kervan
Aktif Üye
Sirâc-ı Münîr | ||
|
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
"Sizden biriniz, beni kendisinden, ana-babasından, çoluk-çocuğundan ve bütün insanlardan daha fazla sevmedikçe hakkıyla îmân etmiş olmaz!..." (Buhârî, Îmân, 8)
Rivâyet olunur ki, Hz. Peygamber (sav)'in ahlâkı ile hâllenmemiş olan bir kimse bir gün rüyasında Âlemlerin Efendisi'ni gördü. O sirâc-ı münîr, kendisine hiç iltifat etmiyor, alâka göstermiyordu. Mahzun bir şekilde sordu:
"-Ya Rasûlallâh! Bana kırgın mısınız?"
"-Hayır!"
"-O hâlde niçin bana alâkasız davranıyorsunuz?"
"-Seni tanımıyorum ki!"
"-Nasıl olur yâ Rasûlallâh? Ben ümmetinden biriyim. Âlimler, ümmet-i Muhammed'den birini, ananın evlâdını teşhisinden daha iyi teşhis ettiğinizi söylüyorlar..."
"-Doğru! Ancak ben senin üzerinde güzel ahlâkımdan bir şey görmüyorum. Ayrıca bana senden hiç salât ü selâm gelmedi. Bilesin ki ben, ümmetimden herhangi birini benim ahlâkıma büründüğü ölçüde tanırım."
Uykudan büyük bir hüzünle uyanan o mü'min kişi, eski hâline tevbe etti ve Hz. Peygamber'in ahlâk-ı hamîdesine büründü. Bol bol salât-ü selâmla meşgul oldu. Bir müddet sonra
rü'yâsında yine Âlemlerin Efendisi'ni gördü. Bu defa Hz. Peygamber (sav) kendisine:
"-Şimdi seni tanıyorum ve senin için şefâat edeceğim..." buyurdu. (Osman Nûri Topbaş, İslâm, Îman, İbadet, Erkam Yay.)
Kısa Günün Kârı
O, canlardan azîz, cânânlardan üstün, her vechile muhabbete en lâyık müstesnâ bir yaratılıştır. Gelmiş ve geleceklerin en güzeli ve fazîletlisi, insanlığa ağlayanların en merhametlisi,
yegâne mürşid ve rehberdir. O ki, kız çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar vahşet zindanına düşenleri gözü ve gönlü yaşlı âşıklar hâline getirmiş, onlara kitâbı, sırrı ve hikmeti
öğretmiştir. O'nu her şeyden üstün tutmak, emsâlsiz bir aşk ve muhabbetle sevmek, îmânın kemâlindendir.