Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kedim öldü ve bunu nasıl üstümden atacağım bilmiyorum? (2 Izleyici)

Epigen_AykanX

Its not the tools, Its the system you use.
FK Üyesi
Puan 53
Çözümler 0
Katılım
2 Eki 2023
Mesajlar
67
Tepkime puanı
322
Puan
53
Konum
Samsun
Epigen_AykanX
Herkese Merhabalar,

Bu saatte yazıyorum. Çünkü uyku uyuyamıyorum. Yarın, müsaitlik durumunuza göre cevap vereceğinizi bilsem de şimdiden yazmak istedim. Ağlamaktan bir hal oldum. Sinirlerim boşaldı gece gece. Evde bulunduğum süre içerisinde narsistik kişilik bozukluğuna sahip bir anne ve (pasif) "vur ağzına al ekmeğini" tarzı bir babayla yaşıyorum. Annemin evde huzur bırakmaması ve benim de iş beğenmemek, kendimi başkalarına ezdirmemek adına asgari ücretlere çalışmak istememem gibi bir durum varken; herkesin başına gelebilse de ben kedimin ölümüne takmazsam kafayı yiyeceğim.

Uzun vadeli yaşanmışlıklarım dolayısıyla da dümdüz bir hayatım var.
Monoton ve bilgisayar da olmasa kafama sıkar ya da intihar ederdim ki bunu birkaç kez denedim, beceremedim.
Bu durumu, potansiyelimi gerçekleştirmeden ölmek istemememe bağlıyorum.

Bugün, hergün ki gibi her gördüğümde kedilerimi yercesine seven ben, kapıya elimde dört tane patatesli poğaça ile çıktım. Sanki öleceklerini mi sezdim bilmiyorum, bana o kadar tatlıydılar ki... Özellikle küçük yavru kedim havaya kaldırıp severken minicik patilerini dudaklarıma değdiriyordu. Hani aslanımı ağzıma alıp ısırıyorum gibi bir an. Çoğu gün aynı duyguları, aynı davranışları yapıp hissetsem de bugün bambaşkaydı.

IMG_20250715_151604.webp

Tabii ki akşam olmaya çok az vakit vardı. Hava karardı kararacak. Yemeklerini verdim, sonra aşağı amcamların evinin arkasına giderim hep akşam erik alırım; canım çekti işte ne bileyim. Aldım erikleri, geliyordum; garip bir huzur vardı içimde, iyi hissediyordum. Artık daha da dışarı çıkmayı düşünmüyorum.

Tam evin önünde yol ağzına geliyordum derken yeğenim motosikletini evin yan tarafına park edecek ve hızlı da girmedi. Ama gözleri de açık mıydı kapalı mıydı bilmiyorum. Baktım, "Allah kahretsin" gibi cümleler kurdu. Ben de dalga geçiyorum, "Allahu Ekber" falan diyorum. Hâlâ bilmiyordum kedimi ezdiğini. Sonra "Kediyi ezdim!" deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bağırdım ona. Bana, "Vizörüm önce kapalıydı," dedi, beş dakika sonra "Gözlerim açıktı, hiç anlamadım," dedi. Kedimle ilgilenmekten tepki veremedim. O da içimde kaldı. Kediyi bırakıp aşağıya erik almaya gitmemden dolayı sahipsiz gibi kalması da içimde kaldı. Annem yüzünden eve geç gireyim diye erik almak gibi, biraz daha oyalanmak gibi şeyler de yaptığımdan kendime kızıyorum. Ben varken kedilerinin kılına zarar gelmezdi, gelmedi, gelemezdi. Çünkü gözüm gibi bakardım ve hâlâ inanamıyorum.

Ben bu aramızdaki sıcaklığı, sevmeleri, anılarımızı nasıl unutacağım? Bunu neye bağlayacağım? Allah'tan reva mı bu? Bu şekilde kedimi benden alarak Allah'a yakın olmam mı bekleniyor? Buna mı inanmalıyım? Buna asla inanmak istemiyorum. Ben ne yapacağım? Ne güzel dedim ki zaten zor günler geçiriyorum. Kitaplar aldım travmalarla ilgili, hayatıma düzen getireceğim. Bir yandan hedef olan program için uygulamalar satın aldım. Yeni alışkanlıklar edineyim istedim. Üstüne bunlar yaşandı. Bu gerçekten çok sinir bozucu bir durum. Tam üstüne gelmesi tesadüf mü? Neyle sınanıyorum Allah aşkına, bir bilsem?
 
@Epigen_AykanX, neyle meşgul olursan onunla imtihan olursun. Senin için kediler önemli onlarla imtihan olmuşsun.
Her şeyden kaçsan kactigin yerde bulur imtihan seni. Sana düşen ayağa kalkıp yola devam etmek.
Kendine hobi bulma bir seyler üret. Çalışacak iş bul. İlk zamanlarda belki ezilirsin işi ogrendiginde kapılar açılır.
Dünyanın sonu değil. Her canlı ölümü yaşayacak.
İş bul çalış, evlen, çoluk çocuğun olsun, eşin olsun, evin, araban, hayallerin olsun :)
 
Merhaba @Epigen_AykanX ,
Bizimle seni derinden yaralayan bu acıyı paylaştığın için şahsım adına teşekkür ederim. Bir zamanlar ben de yavru kedilerimi kaybetmiştim. Erkek bir kedi dördünü birden yemişti ve ben bunu olaydan birkaç gün önce rüyamda görmüştüm. Onları rüyamda bile görmeme rağmen koruyamadığım için kendime çok kızmıştım ve ciddi bir bunalım yaşamıştım... Hele anneleri gelip onları arayınca kahrolmuştum... Buradan şunu anladım ki olan olmuştur, olacak olan da olmuştur. Demek ki engel olamayacağım bir şeyler vardı... Zamanla acısı geçti her acı gibi. Çok şükür ki hiçbir şey ilk zamanki gibi acıtmıyor ama önemli olan o süreyi aklını kaybetmeden sakince göğüsleyebilmek. Canın gerçekten çok yanacak. Nefes almakta zorlanacaksın. Zaten yaşadığın sorunlar sebebiyle anladığım kadarıyla iyice içine de kapandın. Peki ne yapabiliriz?

Ailemizi değiştiremeyiz Aykan, tahmin edemem neler yaşadığını ama kendini öldürmek mi?... Bilemedim... Acıya dayanamadığımızda fişi çekip gitmek istiyoruz evet. Bu noktada insanı üç şey durduruyor galiba. Allah sevgisi, dünya sevgisi ve kendine olan sevgin. Sende hangisi var bilmiyorum ama üçünün de ortak noktası sevgi. Sanırım kendine şefkat göstermeyi ihmal ediyorsun. Başkalarından görmedin diye kendine merhamet göstermeyecek misin? Sarılmayacak mısın omuzlarına? Yanağından bir makas almayacak mısın? Demeyecek misin kendine, "Lan bu güne kadar iyi meydana geldik, hadi devam öyleyse." diye?
Ne yapabiliriz peki? Önce acımızı yaşayalım. Acı bastırılmaz, kabul edilir ama kendimizi perişan etmeden. Çünkü kendini kaldırabilecek kadar dirayetinin olması gerekiyor. Sonra, kapandığın bu dört duvardan biraz çıkman gerek. Arkadaş buluşmaları, doğa yürüyüşleri, yapmaktan hoşlandığın aktiviteler... Ama ölmeden kendini mezara sokmamalısın, kendi cehenneminde yanmamalısın. Anlatabildim mi? Cezalandırma kendini...
İş konusunu bence dene. Eğer evden ayrılmak istiyorsan para şart ve potansiyelini görmek istiyorsan da bir adım atman gerekiyor. Depresif bir durumda olduğun için elini bile kaldırmak istemeyebilirsin. Enerjin çekilmiş gibi geliyordur... Seni dibe çeken bir sen var orada. Ona izin verirsen boğulursun. Yüzeye çıkmak için mücadele etmen gerekiyor... Ve bize yazman bile bu mücadelenin bir göstergesi aslında. Hala umut etmek, çabalamak istiyorsun. Kendinden vazgeçmemek için sebepler arıyorsun belli ki.
Sana oturduğum yerden şunu bunu yap demek haddim değil. Her insan kendi hikayesinin canavarlarıyla savaşan bir kahramandır. Ya yenilirsin ya da kazanırsın. İnşallah sen kazananlardan olursun... Sevgilerimle...
 
Allah’a, dünyaya ve kendime olan sevgim…

En çok da kendime… Ve dedim ki: Allah bana çokça vermiş; bunu kedilere vermekten asla gocunmam.
Kendime gerçekten iyi geliyorum.

Kendimi çok iyi tanıdığımı değil ama iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum.

34 yaşındayım.

Birçok erkek için bizim ülkede kedi sevmek; entel bir hareket gibi ya da ilgi çekme çabası olarak görülüyor. Ama ben bunu kimseye kanıtlayamam ki... Zaten kedimi alıp bir kafeye ya da parka götürmüyordum.
Hep yanımdaydı.
Kapıda sürekli beni beklerdi, ben de içeri alırdım onu.
Ha, belki demedim ama o evcil bir kedi değildi; sokakta yaşıyordu.
Ama mis gibi kokardı, kendini çok güzel temizlerdi.
Zaten doğduğu günü de hatırlıyorum; daha yeni yeni büyüyordu.
Tüm sürecin içindeydim.
Belki duygusal tarafım ağır basıyor ama… Kedim, aslanım değil de çocuğum olsaydı...
Ahiretimi bile yakardım, kendimi biliyorum. Öngörebiliyorum.

Kendimi öldürme isteğim, içinde bulunduğum aile ve bu ailenin sınırları içinde hâlâ kalıyor olmamdan kaynaklanıyor.
Aslında biliyorum, kedim öldü.
Ama başka bir mekânda olsaydım, belki doya doya ağlayabilirdim; kabul etmesi daha kolay olurdu.

Çünkü annem… Annem hiçbir zaman kedileri sevmemi sevmedi.
Hatta sık sık “Beni bile o kadar sevmiyorsun” der.
Onda biraz kıskançlık ve hasetlik görüyorum.
O yavruyu, kardeşiyle birlikte sanayiye bırakıp gitti; kimsenin ne yapacağını düşünmeden.
Sonra annesi ve turuncu kedi geldi.
Tabii biz de öncesinde aramıştık, yeğenimle gittik ama bulamadık.

Narsistik bir insan derken şaka yapmıyorum.
Teşhis konulmasa bile okudukça, öğrendikçe emin oluyorum.
Empatik olmayan, hayvan sevmeyen biri; beni de sevemez.
Bu yüzden annemle anlaşamıyoruz. Ve muhtemelen hiçbir zaman anlaşamayacağız.

Artık onunla aynı soyadı taşımaktan utanıyorum.
Eğer gösteriş yapabileceği bir şey olsaydı, eminim kedileri çok severdi.
Desinler diye yaşayan bir insan kendisi.

Babamın gözü açılsa, evdeki huzurumuz bu kadar kolay bozulmazdı.
Babamı uyandırmak, tepki vermelerini sağlamak için çok uğraştım.
Anneye annelik, babaya babalık yapmaktan çok yoruldum.
Babam hakkında bir şey demiyorum, sadece onun bana beddua etmesinden, kendini kötü hissetmesinden ya da hastalanmasından korkuyorum.

Sırf bu yüzden ağzımı açmıyorum.
Ama içten içe onun için çok şey yapmak istiyorum… Yine de yapamıyorum.


Anlatsam çok şey anlatırım ama mecburen böyle yüzeysel geçmek zorunda hissettim kendimi…



“Sanırım kendine şefkat göstermeyi ihmal ediyorsun.
Başkalarından görmedin diye kendine merhamet etmeyecek misin?
Sarılmayacak mısın omuzlarına?
Yanağından bir makas almayacak mısın?
Demeyecek misin kendine:
‘Lan bu güne kadar iyi geldik, hadi devam öyleyse.’ diye?”

Ben bunu yapıyorum.
Dedim ya, hep yapmaya çalışıyorum.
Megaloman görüneceğim belki ama aynaya bakıp “Vay be, sen büyüdükçe çok sağlam görünüyorsun” diyorum bazen.
“Garip bir auran var ve samimisin, bunu kaybetme” diyorum kendime.
Çünkü başka kimse demiyor.

Yazdıkların çok değerli…
Mücadelemi ve amacımı yakından göremeyen kanımdan insanlar varken, uzaktan hiç tanımadığım birilerinin bana destek olması – hem de haddini aşmadan – ayrıca çok kıymetli.

Belki burada söyledim belki söylemedim ama şunu da eklemek istiyorum:
Dışarı çıktığımda biri sırtımdan bıçaklasa canım yanmaz diyorum.
Çünkü biliyorum ki; birine kızmam için önce ona bir değer atfetmem gerekir.
Canımı almak gibi bir niyeti varsa da o artık gözümde nefsi müdafadır.

Dışarıda kim ne derse desin, pek umursamıyorum.
Zaten en kralını aileden görünce dışarıdan gelen fazla çetrefilli gelmiyor insana.
Her şey gerektiği kadar ve kademeli olarak yaşanıyor zaten.
Demek ki Allah görüyor ve diyor ki:
“Bu çocuk çok güçlü. Onu daha da güçlü yapmak istiyorum.”
Her adımın ardından daha zoru geliyor çünkü.

Ben de biliyorum…
Eğer bir insanı gerçekten sevmesem, onun gelişmesini istemesem; ona kızmaz, onu eleştirmezdim.



Asya Hanım’ın dediği gibi tozpembe bakamıyorum hayata.
Çünkü biz “erkekler” söz konusu olduğunda, bu kadar düz yaşayamadığımız çok şey var.

Duygularım yoksa mantığım da olmaz.
Mantığım yoksa duygularım da.

Bu yüzden duygularımı dinleyip mantığımla hareket etmeye gayret etmeliyim.
Düşüncelerin, iyi niyetin, anlayışın için gerçekten çok teşekkür ederim.


Ve tabii ki…
Asya, sana da ayrıca teşekkür ederim.
 
Yazmak iyi gelir. Sen istediğin kadar yaz, biz okuruz. :coffee:
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

  • Tema özelleştirme sistemi

    Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

    • Geniş / Dar görünüm

      Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

      Izgara görünümlü forum listesi

      Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

      Resimli ızgara modu

      Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

      Kenar çubuğunu kapat

      Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

      Sabit kenar çubuğu

      Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

      Köşe kıvrımlarını kapat

      Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

    • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
      Arkaplan resimleri
      Renk geçişli arkaplanlar
    Geri