Kudüs’te keşfedilen 1.500 yıllık zincirlenmiş kadın keşiş iskeleti, Bizans döneminde kadınların da aşırı çilecilik uyguladığını ortaya koydu.
Kudüs’te bulunan ve MS 5. yüzyıla tarihlenen bir iskelet, Bizanslı kadınların da aşırı çilecilik (asketizm) uyguladığını ortaya koydu.
Kalın metal zincirlerle bağlanmış ve demir plakalarla ezilmiş hâlde gün yüzüne çıkartılan iskeletin bir kadına ait olduğu belirlendi. Araştırmacılar, bu Bizanslı kadının ruhunu arındırmak ve manevi mükemmeliyete ulaşmak amacıyla kendini ağır şekilde cezalandırdığını düşünüyor.
Hıristiyanlığın MS 380 yılında Roma İmparatorluğu’nun resmi dini haline gelmesinin ardından, aşırı asketizm Avrupa ve Orta Doğu’da yaygınlaştı. Fiziksel zevk ve konforu tamamen reddetmeyi içeren bu yaşam biçimi, özellikle varlıklı kesimden bazı kadınlar tarafından, lüks yaşamlarına karşı bir denge oluşturmak amacıyla benimsendi.
Ancak bugüne kadar yapılan arkeolojik çalışmalar, zincirlenme ve benzeri aşırı kendini cezalandırma uygulamalarının yalnızca erkekler tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyordu.
Kudüs’te Bulunan İskelet Kadın Keşişlerin de Aşırı Çilecilik Uygulamaları Yürüttüğünü Gösterdi
Kazı liderleri Zubair Adawi ve Kfir Arbiv, keşifle ilgili yaptıkları açıklamada, “Keşişler bedenlerini yok edici eylemlere ve kendilerine zarar vermeye zorladı,” ifadelerini kullandı.
Araştırmacılar, Bizans döneminde uygulanan bazı aşırı çilecilik yöntemlerini şu şekilde sıraladı:
Uzun süreli açlık oruçları
Vücudu demir zincirler ve çeşitli aksesuarlarla sarmak
Ağırlıklar yükleyerek bedeni taşlara bağlamak
Uykuya engel olan, bedenin ayakta kalmasını zorunlu kılan düzenekler kullanmak
Kendini dar ve izole yaşam alanlarına hapsetmek (terk edilmiş kuleler, mağaralar, hücreler, asılı kafesler veya sütunların tepesinde yaşamak)
Ağaç tepelerinde barınmak
Kendi bedenini ateşe atmak veya yırtıcı hayvanların önüne bırakmak
Kadın Keşişin Cinsiyeti Diş Minesindeki Proteinler Sayesinde Belirlendi
Araştırmacılar, MS 5. yüzyıla tarihlenen bir Bizans manastırındaki özel mezar odasına gömülü olan iskeletin cinsiyetini belirlemek için yeni bir teknik kullandı. Kemiklerin kötü korunmuş olması nedeniyle geleneksel yöntemler işe yaramadı. Bunun yerine, diş minesindeki proteinleri inceleyerek biyolojik cinsiyet analizi yapıldı ve iskeletin bir kadına ait olduğu tespit edildi.
Bu keşif, Bizans dönemindeki aşırı çilecilik ritüellerinin sadece erkekler tarafından değil, kadınlar tarafından da uygulandığını ortaya koyan ilk somut kanıt olarak kabul ediliyor.
Journal of Archaeological Science: Reports dergisinde yayımlanan çalışmanın yazarları, “Bu, Bizans çilecilik ritüelinin sadece erkekler tarafından değil, kadınlar tarafından da gerçekleştirildiğini gösteren ilk bulgudur,” ifadelerine yer verdi.
Kadın Keşişin Gömülme Şekline Dair Detaylar
Kazı ekibinden Adawi, Arbiv ve Dr. Yossi Nagar, keşifle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Kadın keşiş, kilisenin sunağının altına özel olarak gömülmüş olup, bu onun onurlandırıldığını gösteriyor. Elleri veya kolları etrafına sarılmış 12-14 halka, boynunda dört halka ve bacaklarında en az 10 halka bulunuyordu. Ayrıca demir plakalar veya diskler, iskeletinin zırhlı bir görünüme sahip olmasına neden oluyordu.”
İsrail Eski Eserler Kurumu’ndan Dr. Amit Re’em, keşfin önemine değinerek şunları söyledi:
“Dönemin rahibelerinin ve çileci kadınlarının ideallerine katılabilmek için -bu alanın çoğunlukla erkek egemen olması nedeniyle- kendilerini erkek gibi gizlemek zorunda kaldıkları, geleneklerde ve efsanelerde anlatılan bir olgudur. Bu kadın da benzer bir yöntem uygulamış olabilir.”
Kaynak:
Kudüs’te bulunan ve MS 5. yüzyıla tarihlenen bir iskelet, Bizanslı kadınların da aşırı çilecilik (asketizm) uyguladığını ortaya koydu.
Kalın metal zincirlerle bağlanmış ve demir plakalarla ezilmiş hâlde gün yüzüne çıkartılan iskeletin bir kadına ait olduğu belirlendi. Araştırmacılar, bu Bizanslı kadının ruhunu arındırmak ve manevi mükemmeliyete ulaşmak amacıyla kendini ağır şekilde cezalandırdığını düşünüyor.
Hıristiyanlığın MS 380 yılında Roma İmparatorluğu’nun resmi dini haline gelmesinin ardından, aşırı asketizm Avrupa ve Orta Doğu’da yaygınlaştı. Fiziksel zevk ve konforu tamamen reddetmeyi içeren bu yaşam biçimi, özellikle varlıklı kesimden bazı kadınlar tarafından, lüks yaşamlarına karşı bir denge oluşturmak amacıyla benimsendi.
Ancak bugüne kadar yapılan arkeolojik çalışmalar, zincirlenme ve benzeri aşırı kendini cezalandırma uygulamalarının yalnızca erkekler tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyordu.
Kudüs’te Bulunan İskelet Kadın Keşişlerin de Aşırı Çilecilik Uygulamaları Yürüttüğünü Gösterdi
Kazı liderleri Zubair Adawi ve Kfir Arbiv, keşifle ilgili yaptıkları açıklamada, “Keşişler bedenlerini yok edici eylemlere ve kendilerine zarar vermeye zorladı,” ifadelerini kullandı.
Araştırmacılar, Bizans döneminde uygulanan bazı aşırı çilecilik yöntemlerini şu şekilde sıraladı:
Uzun süreli açlık oruçları
Vücudu demir zincirler ve çeşitli aksesuarlarla sarmak
Ağırlıklar yükleyerek bedeni taşlara bağlamak
Uykuya engel olan, bedenin ayakta kalmasını zorunlu kılan düzenekler kullanmak
Kendini dar ve izole yaşam alanlarına hapsetmek (terk edilmiş kuleler, mağaralar, hücreler, asılı kafesler veya sütunların tepesinde yaşamak)
Ağaç tepelerinde barınmak
Kendi bedenini ateşe atmak veya yırtıcı hayvanların önüne bırakmak
Kadın Keşişin Cinsiyeti Diş Minesindeki Proteinler Sayesinde Belirlendi
Araştırmacılar, MS 5. yüzyıla tarihlenen bir Bizans manastırındaki özel mezar odasına gömülü olan iskeletin cinsiyetini belirlemek için yeni bir teknik kullandı. Kemiklerin kötü korunmuş olması nedeniyle geleneksel yöntemler işe yaramadı. Bunun yerine, diş minesindeki proteinleri inceleyerek biyolojik cinsiyet analizi yapıldı ve iskeletin bir kadına ait olduğu tespit edildi.
Bu keşif, Bizans dönemindeki aşırı çilecilik ritüellerinin sadece erkekler tarafından değil, kadınlar tarafından da uygulandığını ortaya koyan ilk somut kanıt olarak kabul ediliyor.
Journal of Archaeological Science: Reports dergisinde yayımlanan çalışmanın yazarları, “Bu, Bizans çilecilik ritüelinin sadece erkekler tarafından değil, kadınlar tarafından da gerçekleştirildiğini gösteren ilk bulgudur,” ifadelerine yer verdi.
Kadın Keşişin Gömülme Şekline Dair Detaylar
Kazı ekibinden Adawi, Arbiv ve Dr. Yossi Nagar, keşifle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Kadın keşiş, kilisenin sunağının altına özel olarak gömülmüş olup, bu onun onurlandırıldığını gösteriyor. Elleri veya kolları etrafına sarılmış 12-14 halka, boynunda dört halka ve bacaklarında en az 10 halka bulunuyordu. Ayrıca demir plakalar veya diskler, iskeletinin zırhlı bir görünüme sahip olmasına neden oluyordu.”
İsrail Eski Eserler Kurumu’ndan Dr. Amit Re’em, keşfin önemine değinerek şunları söyledi:
“Dönemin rahibelerinin ve çileci kadınlarının ideallerine katılabilmek için -bu alanın çoğunlukla erkek egemen olması nedeniyle- kendilerini erkek gibi gizlemek zorunda kaldıkları, geleneklerde ve efsanelerde anlatılan bir olgudur. Bu kadın da benzer bir yöntem uygulamış olabilir.”
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.