı getirmemeli, bilakis ilmî bir içtihat farklılığı olarak görülmelidir.
Kim ki gönlünde itminan bulmaz, caiz gören içtihada tâbi olmakla mükellef değildir. Projeden uzak durur. Lakin bu hâl, bütünüyle ilgili icazeti yermek yahut bâtıl görmek için gerekçe teşkil etmez.
Zira ihtilaf, helal ile haram arasındaki hudutlardan ziyade, içtihatların tercihinden kaynaklanmaktadır.
Ben şahsen sistemin ve uygulamanın meşru olduğunu düşünen ulemayı izliyorum. Bu konuda büyük ihtimalle ilk görüş serdeden kişiyim. Farklı görüşleri paylaşmam ise yalnızca bu farklılıkları göstermek ve konunun ilmî yönünü ortaya koymak içindir. Farklılıkların bulunması tabiidir ancak içtihada hürmeti atlamayalım.
Müctehidler bir meselede ihtilâfa düşseler, isâbet ederse iki sevap alırken, yanılırsa bir sevap alırlar. Dinî meseledeki doğruyu ararken yanılmaları dahi onlara sevap kazandırmaktadır. Bu onların samimiyetinin ve gayretinin mükâfatıdır.
Nitekim “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadisi, bu gibi durumlarda farklı kanaatlerin varlığının bir zayıflık olmadığını bilakis rahmet ve zenginlik kaynağı olduğunu ifade eder. Zira bu farklılıklar, dinin her zamana ve her coğrafyaya uygulanabilirliğini sağlar. İmam Şâfiî’nin de belirttiği gibi, “İhtilaf olmasaydı insanlar darda kalırdı.”
Bu sebeple meseleye, doğruyu arama gayretindeki bir içtihat farklılığı olarak bakmak lazımdır. Karşıt görüşleri düşmanlık değil, ilmi bereket vesilesi görmek gerekir.
Vesselam.
Muhammed Fatih Canbaz
TOKİ 500 bin sosyal konut projesinin meşruiyetine ilişkin her meselede olduğu gibi farklı kanaatlerin bulunması tabiîdir. Bu, onların görüşlerini yok saymayı getirmemeli, bilakis ilmî bir içtihat farklılığı olarak görülmelidir.
Kim ki gönlünde itminan bulmaz, caiz gören içtihada tâbi olmakla mükellef değildir. Projeden uzak durur. Lakin bu hâl, bütünüyle ilgili icazeti yermek yahut bâtıl görmek için gerekçe teşkil etmez.
Zira ihtilaf, helal ile haram arasındaki hudutlardan ziyade, içtihatların tercihinden kaynaklanmaktadır.
Ben şahsen sistemin ve uygulamanın meşru olduğunu düşünen ulemayı izliyorum. Bu konuda büyük ihtimalle ilk görüş serdeden kişiyim. Farklı görüşleri paylaşmam ise yalnızca bu farklılıkları göstermek ve konunun ilmî yönünü ortaya koymak içindir. Farklılıkların bulunması tabiidir ancak içtihada hürmeti atlamayalım.
Müctehidler bir meselede ihtilâfa düşseler, isâbet ederse iki sevap alırken, yanılırsa bir sevap alırlar. Dinî meseledeki doğruyu ararken yanılmaları dahi onlara sevap kazandırmaktadır. Bu onların samimiyetinin ve gayretinin mükâfatıdır.
Nitekim “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadisi, bu gibi durumlarda farklı kanaatlerin varlığının bir zayıflık olmadığını bilakis rahmet ve zenginlik kaynağı olduğunu ifade eder. Zira bu farklılıklar, dinin her zamana ve her coğrafyaya uygulanabilirliğini sağlar. İmam Şâfiî’nin de belirttiği gibi, “İhtilaf olmasaydı insanlar darda kalırdı.”
Bu sebeple meseleye, doğruyu arama gayretindeki bir içtihat farklılığı olarak bakmak lazımdır. Karşıt görüşleri düşmanlık değil, ilmi bereket vesilesi görmek gerekir.
Vesselam.
Muhammed Fatih Canbaz
