Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Yorum/Analiz Gazze neden İsrail tarafından asla ele geçirilemeyecek? (1 Görüntüleyen)

MevaMeva is verified member.

Bir ☕ doldur bir 📚 seç 🌍 sessize al
Haber Editörü
Puan 113
Çözümler 0
Katılım
3 Mar 2021
Mesajlar
8,357
Tepkime puanı
26,994
Puan
113
Konum
Siirt
MevaMeva is verified member.
Gazze hiçbir zaman fethedilmedi ve fethedilmeyecek. Uluslararası hukukun değişmez ilkeleri uyarınca, İsrail güçlerinin sınıra çekilmesinden bağımsız olarak işgal altındaki bir bölge olarak kalmaya devam edecektir.

1745309268767.webp

Ramzy Baroud’un Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.


Bir yeri fethetmek, oranın halkını temelden boyunduruk altına almak demektir. Bu, uluslararası hukuk, özellikle de “Dördüncü Cenevre Sözleşmesi” kapsamında yabancı bir “işgalci güç” ile işgal edilen ulus arasındaki ilişkiyi düzenleyen özel bir hukuki terim olan “işgal ”den açıkça ayırt edilmelidir.

İsrail güçleri 2005 yılında Gazze Şeridi'ndeki Filistinli nüfusun ısrarlı direnişinin doğrudan bir sonucu olarak bölgeden çekilmek zorunda kaldığında, Birleşmiş Milletler kararlı bir şekilde Gazze Şeridi'nin uluslararası hukuk kapsamında işgal altında bir bölge olarak kalmasında ısrar etmiştir.

Bu pozisyon, Gazze'yi ‘düşman varlık’ olarak tanımlayan kendi yasal metinlerini rahatlıkla üreten İsrail'in pozisyonuyla tam bir çelişki içindeydi - dolayısıyla işgal altındaki bir bölge değildi.

Kafa karıştırıcı gibi görünen mantığı anlamaya çalışalım:

İsrail, Haziran 1967'de başlayan Gazze'deki askeri işgalini sürdüremeyeceğini kanıtladı. İsrail'in nihai olarak yeniden konuşlanmasının en önemli nedeni, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki yasadışı yerleşimlerin aksine, İsrail'in askeri işgalini normalleştirmesini ve daha da önemlisi karlı hale getirmesini imkânsız kılan kalıcı Filistin Direnişiydi.

İsrail'in Şerit'te yasadışı yerleşim blokları inşa etmek için yatırım yapmaya başladığı 1967'den 1970'lerin başına kadar Ariel Şaron komutasındaki İsrail ordusu, Filistinlileri bastırmak için acımasızca çabaladı. Şeridi kontrol altına almak için aşırı şiddet, kitlesel yıkım ve etnik temizlik taktiklerine başvurdu.

Ancak hiçbir noktada nihai ve kapsamlı hedefleri olan tamamen boyun eğdirme amacına ulaşamadı.

Daha sonra, kötü şöhretli ama başarısız olan ‘Beş Parmak’ planına yatırım yaptı. O dönemde Gazze'yi de kapsayan İsrail ordusunun Güney Komutanlığı'nın başında olan Şaron, Gazzelileri yenmenin tek yolunun Şerit'in bütünlüğünü bozmak ve böylece örgütlü direnişi engellemek olduğuna inandı.

Bu amacı gerçekleştirmek için Gazze'yi, büyük askeri yığınaklarla güçlendirilmiş ana İsrail Yahudi yerleşimlerinin inşa edileceği sözde güvenlik bölgelerine bölmeye çalıştı. Buna İsrail ordusunun kilit güzergâhları kontrol etmesi ve çoğu kıyı erişimini engellemesi de eklenecekti.

Ancak bu plan hiçbir zaman tam olarak hayata geçirilemedi çünkü bu ‘parmakların’ oluşturulması için ‘güvenlik bölgelerinin’ her iki tarafındaki Filistinlilerin bir ölçüde pasifize edilmesi gerekiyordu ki bu da sahadaki gerçekliğin hiçbir zaman sağlayamadığı bir koşuldu.

Gerçekleştirilen ise izole yerleşim bloklarının inşasıydı: en büyüğü Gazze Şeridi'nin güneybatısında, Mısır sınırına yakın olan ve Gush Katif olarak bilinen bölgeydi, bunu kuzeydeki yerleşimler ve son olarak da merkezdeki Netzarim yerleşimi izledi.

Birkaç bin yerleşimciyi barındıran ve genellikle onları korumakla görevli çok daha fazla sayıda askerin varlığını gerektiren bu sözde yerleşimler, esasen güçlendirilmiş askeri kasabalardı. Gazze'nin sınırlı coğrafyası (181 mil kare veya 365 kilometrekare) ve sert direniş nedeniyle, yerleşimlerin genişleme alanı sınırlıydı ve bu nedenle maliyetli bir sömürge çabası olarak kaldı.

İsrail ordusu 2005 yılında Gazze'deki son yasadışı yerleşimi boşalttığında, askerler gece yarısı gizlice Şerit'ten çıktılar. Peşlerinde binlerce Gazzeli vardı ve sonuncusu da bu dramatik sahneden kaçana kadar askerleri kovaladılar.

Sadece bu tekil ve güçlü olay bile Gazze'nin İsrail tarafından hiçbir zaman gerçekten fethedilmediğini tereddütsüz bir kesinlikle iddia etmek için fazlasıyla yeterlidir.

İsrail, Şerit'in ana nüfus merkezlerinden kalıcı askeri varlığını çekmiş olsa da, ateşkes hattının çok ötesinde, Filistin topraklarına sık sık önemli saldırılar yapan sözde tampon bölgeler içinde faaliyet göstermeye devam etti. Ayrıca Gazze'ye karşı hermetik bir kuşatma (tamamen kapalı, dışarıyla hiçbir bağlantısı kalmamış) uyguladı ki bu da Gazzelilerin çoğunun neden Şerit'in dışına adım atmadığını çarpıcı bir şekilde açıklıyor.

İsrail'in hava sahası, karasuları, doğal kaynaklar (çoğunlukla Akdeniz gaz sahaları) ve çok daha fazlası üzerindeki kontrolü BM'yi hemen sonuca götürdü: Gazze işgal altında bir bölge olarak kalmaya devam edecektir.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde İsrail bu gerçeğe şiddetle karşı çıktı. Tel Aviv'in gerçek arzusu Gazze üzerinde mutlak kontrol sağlamak ve bunun yanında bölgenin sürekli düşman olarak tanımlanmasını sağlamaktır. Bu çarpık mantık İsrail ordusuna, zaten kuşatılmış ve yoksullaştırılmış olan Gazze Şeridi'ne karşı uygun gördüğü her an yıkıcı savaşlar başlatmak için sonsuza kadar istismar edilebilir bir bahane sağlayacaktır.

Bu acımasız ve alaycı uygulama İsrail'in askeri sözlüğünde tüyler ürpertici bir şekilde ‘çim biçme’ olarak bilinmektedir - Gazze'nin İsrailli zaptiyelerine asla etkili bir şekilde meydan okuyamamasını ve açık hava hapishanesinden kurtulamamasını sağlamak amacıyla Filistin Direnişinin askeri yeteneklerinin periyodik ve kasıtlı olarak aşağılanması için insanlıktan çıkarıcı bir örtmece.

7 Ekim 2023, El Aksa Sel Operasyonu'nun İsrail'in uzun süredir devam eden askeri doktrinine meydan okuduğu bu efsaneyi sona erdirdi. Şaron'un Güney Komutanlığı'nın bulunduğu “Gazze Zarfı” olarak adlandırılan bölge, en zor ekonomik ve askeri koşullar altında örgütlenen Gazze gençliği tarafından tamamen ele geçirildi ve olaylar şok edici bir şekilde gelişerek İsrail'i yenilgiye uğrattı.

Filistinliler, BM'nin Gazze'yi işgal altındaki topraklar olarak tanımladığını kabul etmekle birlikte, anlaşılır bir şekilde 2005'teki 'kurtuluş'tan bahsediyor ve bunu anıyorlar. Mantıkları açık: İsrail ordusunun sınır bölgesine yeniden konuşlanması direnişlerinin doğrudan bir sonucuydu.

İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri yenilgiye uğratmaya yönelik mevcut girişimleri, kökleri tarihe dayanan temel bir nedenden ötürü başarısızlığa uğruyor. İsrail güçleri yirmi yıl önce gece karanlığında gizlice Gazze Şeridi'nden çekildiğinde Filistinli direnişçilerin elinde etkili askeri araçlardan ziyade havai fişeklere yakın ilkel silahlar vardı. O zamandan bu yana direniş manzarası temelden değişti.

Uzun zamandır süregelen bu gerçeklik son aylarda altüst oldu. İsrail'in tüm tahminleri Gazze savaşının başlamasından bu yana on binlerce askerin öldüğünü, yaralandığını ya da psikolojilerinin bozulduğunu gösteriyor. İsrail yirmi yıldır Gazzelilere boyun eğdirmeyi başaramadığına göre, şimdi Gazze'ye boyun eğdirmeyi ve fethetmeyi başaracağını beklemek sadece olasılık dışı değil, düpedüz saçmalıktır.

İsrail'in kendisi de bu içsel paradoksun son derece farkındadır ve bu nedenle acil ve acımasız bir seçim yapmıştır: hayatta kalanların etnik temizliğinin önünü açmayı amaçlayan korkunç bir eylem olan soykırımın gerçekleştirilmesi. İlki yıkıcı bir etkinlikle uygulandı ve büyük ölçüde sessiz kalan bir dünyanın vicdanında bir leke olarak kaldı. Ancak ikincisi, Gazzelilerin ata yurtlarını isteyerek terk edecekleri gibi hayalci bir düşünceye dayanan, ulaşılması imkânsız bir fantezi olarak kalmaya devam etmektedir.

Gazze hiçbir zaman fethedilmedi ve fethedilmeyecek. Uluslararası hukukun değişmez ilkeleri uyarınca, İsrail güçlerinin sınıra çekilmesinden bağımsız olarak - Netanyahu'nun yıkıcı ve nafile savaşının süresiz olarak erteleyemeyeceği bir çekilme - işgal altındaki bir bölge olarak kalmaya devam edecektir. Bu kaçınılmaz yeniden konuşlanma gerçekleştiğinde, Gazze ve İsrail arasındaki ilişki geri dönülmez bir şekilde dönüşecek ve Filistin halkının kalıcı direncinin ve yılmaz ruhunun güçlü bir kanıtı olacaktır.
 
Gazzede ne İsmail Haniyeler biter nede Yahya Sinvarlar o yuzden herkes musterih olsun
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri