- Katılım
- 3 May 2020
- Mesajlar
- 15,926
- Çözümler
- 12
- Tepkime puanı
- 42,619
- Puanları
- 113
- Konum
- FK
- Web sitesi
- forumkalemi.com
- Burç
- Akrep
- İsim
- Murat
- Cinsiyet
- Takım
@Dil-figar, okuduğumu anlayan biriyim. Anlayan biri olarak üzerine ihtisas yapamayacağımız için, Rabbim ne dediğini anlamak için derin bir ilme gerek yok. Sadece mesajını alalım ilk etapta o bize yeter. Başlangıç için. Yani acaba rabbim ne diyor. Okuyun tabiki, maneviyatınızı güçlendiyorsa, ruhen doyuruyorsa okuyun, buna karşı durmak ahmaklık zaten. Ama herşeyden önce şunu bilmemiz gerek, Rabbimiz bize ne diyor?
Rabbin bizden muradı ne?
Vahy bir hukuk terimleri kitabı değildir, onu anlamak için bir hukukçuya gerek yok. Üzerine ihtşsasta yapmayacak, yada derin bir araştırmada yapmayacaz. Sıradan bir vatandaş vahyi eline aldığında rabbi ne diyor bilmeli...
Size arapça öğrenin, ilim tahsil edin demiyorum. Ama okuduğunuz arapça ın mealinde bakın. Burada meal tartışmalarına hiç girmeyeceğim. Açın sıradan bir meal az çok ne dediğini anlarsınız.
Allah nasıl bir mümin olmamızı istiyor bunu direkt ondan dinlemek, ondan okumak daha feyizli değil mi? Açın bir meal şimdi, yoksa Google ye yazın önünüze çıkan ilk ayetleri okuyun bakın gayet anlaşılır ve net değil mi...
Olayın ilmi derinliği çok farklı bir boyut.
@asminya bu anlamda diğer dini metinleride Kuranı da okumak ve anlamak için yapacağın çalışmada elimden gelen ne varsa yaparım. Bende sonradan öğrendim. Sünnet konusuna gelince, sünnet bir Arap geleneği değildir. Enazından sahih sünnet... Mesela bir projeniz var, hayatın her alanını kapsayan ve buna dair de teoriği pratiğe döken uygulamalarını mevcut, bunu bir sisteme indirgersiniz. İşte bu günlük yaptığınız uygulama ve çalışmalar sizin sünnetini olur. Yani sadeleştirerek şöyle söyleyeyim. Peygamberin vahyi anlamak ve daha iyi yaşamak adına günlük olarak sürekli yaptığı uygulamalar onun sünnetini oluşturur. (zayıf, uydurma hadisler ve sünnet diye önümüze konan sonradan üretilmiş uygulamalar konumuz un dışında o ayrıca konuşulabilir) Yani ahmedin mehmedin sünneti yani uygulamaları kendini bağlar. Peygamberin sünnetide farz derecesinde bağlayıcı değildir. Lakin vahy bize Vahyin ete kemiğe bürünmüş hali olarak peygamberi gösterir. Vahyi peygamberi tarif ederken onun için "usvetul hasene" der. Yani onda sizin için güzel örnekler vardır der...
Bu yüzden Vahyi nasıl hayata geçireceğimiz ilk örneklerini ve en güzel uygulamalarını peygamberde görürüz ve onun hal hareket tavır ve davranışlarına sünnet deriz. Yediği içtiği giydiği günlük konuşması vs sıradan davranışları için geçerli değildir bu. Bunuda referans alanlar yok mu var ama o onları bağlar bizi değil. Ben zihin dünyam ve araştırmalarında zihnimde oturanları söylüyorum. Mezhebi ve fıkhi tartışmalardan uzağım.
@Galadriel, Allah onu biz indirdik, koruyucusu biziz derken fiili bir korumada bahsetmez. Müslümanlar bugün kuranın değişime uğramamasını bu ayete bağlasalarda bu ayet siyak ve sibakına göre, nuzul sebebide göz önüne alındında garanik safsatası üzerine inzal edildiği aşikardır. Müşriklerin ulu guğularının bu ayet silsilesini değiştiğini cinlerin müdahale ettiği söylemine karşı vahyin cevabıdır. Yani müşriklere bu sadece sizin uydurmanızdır der.
Ben hiç vahy savunmasını bu rivayetler temellendirmeyeceğim.
Mesela vahyin değiştirildiğini iddia eden hiç bir oryantalist / Müsteşrik bulamazsınız. Yada şu şu ayetin değiştiğini iddia eden bir söylem bulamazsınız. Sağlam zemine oturtulmuş bir söylem yok. İranlıların Hz ömerin ve ebubekirin kurana almadığı, meşhur keçinin yediği iddia edilen ayetler de şiirlerin uydurmalarıdır. Hz Ali r.a. In peygamberliğini kurana dauandırma çabalarının ürünü olarak sonradan üretilmiş şeylerdir. Kendi hadis külliyatları Kuleynide bile buna raslayamazssınız. Bunlar süre gelen tartışmalardır.
Gelelim asıl mevzuya...
Vahyin değişmemesinin en büyük iki sebebi var.
1. Daha peygamber hayattayken tüm ayetlerin derilere, kemiklere vs yazışmalar için kullanılan şeylere yazılması.
2.Daha peygamber hayattayken sahabe nin ayetleri bir yandan ezberlerken bir yandan hayatlarına tatbik etmiş olmasıdır. Zaten peygamberden sonra tüm kuran sayfaları bir araya getirilip, tüm hafızlarında ezberlersin vermesi vahyin okunup hafızlarında tek tek takip etmesi sonucu kitap haline getirilip sonra dağıtılması söz konusu. Onun korunması ilk günden bu yana müslümanların özel çabasıyla. Dünyanın dört bir yanında onu ezberleyen hafızların varlığıyla sabittir.
Buyrun test edin, gidin bir matbaaya kuran harflerini bırakın harekeleriyle oynayarak yeni bir mushaf basın. Bakın bakalım nekadar zaman içinde hemen farkedilip toplatılıyor kendi gözünüzle görürsünüz. Bir kitabı kolay değiştirip basabilirsiniz. Ama Kuran, onu ezberleyeni ve okuyanı okadar çok ki onlar var oldukça değişime kapalı olacaktır. Lakin Buda şöyle bir sorunu beraberinde getirdi...
Kuran değişmedi ama anlam buharlaşma yaşadı. Yani onun ne dediğinden bihaber, hareketine mahremine dikkat eden milyonlarca hafız üredi...
Onun anlamı yani ne dediği ile değil, ses sanatıyla okunuşuyla ilgilenen müslümanlar oluverdik.
Anlamayan biri için değişse ne değişmese ne, nasılsa mesajın içeriğinden habersiz.
Vahyin değiştirilmeden bugüne kadar gelmesinde müslümanların üstün çabası üzerine daha detaylı konuşmak isterseniz müsait zaman ve zeminde uygun bir konuda konuşabiliriz.
Saygılarımla arkadaşlar.
Rabbin bizden muradı ne?
Vahy bir hukuk terimleri kitabı değildir, onu anlamak için bir hukukçuya gerek yok. Üzerine ihtşsasta yapmayacak, yada derin bir araştırmada yapmayacaz. Sıradan bir vatandaş vahyi eline aldığında rabbi ne diyor bilmeli...
Size arapça öğrenin, ilim tahsil edin demiyorum. Ama okuduğunuz arapça ın mealinde bakın. Burada meal tartışmalarına hiç girmeyeceğim. Açın sıradan bir meal az çok ne dediğini anlarsınız.
Allah nasıl bir mümin olmamızı istiyor bunu direkt ondan dinlemek, ondan okumak daha feyizli değil mi? Açın bir meal şimdi, yoksa Google ye yazın önünüze çıkan ilk ayetleri okuyun bakın gayet anlaşılır ve net değil mi...
Olayın ilmi derinliği çok farklı bir boyut.
@asminya bu anlamda diğer dini metinleride Kuranı da okumak ve anlamak için yapacağın çalışmada elimden gelen ne varsa yaparım. Bende sonradan öğrendim. Sünnet konusuna gelince, sünnet bir Arap geleneği değildir. Enazından sahih sünnet... Mesela bir projeniz var, hayatın her alanını kapsayan ve buna dair de teoriği pratiğe döken uygulamalarını mevcut, bunu bir sisteme indirgersiniz. İşte bu günlük yaptığınız uygulama ve çalışmalar sizin sünnetini olur. Yani sadeleştirerek şöyle söyleyeyim. Peygamberin vahyi anlamak ve daha iyi yaşamak adına günlük olarak sürekli yaptığı uygulamalar onun sünnetini oluşturur. (zayıf, uydurma hadisler ve sünnet diye önümüze konan sonradan üretilmiş uygulamalar konumuz un dışında o ayrıca konuşulabilir) Yani ahmedin mehmedin sünneti yani uygulamaları kendini bağlar. Peygamberin sünnetide farz derecesinde bağlayıcı değildir. Lakin vahy bize Vahyin ete kemiğe bürünmüş hali olarak peygamberi gösterir. Vahyi peygamberi tarif ederken onun için "usvetul hasene" der. Yani onda sizin için güzel örnekler vardır der...
Bu yüzden Vahyi nasıl hayata geçireceğimiz ilk örneklerini ve en güzel uygulamalarını peygamberde görürüz ve onun hal hareket tavır ve davranışlarına sünnet deriz. Yediği içtiği giydiği günlük konuşması vs sıradan davranışları için geçerli değildir bu. Bunuda referans alanlar yok mu var ama o onları bağlar bizi değil. Ben zihin dünyam ve araştırmalarında zihnimde oturanları söylüyorum. Mezhebi ve fıkhi tartışmalardan uzağım.
@Galadriel, Allah onu biz indirdik, koruyucusu biziz derken fiili bir korumada bahsetmez. Müslümanlar bugün kuranın değişime uğramamasını bu ayete bağlasalarda bu ayet siyak ve sibakına göre, nuzul sebebide göz önüne alındında garanik safsatası üzerine inzal edildiği aşikardır. Müşriklerin ulu guğularının bu ayet silsilesini değiştiğini cinlerin müdahale ettiği söylemine karşı vahyin cevabıdır. Yani müşriklere bu sadece sizin uydurmanızdır der.
Ben hiç vahy savunmasını bu rivayetler temellendirmeyeceğim.
Mesela vahyin değiştirildiğini iddia eden hiç bir oryantalist / Müsteşrik bulamazsınız. Yada şu şu ayetin değiştiğini iddia eden bir söylem bulamazsınız. Sağlam zemine oturtulmuş bir söylem yok. İranlıların Hz ömerin ve ebubekirin kurana almadığı, meşhur keçinin yediği iddia edilen ayetler de şiirlerin uydurmalarıdır. Hz Ali r.a. In peygamberliğini kurana dauandırma çabalarının ürünü olarak sonradan üretilmiş şeylerdir. Kendi hadis külliyatları Kuleynide bile buna raslayamazssınız. Bunlar süre gelen tartışmalardır.
Gelelim asıl mevzuya...
Vahyin değişmemesinin en büyük iki sebebi var.
1. Daha peygamber hayattayken tüm ayetlerin derilere, kemiklere vs yazışmalar için kullanılan şeylere yazılması.
2.Daha peygamber hayattayken sahabe nin ayetleri bir yandan ezberlerken bir yandan hayatlarına tatbik etmiş olmasıdır. Zaten peygamberden sonra tüm kuran sayfaları bir araya getirilip, tüm hafızlarında ezberlersin vermesi vahyin okunup hafızlarında tek tek takip etmesi sonucu kitap haline getirilip sonra dağıtılması söz konusu. Onun korunması ilk günden bu yana müslümanların özel çabasıyla. Dünyanın dört bir yanında onu ezberleyen hafızların varlığıyla sabittir.
Buyrun test edin, gidin bir matbaaya kuran harflerini bırakın harekeleriyle oynayarak yeni bir mushaf basın. Bakın bakalım nekadar zaman içinde hemen farkedilip toplatılıyor kendi gözünüzle görürsünüz. Bir kitabı kolay değiştirip basabilirsiniz. Ama Kuran, onu ezberleyeni ve okuyanı okadar çok ki onlar var oldukça değişime kapalı olacaktır. Lakin Buda şöyle bir sorunu beraberinde getirdi...
Kuran değişmedi ama anlam buharlaşma yaşadı. Yani onun ne dediğinden bihaber, hareketine mahremine dikkat eden milyonlarca hafız üredi...
Onun anlamı yani ne dediği ile değil, ses sanatıyla okunuşuyla ilgilenen müslümanlar oluverdik.
Anlamayan biri için değişse ne değişmese ne, nasılsa mesajın içeriğinden habersiz.
Vahyin değiştirilmeden bugüne kadar gelmesinde müslümanların üstün çabası üzerine daha detaylı konuşmak isterseniz müsait zaman ve zeminde uygun bir konuda konuşabiliriz.
Saygılarımla arkadaşlar.