Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Halide Edib Adıvar kimdir?

Uz@Y

Uz@Y
Katılım
25 Eki 2020
Mesajlar
1,392
Tepkime puanı
1,929
Puanları
113
Cinsiyet
Halide, 11 Haziran 1884’te, İstanbul Beşiktaş’ta, Ihlamur yakınlarında, daha sonradan Mor Salkımlı Ev diye adlandıracağı evde, Fatma Berifem Hanım ve Mehmet Edib Bey’in kızları olarak dünyaya geldi. Mehmet Edib Bey, II. Abdülhamit döneminde Ceyb-i Hümayun Katipliği (Padişah Hazinesi Katipliği), bundan başka Yanya ve Bursa Reji Müdürlüğü yapmıştı.

Annesi Fatma Hanım, Halide daha çok küçükken veremden öldü. Annesizliğin getirdiği bir olgunluk düştü Halide’nin üzerine. Boğaziçi’nin yeşillikleri arasında büyüdü. Babasının eğitime özen gösteriyor olması yönünden oldukça şanslıydı. Mehmet Bey, Britanya’nın aydınlığa ve modernliğe giden yolu çoktan keşfetmiş olduğuna inanıyordu. Bu sebepten çocuklarının eğitimi için araştırmalar yaparken kriterleri bu değerlerden geçiyordu. Aslında bu dönemin getirisi, üst sınıf Müslüman kadınlar için eğitim veren özel hocalardan birini seçmekti. Ancak Mehmet Bey kriterlerini karşılayan, İngilizce eğitim veren Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni tercih etmişti.

Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ne girdiğinde henüz 7 yaşındaydı. Yaşı büyütüldüğünden bu gerçek bilinmiyordu tabii. Zaten kolejde çok uzun da barınamadı. Bir seneyi tamamlamıştı ki, kolejden bir öğrencinin yetkililere gizliden sızdırdığı bilgi ile Padişah II. Abdülhamit’in iradesinde “Hristiyan okullarında Müslüman öğrencilerin okuyamayacağı” emri ile okuldan uzaklaştırıldı. Halide ilköğretimi, babasının evde aldırdığı özel dersler ile tamamladı.

Özel derslerde gördüğü İngilizceyi pek iyi öğrenmişti doğrusu. Fransızcayı da en az İngilizce kadar iyi öğrenecekti. Bu kızda bir başka cevher vardı. Halide daha İngilizce öğrenirken, Amerikalı çocuk kitapları yazarı Jacob Abbott’um “Ana” adlı eserini çevirdi. Bu çeviri, 1897’de basıldı. Bu enfes başarı dikkatlerden kaçmamıştı. 1899’da II. Abdülhamit, onu Şefkat Nişanı ile ödüllendirdi. Ancak Halide için pek değerli bir ödülü daha vardı aslında; daha çok eğitim.

II. Abdülhamit bu kez Halide’yi kolejin en yüksek sınıfına gönderdi. Halide, 1901’de Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nden mezun olan ilk Müslüman kadın olmuştu. Üstelik mezuniyeti lisans derecesindeydi. Edebiyattan bilime tüm konuları kapsayan muntazam bir eğitim aldığı bu okulda, İngilizce ve Fransızcasını enfes derecede geliştirmişti.
 

Uz@Y

Uz@Y
Katılım
25 Eki 2020
Mesajlar
1,392
Tepkime puanı
1,929
Puanları
113
Cinsiyet

Halide Edib evlendi

Kolejin son sınıfıydı. Bu okul onun sadece tüm ömrünü perçinleyecek eğitiminin ilk adımı değildi. Bir de Salih Zeki Bey’i getirdi hayatına; son sınıftayken Matematik Öğretmeni idi. 1901’de mezun olur olmaz kendinden hayli büyük Salih Bey ile evlendirildi.

Salih Bey, Rasathane Müdürü olarak görev yaptığı için evlerinin hep rasathane içinde olmasından ve bir ev hanımı olacağını muhtemelen hiç hayal etmediğinden mütevellit ilk yıllar oldukça sıkıcıydı.

Bu evlilik onlara 1903’te oğulları Ayetullah’ı getirdi. Tam 16 ay sonra da, 1905’teki Japon-Rus Savaşı’nda Batı uygarlığının bir parçası sayılan Rusya’yı, Japonların yenmesinin sevinciyle Japon Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Togo Heihachiro’dan esinlenerek adını koydukları diğer oğulları Hasan Hikmetullah Togo’yu. Halide, II. Meşrutiyet’in ilanına kadar ev hanımlığı ve çocuklarıyla ilgilendi. Elbette içinde durduramadığı yazmak konularıyla da…

Halide ve Salih Bey, 1910’da boşandı.
 

Uz@Y

Uz@Y
Katılım
25 Eki 2020
Mesajlar
1,392
Tepkime puanı
1,929
Puanları
113
Cinsiyet
Halide Edib Adıvar kimdir - biyografisi


Kadın Hakları üzerine yazılar

Onun içinde bitmek bilmez bir yazma hevesi vardı. Evliliklerinin ilk yıllarında Halide, Salih Bey’e, Kamus-u Riyaziyat eserini yazmasında yardımcı oldu. Bir arı gibi sürekli bir şeyler üretmenin peşindeydi Halide. Evvela ünlü İngiliz Matematikçilerin yaşamını Türkçeye çevirdi. Ardından birkaç Sherlock Holmes hikayesi de çevirdi.

Bu sırada sadece çeviri yapmıyor, aynı zamanda da okuyordu; çok okuyordu. Fransız Yazar Emile Zola çok ilgisini çekmişti. Ardından Shakespeare… Ve Hamlet’i de çevirdi.

23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi Halide’de tarifsiz bir coşku uyandırmıştı. Bu coşkuyu bir emeğe çevirmeliydi. Tevfik Fikret’in kurduğu Tanin gazetesine yazmak için başvuruda bulunmak geldi aklına. Ve nihayetinde Kadın Hakları üzerine yazdı da! Ancak Halide, tam adını kullanmak yerine, kocasından sebep “Halide Salih” adı ile yazmıştı.
 

Uz@Y

Uz@Y
Katılım
25 Eki 2020
Mesajlar
1,392
Tepkime puanı
1,929
Puanları
113
Cinsiyet
Yaşadığı dönemde bu oldukça büyük bir adımdı. Bir kadın olarak yazı ve yayım dünyasında edindiği yer, toplumda büyük fark yarattı. 1908 Temmuz’unda Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Abdülhamit’in sona ermesi ve Meşrutiyet’in yeninden ilan edilmesiyle gerçekleşen Jön Türk Devrimi ile Halide Edib, artık “Yazar oldum” diyebilmişti. Üstelik çok geçmeden adı da yayıldıkça yayıldı ve giderek ünlendi. Bir yazarın yazdıkları ile ünlenmesi elbette iyi bir şeydi. Ancak Halide, yazdıklarından sebep tehdit mektupları almaya başlamıştı. Osmanlı’daki muhafazakar çevrenin tepkisini çekiyordu. 1909’da, İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı yapılan 31 Mart Ayaklanması sırasında öldürülme endişesi ile iki oğlunu da alarak kısa bir süre için Mısır’a gitti.

Oradan da İngiltere’ye geçmişti. Burada Gazeteci Isabelle Fry’in evine konuk oldu. Isabelle, onu Kadın Hakları hakkında yazdıklarından sebep tanıyordu ve Halide’ye, İngiltere’ye davet mektubu göndermişti. Londra’da bulunduğu süre boyunca da onun yanında kaldı. Bu durum kendi içinde bir kaçış olsa da, bir yandan da farklı kültürler tanıma imkanı demekti. Halide gibi cesur bir kadın kabuğuna çekilecek değildi. Burada dönemin sürüp giden kadın-erkek eşitliği tartışmalarına tanık olma şansı yakaladı. Ayrıca Bertand Russell gibi fikir adamlarıyla da tanışıyordu. Duygu ve düşüncelerinin tahlil ve yönetimini iyi yapan bir beyni vardı doğrusu. Zaten İngiliz gazetelerinde daha önceden yayınlanmış makalelerinden dolayı tanınıyor olduğunu da fark etti.
 

Uz@Y

Uz@Y
Katılım
25 Eki 2020
Mesajlar
1,392
Tepkime puanı
1,929
Puanları
113
Cinsiyet

İstanbul’a geri döndü

Yıl bitmeden, Ekim ayında İstanbul’a dönmüştü Halide. Dolu dolu dönmüştü hatta. 20’li yaşlarını yarılamış bir genç kadın olarak kariyeri konusunda verdiği kararlar vardı. Siyasi içerikli yazıları bırakmadı. Ancak edebi yazılar da yazmaya başlamıştı. Bu dönemde “Hayyula” ve “Raik’in Annesi” tefrika edildi. Ardından, ona ilk ciddi romancılık şöhretini kazandıracak, “Seviyye Talib”ini yazmaya başladı. 1910’da basıldı.


Üretkenliğini sadece yazıda kullanmıyordu. Pedagojik konularda yazmaya da başlamıştı. Hayatında çok önemli bir yer edecek olan eğitim faaliyetleri de başlamış oldu. O yıl kendisine gelen teklifi kabul etti ve Darülmuallimat’a, “Tedris Usulü” hocası olarak girdi. Bir süre burada, ardından 5 yıl da İdadi’de hocalık yapacaktı…

Görevleri sırasında İstanbul’un tüm eski mahallelerini de, oradaki fakir insanları da yakından tanıma fırsatı bulmuştu. Yıllar sonra yazacağı ünlü “Sinekli Bakkal”romanı ve daha birçoğu da, işte bu zamanlardan, mekanlardan ve insanlardan doğacaktı…

Bu sırada kocası Salih Bey de ikinci bir kadınla evlenme isteğini bildirmişti Halide’ye. 1910, onun için yazı hayatındaki güzel gelişmelerinin yanında sarsıcı bir yıl olmuştu. Çocuklarını alıp Yanya’ya babasının yanına gitti. Döndüğünde de 9 yıllık evliliğini bitirerek babasının yardımıyla Fazlıpaşa yokuşunda tuttuğu eve taşındı. Bu boşanma işi onu gerçekten derinden sarsmıştı. Ancak yine de kendini toparlamayı bildi ve 1910 yılı bitmeden mektepteki işine döndü ve elbet daha çok yazmaya…

Bir şey daha vardı. Bugüne kadar yazdığı her bir yazıda “Halide Salih” adını kullanıyordu. Artık babasının adına dönebilirdi. Bundan böyle Halide Edib olarak yazacaktı. İşte “Seviyye Talip”, Halide Edib adını kullandığı ilk romanıydı. Özellikle boşanmasının üzerine, bu eser, feminist bir eser olarak değerlendirildi. Roman, bir kadının kocasını terk ederek sevdiği erkekle yaşayışını anlatıyordu. Elbette birçok eleştiriye maruz kaldı…
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar