Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yaradanla konuşmanın en güzel yolu duâ. Peki duâ ederken ister istemez bir cevap bekliyoruz. Rahman sahibi tüm cevapları bize vermedi mi zaten?
Neyle mi?
Yaradan bize Kuran-ı Kerim yollamıs. Her harfinde bize cevap vermiş. Her bir harfi okurken nasıl bir ferahlık gelir insana. Rabbinin cevaplarını hissedersin. Arapça bilmene gerek yok. Lüzum da yok gayrı. Belki o an anlamını bilmiyorsun lakin yüreğinin derinliklerinde hissediyorsun.
Bu kadar mükemmel bir kitap okumaya ďeğmez mi? Bu kadar anlamlı bir kitap anlamaya değmez mi? Bu kadar sevilen bir kitapla donanılmaya değmez mi?
Rabbim onun vesilesini her kalbe vermiş. Kuran-ı Kerim yaradanın kalbe verdiği duâ. Her bir derde deva.
O ki Allah'ın kelamı. Rabbim dilimizden eksik eylemesin.
@Hifa bir cümleye takıldım. "Arapça bilmene gerek yok" demişsin. Bunu biraz açarmısın?
Birde şunu sormak istiyorum.
Bir insan bir şeyi neden okur?
Okumaktan amaç nedir?
Arapça bilmeye gerek yok derken şunu demek istedim; okumak gözle olan bir şey değil. Bu çıkarıma nereden vardım. Çok sevdiğim iki ağma arkadaşım var. Kendi alfabelerinde elleriyle hissederek okuyorlar Kur'an-ı Kerimi; o kadar mükemmel bir kitap ki her dile uyum sağlıyor.
Arkadaşım bana normal zamanda farklı dilde ki kelimeler kendi alfabelerinde zor karşılık bulabiliyormuş. (Yazı karşılığından bahsediyorum.) Ancak Kuran-ı Kerim muazzam bir ahenk içinde.
Devam edeyim biraz daha anlatayım kendimce. Geceleri darlanır bazen insan uyuyamaz, bir gece uyuyayamadım, dakilar uzadıkça uzadı zaman kavramı genişlemişti hemen babamı uyandırdım. Baba dedim uyuyamıyorum. Hemen kalktı babam abdest aldı geldi. Kuran-ı Kerim okumaya başladı. O an anladım arapça bilmemin bir önemi yoktu ben Rabbimi anlıyordum.
Biraz da okumaktan bahsetmek istiyorum. Okuyan beyinle okumayan beynin kıvrımları dahi farklı. Okumanın fizyolojisine etkisiyle ilgili bir makale okumuştum. İnsan beyni daha çözümlenmemiş bir çok yapıya sahip. Gelişmeye kendini aşmaya müsait. Bu vesilerden biri de okumak.
Okumak sadece dille olan bir şey değil. Okumak bütün olan bir şey. Mesala kendi alanımdan gideyim insan doğumu çok kompleks bir durum. Bu doğumu okumadan bilemezsin. Burada ki okumktan maksadım ne midir? Her benliğime kadar bilmek, hissetmek.
Okumak kavramı somut bir kavram değildir sadece soyutluğu icinde barındıran bir derya deniz.
Surlarla cevrili beynimizi biraz olsun kirarak denize ulastırmayalım mi?
Neyle basladim neyle bitiriyorum bilmiyorum. Bir şeyler yazdim he dogru he yanliş..
Meselenin yanlıslar ve doğrular olmadigini bilecek kadar cok okudum buyrun bir de burdan bakın.
İnsanoğlu en kısa yolu seçiyor genelde zorluklarla karşılaşınca. Derdi olan ya çok uyur ya çok okur. Benimkisi varsayımdan ibaret lakin arkası baya dolu varsayım.
Kaçışlar ah bu kaçışlar. İnsana neler yaptırmıyor ki?
İste bu diyor ben de böyle düşünüyordum. Ben de böyle hissediyorum. Kendine pay biçiyor her bir satırında.
Peki ya uyumak. Uyurken ne dert kalır ne tasa. Kabuslar bile rahatsız etmez geçekler kadar.
İki an ya zaman öldürürsün ya zamanı arttıtmaya çalışırsın.
Ikisinde de amaç aynıdır "Kaçmak."
@Hifa, okumak elbetteki çok yönlüdür.
Mesela Cebrail Vahyi bir ümmiye getiriyor, ve ondan okumasını istiyor. İkra dedikçe Peygamber ben okuma bilmem diyor... Okuma bilmeyen birinden ne okumasını istiyebilir ki...
Okumak anlamaya yönelik bir eylemdir. Okumak anlamakla ancak anlam bulur. Yani okumaktan kasıt anlamaktır. Evreni okumak, hayatı okumak, yaşamı okumak, kitap okumak, gazete, dergi okumak hepsi anlamaya yöneliktir...
Yani temel amaç anlamaktır.
Peki sizlere şunu sorayım ; Anlamadan, ne dediğini bizden ne istediğini bilmediğimiz vahy bizim hayatımıza dokunabilir mi sizce?
@Hifa, okumak elbetteki çok yönlüdür.
Mesela Cebrail Vahyi bir ümmiye getiriyor, ve ondan okumasını istiyor. İkra dedikçe Peygamber ben okuma bilmem diyor... Okuma bilmeyen birinden ne okumasını istiyebilir ki...
Okumak anlamaya yönelik bir eylemdir. Okumak anlamakla ancak anlam bulur. Yani okumaktan kasıt anlamaktır. Evreni okumak, hayatı okumak, yaşamı okumak, kitap okumak, gazete, dergi okumak hepsi anlamaya yöneliktir...
Yani temel amaç anlamaktır.
Peki sizlere şunu sorayım ; Anlamadan, ne dediğini bizden ne istediğini bilmediğimiz vahy bizim hayatımıza dokunabilir mi sizce?
Tabiki okuduğunu anlayınca ne dendiğini anlayınca anlam buluyor ama Kuran öyle bir kitaptır ki anlamasanda huzur buluyorsun anlamasanda içinde güzellikler barındırdığını hissediyorsun ve şundandır ki bürsürü örneği vardır gayri Müslim kişiler bile okunan bir ayetten sureden veya ezandan etkilenerek İslam dinini seçmiştir peki @Qasem hani dedik ya ayetten etkilenerek İslam dinini seçiyorlar onların orda anladıkları hissettikleri nedir çoğu Müslümanın anlamını bildikleri halde okurken geçtikleri ayetle bir hiristiyanın anlamını bilmeden hissettiğiyle arasındaki fark ne ayet aynı ayet sure aynı sure ezan aynı ezan değil mi
@Meva, bahsettiğin anlamda bir islamlaşmaya ben islam tarihinde ve günümüzde hiç ama hiç rastlamadım. Anlatılan menkıbeler hikayeler tonla ama realitesi olan bir olaya ne şahit oldum ne duydum. Herkes bişeyler anlatır ama karşılığı muamma...
Yani kuran bir müzik dinletisi değildir. Hiç bir ayetinde okuduğunda ahengiyle insanları etkilediğinden bahsetmez aksine müşriklerin onu duyduğunda kulaklarını tıkadıklarından bahseder. Çünkü vahy onların inandıkları değerleri alt üst ediyor, onların haksız düzenlerini başlarına yıkıyordu...
Düzen kurucu siz değil Rabbul alemindir diyordu...
Benim Kuran ile tanışma sürecinde kuranın ses bütünlüğü, okunuşu hiç bir zaman beni etkilemedi. Yani böyle bir etkilenmemmümkün değil benim için. Nağmeleri, ses düzeni, ahenk vs vs bizim için mükemmel olabilir ama dışardan hiçte okadar mükemmel gibi durmuyor. Dışardan biri olarak bir dönem baktığım için diyorum.
Anlamını, ne dediğini bilmeden bir insanın bir şeye tabi olması, bunun için tüm düzenini değiştirmesi filmlerin ve menkıbelerin konusudur.
İslamlaşma süreci daha çok realiteye dayanır. Ya Müslüman bir aileye mensup olarak doğarsınız. Ya Müslüman bir toplumun ahlakından etkilenirsiniz, yada araştırmalarını sonucunda iman edersiniz. Ben aksine ne şahit oldum ne duydum.
Müslüman olanların hayat hikayelerini okuduğunuzda kimse vahyin sesiyle iman etmemiştir. Enazından ben hiç rastlamadım.
Mesela müslümanlar ne dediğini anlamadığı bir ayette hüngür hğngğr ağlarken, o sesin dokunaklı nağmeleri ahengi ile göz yaşına boğulurken, gerçekte Vahyin o ayette anlattığı bir kadının aybaşı halidir. Bu bile bize çok şey anlatıyor bana göre...
Hudden Lil muttakin diyor ayette...
Muttakiler için bir yol göstericidir.
Ne anlama geldiğini bilmediğiniz bir harita, yada işaret tabelası size yol gösteremez.
Sürücüler kursta tabela dersi alırlar neden?
Araç kullanırken daha güvenli ve daha profesyonel bir sürüş sağlansın, sadece araba değil yolunda bulsun ve düzgün sürdün diye tabelalar konur. Tabela okumayı bilmeyen şöför körü körüne araç kullanır. Hatalı sollama yapar, dönüşlerde hızını ayarlamaz, trafik kurallarına uymaz. Yaya geçidinde dikkat etmez. Hangi tabelanın hangi anlama geldiğini bilemez.
İşte vahyi anlamak hayat yolculuğunda bilinçli bir yaşam sürmektir.
Okumak, anlamak, yaşamak ve yaşatmak; eğitimci olarak baktığımda gerçek bir öğrenmenin temeli, yani her şeyidir. Ancak Kuranı Kerim’i sadece bilimsel bir dille yani akıl- mantık çerçevesiyle sınırlandırmanın da haksızlık olduğunu düşünürüm. Kesinlikle en büyük eksiğimizdir. Elzemdir. Olmazsa olmazdır ancak manevi hazzın, huşunun olmadığı bir felsefe- eğitim kitabı da değildir.
İman ve inanç; mahrem, kişisel bir güçtür. Dolayısıyla anlamıyor olsak bile Kuran-ı Kerim’i dinlemek yaydığı enerjisi ve gücü itibariyle kalbe ferahlık ve ruha şifa verir. Tabii inananlar için. Öyle bir kitaptır ki siz ona nasıl
bir düşünce ve hisle yaklaşırsanız size öyle cevap verir.
Kısacası okumadan, anlamadan iman ettiğini sanmak nasıl bir cehaletse, anladığı sanıp kibirlenmek, Kuran-ı bilimsel bir kaynak gibi görmek de o kadar talihsizliktir. Kuran-ı Kerim, aklımıza ve ruhumuza aynı derecede hitap eden , mesajı hücrelerimizden auramıza kadar işleyebilen, okudukça derinleşen, açıldıkça
açılan, keşfedilmeyi bekleyen ilahi bir evrendir...
Bu konuya yazmak icin en az on defa girdim çiktim
Ben kur'an-ı arapcasindan tecvid ve mahrecine riayet ederek tane tane okurum,ruhen hafifler ve huzur bulurum bu oyle bir huzur ki anlatilmaz yani icim kıpır kıpır olur bedenim yiyip icince doyuyorsa ruhum da oyle hatta daha fazla doyar.Kur'an ölmüs ruhlarimiza şifadır.
Kuran bizim rehberimizdir iyi kotu helal haram yasam icin ahiret yurdu icin yol gostericimiz rabbimizden gelen bir mektuptur. Mümin olarak bize dusen okuyup anlayip ve gereklerini yerine getirmektir.
Lisani arapca olan herkes kur'ani hakkiyla anliyor diyemeyiz cunku lisan ayri ilim ayridir, hangi dilde olursa olsun anlamak icin ilim lazimdir derinlemesine hikmetini tam anlamak icin yardimci bir kitap meal tefsir ve egitim şarttir. Okumak okumak okumak ve anlamaktir. @Qasem burda anlamadigim,
anladıgim dil derken kuran mealinden bahsediyorsun degil mi.? Turkce okunusu degil
Not: derinlemesine cok fazla bilgi sahibi biri değilim :hih: bil istedim
biliyordum ama zaman içinde unuttum, hatta unutmanın çok günah olduğunu söyleyen insanlar da var ama neye göre kime göre? nerede yazıyor bu diyorum, bir ayet mi var? yok onu da bilmiyorlar. bilmeden günah demek de tuhaf tabi. şey gibi, sünnet gibi. sünnet de bir arap geleneği ama bunu kimseye inandıramadım. kuranda yazan bir ayet falan varsa, bilmek de isterim tabi. neyse, en kisa zamanda (ne zaman olur bilmiyorum) sırf kuran-ı anlamak ve yorumlamak için yeniden arapçayı öğrenmek istiyorum. ayrica diger dinlerin kitaplarini da okumak ve karsilastirma isteği ile doluyum. bakalim insallah. yalniz anlayarak okunmasindan yanayim, anlamadan ne anlattigini bilmeden körü körüne islami yasayanlar var çevremde ve halen malesef. üzüyor tabi bu durum, bilinçli olmak sart.
Bana kalırsa birşeyi okurken anlamıyorsak okumanın da bir manası yok. Arapça bilerek okuyorlarsa ne âlâ.
Tabii sandığımız gibi kuran-ı kerim ilk berraklığını koruyor mu?
Söylenildiği gibi değiştirilmedi mi?
Hiç değiştirilmediyse nasıl korundu?
Bunların gerçekten mantıklı açıklamasını bu güne kadar kimseden duymadım. Kuran okumak roman okumaya benzemiyor. Sonuçta biliyoruz ki; roman bir kurgu Kuran kurgu mu değil mi bunun da mantıklı açıklamasını bu güne kadar yapabilen olmadı. Ya da şöyle söyleyeyim bana mantıklı açıklaması yapılamadı. Kesin belgelerle önüme birşey sunulmadı. Yaratıcının sözlerinin var olduğu söylenilen bir kitabı okumak bir insanı ne boyutta etkiler bilemiyorum.
Ben Türkçe mealini okumuştum. İçeriğini merak ettiğim için.