- Katılım
- 25 Ocak 2023
- Mesajlar
- 1,234
- Tepkime puanı
- 4,794
- Puan
- 113
- Burç
- Başak
- Cinsiyet

Aşırı hassas ve kırılgan, her şeyin en iyisine layık olduklarını düşünen, emir yağdırmayı seven, saldırgan ve kaprisli prensesler dolaşıyor sokaklarda.
Otobüste yer bulamamaktan akşam istediği yemeğin pişmemiş olmamasına, kırılan tırnağından sevdiği ruj renginin tükenmiş olmasına, karın ağrısından kahve kremasının bitmiş olmasına kadar en ufak şeyde bile aşırı öfkelenen ve hatta küsen, ağlayan ve hatta isyan eden sonra da ayaklarını pit pit yere vuran kadınları siz de görüyorsunuzdur benim gibi.
Ve bütün bu olanların suçlusu olarak o an göz hizasında ilk kim varsa onu sorumlu gören, düzeltmek için kılını kıpırdatmayan sadece oflayıp puflayan şikayet eden kadınlar bunlar.
Herkese istediğini yaptıramayacaklarını anladıklarında "Prenses olmak için prense ihtiyacım yok, ben zaten kralın kızıyım" diye tweet atarak gerçek hayatla yüzleşmeye başlıyorlar. Önce arabaları balkabağına dönüşüyor, sonra camdan ayakkabının kırıkları kalplerine batıyor...
İşte yaşanan bu durum literatüre hem de ciddi ciddi "Prenses Sendromu" olarak girmiş.
Büyütüldüğümüz masalların hemen hepsinde tasvir edilen kadınlar ya prensesti ya da bir prensle evlenip kapağı saraya atmaya çalışan fakirlerdi diye mi böyle olduk, yoksa bu masalları bizzat annemizin sesi ile dinledik diye mi bilinçaltımıza işledi bilmiyorum da bu durumun “dişi” olmak diye pazarlanmasına aşırı kırgınım ben ya.
Etrafındaki insanların hayatlarını zehir etmenin ve hiç kimseye bir faydanın dokunmamasının adı dişil olmak mı gerçekten?
Çevrelerindeki herkesi tüketirken, bunu 'kendini sevmek' adı altında meşrulaştırmanın adı mı “dişi” olmak?
Hollanda’dan montofon ineğini getirip beş dakika Taksim’de dolaştırsan, sırf kadın diye onun bile beğenen alıcısı var bu topraklarda. Bu kadınlar da bunu çok iyi bildiklerinden sanırım, kendileri için bir gün geçirmenin bedelini 400 K olarak belirliyorlar.
Güzel sözün dolgun dudaktan, başını dingin bir dize koyup uyumanın uzun bacaktan daha değer görmeye başladığı zamanları görür müyüz bilmiyorum da, kendine tapınanlara dişi denmesine çok kırgınım ben.
Ezgi Akgül