Bakınız arkadaşlar evlilikler karın doyurmak, yeni bir şirket kurmak için yapılmaz. Anne babanın evindede o ekmek yenir o su içilir.
Bu yüzde eşlerin birbirine ne verebilirim diye düşünmesi daha çok maddi değil manevi ve bir düzen.
Ben kendi üzerimden örnek vereyim :
Ben şöyle düşünürdüm. Ben eşime yazma yeteneği kazandırabilir, ona okumanın zevkini tattırırdım. Ona hayata şair gibi bakmayı öğretir, çocuklarımızın nasıl bir ahlakla yaşayacağını kavratırdım. Ona aile olmayı öğretebilir, doğru düşünme, analiz yeteneği, fedakarlık yapmak ve veren el ol ayı öğretebilirim. Mutlaka ondan öğreneceğim çok şey var ama bunlar benim ona katacak şeylerim. Peki karşımdaki bunları almaya açık mı?
Bana katacak bişeyi var mı?
Yoksa bu evlilik şirket evliliğidir ve gereksizdir.
Gelecek tasavurur elbet kişiden kişiye değişir. Lakin bizde tasavvur bellidir. Eşim beni ve ailemi cennete götürecek yoldamı yürütecek, yoksa ona isyana mı götürecek. Çocuklarımız vahy ilkelerle mi yoksa marsist ve kapitalist bir dünya hapishanesindemi yaşayacak.
Eşim beni mazlumların safında zalime başkaldıran sorumluluğu işlemi kuşatacak yoksa suskunluğum zalimin safında yer olmama mı sebep olacak.
Yani yarınımız ne üzerine inşaa edilecek. Hayalleri neler.???
Mesela yarın benim çocuklarıma vahyi, rabbi, namazı, adaleti, insan haklarını, dürüstlüğü anlatmam engelleyecek mi? Onları Allahı bilen, ona kul olma bilinci ile yeryüzünde tevhid ve adaletin inşası üzerine yetiştirmeme müsade edecek mi?
Bu anlamda kendisinin yarınlar üzerimizdeki Düşünceleri neler.
Yani Evrene hayata nasıl bakıyor. İnsanlığa, canlıların yaşam hakkına, ekolojik dengeye nasıl bakıyor. Yahu en basiti sokağa tüküren yere çöp atan bir öküz mü?
Hayvanların hakkını çiğneyen, onlara dışarıya bir tas su bile bırakmayan nir odun mu?
Basitten başlayarak daha yükseklere doğru....