Foruma hoşgeldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İktibas Dinle (1 Görüntüleyen)

Bu haftaki yazımız:
''Dinle''
İletişim çağının en temel sorunlarından biri de sanıyorum sağlıklı iletişim kuramama handikapıdır…

Habire konuşuyoruz, iddia ediyoruz, tartışıyoruz, itiraz ediyoruz, eleştiriyoruz fakat dinlemiyoruz ya da çok az dinliyoruz…

Konuşmakta maharet kazanırken, mesafe alırken sıra dinlemeye geldiğinde sanki dinleme engelliyiz, istiyoruz ki, hep biz konuşalım ve ötekiler bizi kesintisiz dinleyiversinler...

Muhataplarımız bizi dinlemeye mecbur ve mahkûm gibi bir eda ile konuştukça konuşuyor, coştukça coşuyoruz…

Tabii ki konuşmak bir ihtiyaçtır, Allah'ın bize verdiği en güzel melekedir… Gel gör ki, konuşmanın da bir hukuku, mutlaka gözetilmesi gereken bir ahlakı vardır... Terbiye sınırlarını zorlayan konuşmalar hem kerih hemde kul hakkını ihlal eden ciddi bir kusurdur…

Edep ve erdem konuşma konusunda haddini bilmeyi gerektirir...

Monolog modundan kurtulamıyoruz, diyalog kurmakta zorlanıyoruz...

Konuşurken empatiden uzak, anti patik tutumlarımızı terk edemiyoruz… Konuşmanın estetiğinden mahrum, incelikten yoksun incitici bir dil kullanıyoruz… Çünkü çok şey öğrendik, bilgilendik, bilgiçlik yolunda epeyce mesafe katettik, fakat dinlemeyi öğrenemedik… Çoğu zaman dinliyormuş gibi yaptık… Karşımızdakine cevap yetiştirmek, ağzının payını vermek için açtık ağzımızı, yumduk gözümüzü…

Peki, ne oldu, ne elde ettik? Konuşmayı yüzümüze, gözümüze bulaştırdık...

Belki konuşmakla tatmin oluyoruz, fakat telafisi zor birtakım tersliklere neden olabiliyoruz…

Temel sorun, baskın bir karakterle konuşmak ve dinleme nezaketinden uzaklaşmaktır… Sanki gittikçe dinleme yetimizi yitiriyoruz, birbirimize sağırmışız gibi davranıyoruz…

Dinlemeyi unuttuk… Böyle olunca birbirimizden uzaklaştık… Yalnızlaştık… Dahası yabancılaştık… Çünkü karşılıklı anlayışa dayalı bir iletişim dili yakalayamadık...

İletişimde uzmanlaştık… Nedense hâlâ iletişim sorunu yaşıyoruz…

Güzel konuşma sanatını öğrendik…

Etkili konuşma tekniklerini başarıyla tamamladık…

Düzenli diksiyon dersleri aldık…

Hitabet ve iletişim sertifikaları kazandık…

Her nedense bilemiyorum, konuşmada mahiriz, anlamada zayıfız... Hitabet’te üstümüze yok, ancak hâlâ dinlemede özürlüyüz… Tahammülümüz yok, kimseyi dinlemeye...

Dinlesekte duymuyoruz… Doğruları duysak bile çoğu zaman uymuyoruz… Üstümüze almıyoruz… Dinleme becerimiz zayıf…

Dinlemeyince de uyumsuz, geçimsiz ve aykırı oluyoruz... Sözün şehvetine yenik düşüyoruz… Her fırsatta, her platformda, her mikrofonda, her kamerada söz alan, öne atılan biz oluyoruz… Ama dinlemiyoruz… Nefsimize ağır geliyor.

Bir şeyi unutuyoruz; dinlemeyen dinlenmez…

Sükûtun altın olduğunu unuttuk… Bazen diyorum ki acaba geçmiş ümmetlerde olduğu gibi bugün de “sükût orucu” olsaydı, ne yapardık? Tutabilir miydik?

Dedikodu, mugalata, münakaşa, münazaa, muharaze olmadan vakit mi geçer?

Kendimizi sözün sahibi, ustası, üstadı görmeye başlamış isek doğal olarak kimseyi dinleme zahmetine girmeyeceğiz…

Çok bilmişliğimiz değil midir, birçok pişmanlığımızın nedeni?

Ağzı olan konuşuyor, dilin ayarı yok...

Allah iki kulak, bir dil vermiş… İki dinleyip bir konuşmamız gerektirken hep konuşma modundayız…

Hafazanallah sürekli konuşmaktan öyle bir hâle geldik ki zaman ayırıp Allah ve Resûlü’nü bile dinleyemez olduk...

Kerim Kitabımız ne buyuruyor?

"Onlar ki sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar." (Zümer, 18)

Güzelce dinlemeden, güzele nasıl uyabiliriz? Aramızdaki uyumu nasıl sağlayabiliriz?

Ah, güzelce dinleme ahlakını bir kuşanabilsek, yüce hedeflere birlikte koşabilmek daha da kolaylaşacaktır…

Bugün bizim birbirimizi dinlemeye, anlamaya çok ihtiyacımız var... Nasihate muhtacız… Muhabbete susamışız… Sadra şifa olacak sohbetlere gereksinim var... Hikmet pınarlarından beslenmemiz gerekiyor... Güzel öğütlere kulak verdikçe kullukta kıvamı yakalarız...

Şu dinleme disiplinine dikkat etsek çok daha güzel olacak, kuşkusuz…

İnanıyorum ki, dinledikçe derinleşiriz… Düzeliriz… Duruluruz… Diriliriz… Ruhumuz demlenir…

Bir soru: En son ne zaman ve kimi dinledik?

Sanıyorum kendimizi dinlemek için en güzel ortam, itikâf olsa gerek… Ne dersiniz?

Allah Resûlü’nün ümmetine yönelik şu buyruğu ile bitirmek istiyorum:

"Allah’ın bana emrettiğin beş şeyi ben de size emrediyorum: DİNLEMEK, İTAAT, CİHAD, HİCRET VE CEMAAT”

Bize düşen nedir?"
‘’Semi’na ve eta’na / Dinledik ve itaat ettik.’’ (Bakara, 285)

Ramazan Kayan
 
Muhtesem yazmis
 
Çok bilmişliğimiz değil midir, birçok pişmanlığımızın nedeni?
Çok bilmişlerin derin kusurudur dinlememek.
Metnin sahibi artık edebi mesele olan “dinleme” hususunu mükemmel satırlamış bize her satırda “evet evet işte bu” dedirtiyor.

Dinlemeyen itibarsızlaşır hatta zamanla yalnızlaşır.
 
Dinleyenleri koyun ilan ettiklerinden beri. İnsanlar dinlemekten ölesiye korkuyor.
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz

  • Geniş / Dar görünüm

    Temanızı geniş yada dar olarak kullanmak için kullanabileceğiniz bir yapıyı kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Izgara görünümlü forum listesi

    Forum listesindeki düzeni ızgara yada sıradan listeleme tarzındaki yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Resimli ızgara modu

    Izgara forum listesinde resimleri açıp/kapatabileceğiniz yapının kontrolünü sağlayabilirsiniz.

    Kenar çubuğunu kapat

    Kenar çubuğunu kapatarak forumdaki kalabalık görünümde kurtulabilirsiniz.

    Sabit kenar çubuğu

    Kenar çubuğunu sabitleyerek daha kullanışlı ve erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

    Köşe kıvrımlarını kapat

    Blokların köşelerinde bulunan kıvrımları kapatıp/açarak zevkinize göre kullanabilirsiniz.

  • Zevkini yansıtan renk kombinasyonunu seç
    Arkaplan resimleri
    Renk geçişli arkaplanlar
Geri