- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,750
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,789
- Puanları
- 113
"En son ne zaman namaz kıldın?" diye sordum.
"Hatırlamıyorum" dedi.
"Peki en son ne zaman Kelime-i Şehadet'i söyledi dilin?" diye sordum.
"Hatırlamıyorum" dedi.
"Bu durum çok vahim değil mi sence?" diye ekleyince, çok da umursamadığının ifadesi olarak "bilmem!" dedi.
Karşılıklı sustuk...
Bir cümle neyi değiştirir ve neyi gösterir?
Evlatlarımızın serpilip büyümeleri tarifi mümkün olmayan bir haz veriyor bize. İhtiyaçlarını karşılama konusunda pervasız ve cesuruz. Onların varlığına yaslıyoruz varlığımızı. Onlar gülünce gülüyor, ağlayınca ağlıyoruz. Fazlaca abartıp onlar oturunca oturur, kalkınca kalkar, yatınca yatar olduk. Evlatlarımız bir hipnoz ekranına dönüştü sanki, kıpırdayamaz bir felçli gibi donuklaştık karşılarında. Şefkat ve merhamet başımıza bela oldu...
Hayatı anlamlandırma çabamız, okumalarımız, sonrasına olan imanımız yalnızca kendimize sakladığımız bir suskunluğa dönüştü. Yazılı olmayan, bahsedilmesi yasak konu listeleriyle ancak huzurlu olunabilen bir hayatı yaşıyoruz hep birlikte...
İnsan ilişkilerinde de bahsedilmesi yasak, paylaşması sakıncalı konu başlıklarımız var biliyorum...
Ruhumuza da bedenimize de giyindiğimiz nice kılıklarla bir varoluş iddiasının peşinde koşturuyoruz her an. Belki de banka hesabımızda ne kadar para olduğuyla, kredi kartı limitimizle, araba markamızla, ya da dinlediğimiz şarkılarla, hatta bu sabah giymeyi tercih ettiğimiz kıyafetimizle bile doğru orantılıdır hangi iddianın peşinden koştuğumuz.
Hakikati sisli puslu gösteren bir afyon gibi dünya, kendimizden geçiyoruz olur olmaz yerlerde ve şekillerde. Oysa ebedi hayatı kazanmak iddiası, çabası diğer bütün modern iddiaları ve çabaları hükümsüz kılıyor...
Kelime-i Şehadet dilimizden, dimağımızdan çekildikçe, geçici dünyanın şahitlikleriyle sonu nereye çıkacağı âşikar bir yolda sürükleniyoruz.
Her an her nefeste muhtaç olduğumuz kelimeleri en son ne zaman söylediğimizi, en son ne zaman şahitliğimizi ilan ettiğimizi hatırlamıyor oluşumuza bir çare bulalım!
Yanıbaşınızdakilere, ya da karşılaştığınız gençlere bir sorun isterseniz. Bir hatırlayışa vesile olursunuz, belki de bir kurtuluşa!
Habeşistanlı Bilal'den r.anh bahsedin biraz da...
Halil İbrahim Sert
"Hatırlamıyorum" dedi.
"Peki en son ne zaman Kelime-i Şehadet'i söyledi dilin?" diye sordum.
"Hatırlamıyorum" dedi.
"Bu durum çok vahim değil mi sence?" diye ekleyince, çok da umursamadığının ifadesi olarak "bilmem!" dedi.
Karşılıklı sustuk...
Bir cümle neyi değiştirir ve neyi gösterir?
Evlatlarımızın serpilip büyümeleri tarifi mümkün olmayan bir haz veriyor bize. İhtiyaçlarını karşılama konusunda pervasız ve cesuruz. Onların varlığına yaslıyoruz varlığımızı. Onlar gülünce gülüyor, ağlayınca ağlıyoruz. Fazlaca abartıp onlar oturunca oturur, kalkınca kalkar, yatınca yatar olduk. Evlatlarımız bir hipnoz ekranına dönüştü sanki, kıpırdayamaz bir felçli gibi donuklaştık karşılarında. Şefkat ve merhamet başımıza bela oldu...
Hayatı anlamlandırma çabamız, okumalarımız, sonrasına olan imanımız yalnızca kendimize sakladığımız bir suskunluğa dönüştü. Yazılı olmayan, bahsedilmesi yasak konu listeleriyle ancak huzurlu olunabilen bir hayatı yaşıyoruz hep birlikte...
İnsan ilişkilerinde de bahsedilmesi yasak, paylaşması sakıncalı konu başlıklarımız var biliyorum...
Ruhumuza da bedenimize de giyindiğimiz nice kılıklarla bir varoluş iddiasının peşinde koşturuyoruz her an. Belki de banka hesabımızda ne kadar para olduğuyla, kredi kartı limitimizle, araba markamızla, ya da dinlediğimiz şarkılarla, hatta bu sabah giymeyi tercih ettiğimiz kıyafetimizle bile doğru orantılıdır hangi iddianın peşinden koştuğumuz.
Hakikati sisli puslu gösteren bir afyon gibi dünya, kendimizden geçiyoruz olur olmaz yerlerde ve şekillerde. Oysa ebedi hayatı kazanmak iddiası, çabası diğer bütün modern iddiaları ve çabaları hükümsüz kılıyor...
Kelime-i Şehadet dilimizden, dimağımızdan çekildikçe, geçici dünyanın şahitlikleriyle sonu nereye çıkacağı âşikar bir yolda sürükleniyoruz.
Her an her nefeste muhtaç olduğumuz kelimeleri en son ne zaman söylediğimizi, en son ne zaman şahitliğimizi ilan ettiğimizi hatırlamıyor oluşumuza bir çare bulalım!
Yanıbaşınızdakilere, ya da karşılaştığınız gençlere bir sorun isterseniz. Bir hatırlayışa vesile olursunuz, belki de bir kurtuluşa!
Habeşistanlı Bilal'den r.anh bahsedin biraz da...
Halil İbrahim Sert