İktibas Gelişin bir bayramdı, giderken de bir bayram bırakırsın... (1 Görüntüleyen)

Gelişin bir bayramdı, giderken de bir bayram bırakırsın...​

Gökhan Özcan, Ramazan'ın gelişiyle birlikte başlayan bayramın bitişinden sonra devam ettiğini ifade ediyor.​

Screenshot_2023-04-20-22-41-05-919-edit_com.android.chrome.md.jpg
Gökhan Özcan / Yeni Şafak

Hayırlar feth ola!


Gideceği, elvedalarla bezenen ilahilerin kulaklarımızda yankılanmaya başlamasıyla belli olmuştu. Hep böyle olmuyor mu? Merhabalar bir anda yerini elvedalara bırakıvermiyor mu her Ramazan? Sanki daha dün, “Allah’ım bizi Ramazan’a kavuştur” diye dualar ediyorduk, şimdi bir yakınımızı gurbete uğurlar gibiyiz, içimiz buruk... O bir sene sonra yine gelecek, Ramazan-ı Şerif sahiline ulaşmayı dileyen kullar yine onu heyecanla bekleyecek. Biz burada olacak mıyız, bekleyenlerle birlikte heyecanlanıp, kavuşmanın sevincini de yaşayacak mıyız? El açıp yıl boyu biriktirdiğimiz günah dağlarını eritip gidermesini Rabbimiz’den niyaz edecek miyiz?

Her gelen gidiyor, her Ramazan-ı Şerif üzerimize sağanak sağanak rahmet yağdırarak vaktini tamamlıyor ve yerini bayrama bırakıyor. İlahi devranın tabiatı bu. Malum ya dünya bir gölgeliktir, burada hiçbir şey kalıcı değil... Her şey bir ânın içinde oluyor ama bir ânın içinde her an sonsuz kere değişiyor. Böyle biliyor, böyle görüyor, böyle hissediyor. O’nun ilminde olmuşla olacak aynı şey, O zamandan, gelip geçmekten, bize sabit ya da değişken gibi görünen her şeyden münezzeh... Mekandan da münezzeh ama bir yandan da her anımızın içinde, zihnimizin içinde, kalbimizin içinde... O, uzaklıktan da münezzeh, şah damarımızdan daha yakın bize... Bu ‘yakın’ kelimesi, asırlar boyunca inanan gönüller için en ince soru olmuş. Bizler, bizim dünyamızda mesafe ölçüleriyle ‘yakın’a bir ölçü, bir ölçek, bir isim koyabiliyoruz. Allah’ın yakınlığı ise bütün bunlardan münezzeh... O’nun yakınlığı bizim bildiğimiz gibi bir şey değil; insana şah damarından daha yakın olanı anlamaya idraklerimiz yetmiyor. Belki öyle ama belki bilmeye en yakın olduğumuz iklim bu iklim... Ramazan-ı Mağfiret-Nişan’ın yanında getirdiği rahmet ve bereket iklimi... Belki bilemiyor ama bir şekilde seziyoruz ki oruç ayında Rabbimiz’le aramızdan su sızmıyor.

“İnsanın yasak ağaçları (günahlar) bulunmasaydı, insan neyle insan olduğunu ayrımsayabilirdi? Bütün bir Ramazan ayı boyunca, insan, yasak ağaçlara yaklaşmamayı denedi. Hem de nasıl? Nefsinin, o yasak olanlara en çok meylettiği bir sırada. Böylece yasak ağaçlara yaklaşmaktan, Allah’ın rızası uğruna nefsini men etmeyi başardıkça, Allah da onu rahmetle, mağfiretle ve arınmayla ödüllendirdi” diye yazmış ‘Eşikte Duran İnsan’ kitabında Rasim Özdenören. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.

Son saatlerine girdik artık rahmet, bereket, mağfiret ayının. Onu uğurlarken bayramı hanemize buyur edeceğiz, Şevval’den yaşamaya devam edeceğiz. Bütün vakitler bizim... İnsanlık, önünü görebilmek için zamana bağlıyor her şeyi... Bu dünyanın seyrüseferini işaretleyebilmek için gerekli bu... Bu dünya gerçekliğinin gerçekleri bunların hepsi... Biz dahi öyle değil miyiz? Hakikatte ne gelen var ne geçen! Yalnızca O var, Sonsuz ve Baki olan... Hepimizi kendi hakikatimizin içine koyan ve bir nimet olarak sonlu olanı sonsuzlukla taçlandıran. İdrak edene ne mutlu...

“Geldin. Seni bekliyorduk. Hoş geldin. Mutluluk getirdin. Gelişin bir bayramdır. Giderken de bir bayram bırakarak gidersin. Yalnız bir ayı değil, yılı ve ömrü onaransın. Zamana yakut, cevher özünü veren bir ustasın. Kentleri de ruhlar gibi aydınlatırsın” diyor Sezai Karakoç, ‘Samanyolu’nda Ziyafet’ kitabında. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.

...

Hayırlar feth ola, şerler def ola. Gönüller şâd-u handân ola. Müşkilatlar hall-u asân ola. Kalplerimiz mesrûr, ayıplarımız mestûr, günahlarımız mağfûr, dünya ve ahiretimiz mâmur ola. İçimiz, dışımız pürnûr ola. Ahir ve akıbetimiz hayr ola. Alemin, insanın ve cümle mahlûkâtın bayramı bayram ola.


Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için Giriş yap veya üye ol.
 
Eskiden bayramın gelişini iple çekerdim. Çünkü gerçekten bayramdı şimdi ise hiç tadı kalmadı. Küçükken kapı kapı gezer şeker toplardik şimdi ise çocukların kapıya gelmesini bırak sokakta bile yoklar. Ne oldu bizim eski bayramlarımıza.
 
@Araf, bize ne oldu aslında?
Bayram tarih ve oruç sonrası olmaktan ibaret, içeriği dolduran bizleriz. Biz değiştikçe bayramlar değişiyor.

Sılai rahmi akraba ve komşu ziyaretlerini unuttuk ki çocuklarında hayatından silindi. Onlara aslında şeker toplama adı altında biz komşu ziyareti mahalle ile iletişimi tanış olmayı öğretiyorduk.

Telefonlara mahkum edince herşeyi ortaya bu manzara çıktı
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema editörü

Ayarlar Renkler

  • Mobil kullanıcılar bu fonksiyonları kullanamaz.

    Alternatif header

    Farklı bir görünüm için alternatif header yapısını kolayca seçebilirsiniz.

    Görünüm Modu Seçimi

    Tam ekran ve dar ekran modları arasında geçiş yapın.

    Izgara Görünümü

    Izgara modu ile içerikleri kolayca inceleyin ve düzenli bir görünüm elde edin.

    Resimli Izgara Modu

    Arka plan görselleriyle içeriğinizi düzenli ve görsel olarak zengin bir şekilde görüntüleyin.

    Yan Paneli Kapat

    Yan paneli gizleyerek daha geniş bir çalışma alanı oluşturun.

    Sabit Yan Panel

    Yan paneli sabitleyerek sürekli erişim sağlayın ve içeriğinizi kolayca yönetin.

    Box görünüm

    Temanızın yanlarına box tarzı bir çerçeve ekleyebilir veya mevcut çerçeveyi kaldırabilirsiniz. 1300px üstü çözünürler için geçerlidir.

    Köşe Yuvarlama Kontrolü

    Köşe yuvarlama efektini açıp kapatarak görünümü dilediğiniz gibi özelleştirin.

  • Renginizi seçin

    Tarzınızı yansıtan rengi belirleyin ve estetik uyumu sağlayın.

Geri