Myanmar’ın merkezini vuran 7,7 büyüklüğündeki yıkıcı deprem sonrası asırlardır saklı kalan kraliyet yapısı gün yüzüne çıktı.
Myanmar’da önceki günlerde meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki şiddetli depremin ardından ülkenin tarihine ışık tutacak çarpıcı bir keşif yapıldı. Yer altındaki katmanların yer değiştirmesiyle birlikte toprak altında yüzyıllardır gizli kalan bir kraliyet yapısı gün yüzüne çıktı. Uzmanlar yapının antik Pagan Krallığı dönemine ait olabileceğini ve bölgenin tarihsel önemini yeniden gündeme taşıdığını belirtiyor.
Mandalay’ın yaklaşık 10 kilometre uzağında bulunan Tada-U bölgesinde ortaya çıkan kalıntıların, Konbaung Hanedanlığı dönemine ait bir kraliyet su yapısına ait olduğu düşünülüyor. Arkeoloji ve Ulusal Müze Departmanı’ndan yapılan resmi açıklamada bölgede 2009 yılında yerel tuğla üreticilerinin mango ağaçlarıyla gölgelenmiş bir merdiven kalıntısına rastladığı, ancak o dönemde kapsamlı bir kazı çalışması yapılamadığı belirtildi.
28 Mart 2025’te meydana gelen yıkıcı deprem, bölgede derin jeolojik yarıklar oluşturarak asırlardır toprak altında kalan mimari unsurları gün yüzüne çıkardı. Deprem sonrası başlatılan ilk incelemeler yapının eski Ratnapura (şimdiki adıyla Inwa) şehrinin yakınlarında konumlandığını gösterdi.
Myanmar’daki Antik Kraliyet Yapısı’nın Tarihi Önemi Ne?
Mandalay Arkeoloji Departmanı tarafından 6 Nisan 2025’te başlatılan test kazılarında, doğu merdivenine ait bir tırabzan, bitişik tuğla platformlar ve 3,2 metre uzunluğunda bir platform ile 45 santimetre yüksekliğinde bir basamak tespit edildi. İlk bulgular yapının “Pura-pike” adı verilen palm yaprağı el yazmalarında bahsedilen “kraliyet su köşkü” olabileceğini düşündürdü.
El yazmalarının Kral Hsinbyushin ve Sagaing Kralı döneminde Bakan Letwe Nawrahta tarafından kaleme alındığı tahmin ediliyor. Yazmalarda beş büyük merdivenli, tik ağacından yapılmış binalardan oluşan ve 18-20 salonu bulunan, mango ağaçlarıyla çevrili bir kraliyet yapısından bahsediliyor.
Arkeologlar yeni keşfedilen yapının yaklaşık 60-75 metre karelik bir alana yayıldığını ve geleneksel Burma mimarisi teknikleriyle inşa edildiğini düşünüyor. Uzmanlar yapının Inwa’daki Bahakara Manastırı veya Mandalay’daki Altın Saray Manastırı’na benzer özellikler taşıdığını, mango ağaçlarıyla gölgelendirilmiş merdivenler ve ahşap sütunlarla desteklendiğini belirtiyor.
Myanmar’daki yapının önemi kraliyet ritüellerindeki rolüyle de vurgulanıyor. Thingyan Su Festivali ve geleneksel saç yıkama törenleri gibi kraliyet sarayının manevi ve kültürel yaşamının merkezinde yer alan uygulamaların burada gerçekleştirildiği düşünülüyor. Yetkililer bu önemli keşfin gelecek nesillere aktarılması için koruma çalışmalarını başlattı ve alanın hem kültürel miras açısından hem de eğitim amaçlı kullanılması planlanıyor.
Kaynak:

Myanmar’da önceki günlerde meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki şiddetli depremin ardından ülkenin tarihine ışık tutacak çarpıcı bir keşif yapıldı. Yer altındaki katmanların yer değiştirmesiyle birlikte toprak altında yüzyıllardır gizli kalan bir kraliyet yapısı gün yüzüne çıktı. Uzmanlar yapının antik Pagan Krallığı dönemine ait olabileceğini ve bölgenin tarihsel önemini yeniden gündeme taşıdığını belirtiyor.
Mandalay’ın yaklaşık 10 kilometre uzağında bulunan Tada-U bölgesinde ortaya çıkan kalıntıların, Konbaung Hanedanlığı dönemine ait bir kraliyet su yapısına ait olduğu düşünülüyor. Arkeoloji ve Ulusal Müze Departmanı’ndan yapılan resmi açıklamada bölgede 2009 yılında yerel tuğla üreticilerinin mango ağaçlarıyla gölgelenmiş bir merdiven kalıntısına rastladığı, ancak o dönemde kapsamlı bir kazı çalışması yapılamadığı belirtildi.
28 Mart 2025’te meydana gelen yıkıcı deprem, bölgede derin jeolojik yarıklar oluşturarak asırlardır toprak altında kalan mimari unsurları gün yüzüne çıkardı. Deprem sonrası başlatılan ilk incelemeler yapının eski Ratnapura (şimdiki adıyla Inwa) şehrinin yakınlarında konumlandığını gösterdi.
Myanmar’daki Antik Kraliyet Yapısı’nın Tarihi Önemi Ne?

Mandalay Arkeoloji Departmanı tarafından 6 Nisan 2025’te başlatılan test kazılarında, doğu merdivenine ait bir tırabzan, bitişik tuğla platformlar ve 3,2 metre uzunluğunda bir platform ile 45 santimetre yüksekliğinde bir basamak tespit edildi. İlk bulgular yapının “Pura-pike” adı verilen palm yaprağı el yazmalarında bahsedilen “kraliyet su köşkü” olabileceğini düşündürdü.
El yazmalarının Kral Hsinbyushin ve Sagaing Kralı döneminde Bakan Letwe Nawrahta tarafından kaleme alındığı tahmin ediliyor. Yazmalarda beş büyük merdivenli, tik ağacından yapılmış binalardan oluşan ve 18-20 salonu bulunan, mango ağaçlarıyla çevrili bir kraliyet yapısından bahsediliyor.
Arkeologlar yeni keşfedilen yapının yaklaşık 60-75 metre karelik bir alana yayıldığını ve geleneksel Burma mimarisi teknikleriyle inşa edildiğini düşünüyor. Uzmanlar yapının Inwa’daki Bahakara Manastırı veya Mandalay’daki Altın Saray Manastırı’na benzer özellikler taşıdığını, mango ağaçlarıyla gölgelendirilmiş merdivenler ve ahşap sütunlarla desteklendiğini belirtiyor.

Myanmar’daki yapının önemi kraliyet ritüellerindeki rolüyle de vurgulanıyor. Thingyan Su Festivali ve geleneksel saç yıkama törenleri gibi kraliyet sarayının manevi ve kültürel yaşamının merkezinde yer alan uygulamaların burada gerçekleştirildiği düşünülüyor. Yetkililer bu önemli keşfin gelecek nesillere aktarılması için koruma çalışmalarını başlattı ve alanın hem kültürel miras açısından hem de eğitim amaçlı kullanılması planlanıyor.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.