Dini Terimler Sözlüğü 14 K Harfi (2 Izleyici)

KURB-İ VELÂYET nedir? ne demektir?

Velâyet, evliyâlık yoluna âit yakınlık. Allahü teâlâdan gelen feyz ve bereketlere, arada vâsıta bulunmak sûretiyle kavuşma.

Bir velînin kurb-i velâyet yolundan ilerleyerek, Kurb-i nübüvvet yoluna kavuşması, böylece her iki yoldan da feyz alması câizdir, olabilir. (İmâm-ı Rabbânî)
 
KUREYŞ LEHÇESİ nedir? ne demektir?

Arab dilinin Kureyş kabîlesince konuşulan lehçesi. Kur'an-ı kerîm bu lehçe üzerine inmiş ve bu lehçe üzerine yazılmıştır.

Kur'ân-ı kerîm hazret-i Ebû Bekr'in halîfeliği sırasında toplanarak mushaf yâni kitab haline getirildi. Hazret-i Osman; Zeyd bin Sâbit, Abdullah bin Zübeyr, Saîd bin As, Abdurrahmân bin Hâris bin Hişâm'dan (r.anhüm) ibâret bir hey'eti (komisyonu) vazîfelendirerek Kur'ân-ı kerîmi çoğaltmalarını emr etti. Onlara "Zeyd bin Sâbit'ten başka Kureyş'e mensûb üç kişiye Zeyd ile Kur'ân-ı kerîm hakkında bir şey üzerinde ihtilâf ettiğiniz zaman Kureyş lehçesiyle yazınız. Çünkü o, Kureyş lehçesiyle nâzil olmuştur (indirilmiştir)" buyurdu. (Zehebî, İbn-i Hacer Askalânî, Süyûtî)

Kur'ân-ı kerîmin kelimeleri, Allahü teâlâ tarafından dizilmiş olarak âyetler hâlinde gelmiştir. Cebrâil aleyhisselâm bu âyetleri bu kelimelerle ve bu harflerle okumuş, Muhammed aleyhisselâm da mübârek kulaklarıyla işiterek ezberlemiş ve hemen Eshâbına (mübârek arkadaşlarına) okumuştur. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmi, Kureyş kabîlesinin dili, lehçesi ile gönderdi. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

Kur'ân-ı kerîmi anlamak için şimdiki Arabçayı değil, Kureyş dilini (lehçesini) bilmek lâzımdır. (Taşköprüzâde)

Bir mâni, bir sıkıntı olmadıkça âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere açıkça anlaşılan mânâları vermelidir. Bunlara benzeyen başka mânâ vermek câiz değildir. Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, Kureyş lügatı ve lehçesi iledir. Kelimelere Peygamber efendimiz zamânında Hicâz'da kullanılan mânâları vermek lâzımdır. Zamanla değişip bugün kullanılan mânâları vererek tercüme yapmak doğru değildir. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
 
KURRÂ nedir? ne demektir?

Kârîler, kırâat âlimleri, Kur'ân-ı kerîm okuyucuları. (Bkz. Kârî)
 
KUSVÂ nedir? ne demektir?

Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem devesinin adı.

Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicret etmek istediği sırada Kusvâ adlı devesine bindi. Allahü teâlânın medhettiği beldelerin en kıymetlisi olan Mekke-i mükerremeden ayrılırken, Kusvâ'yı, harem-i şerîfe (Kâbe-i muazzamanın etrafındaki mescid) doğru döndürüp, mahzûn bir hâlde; "Vallâhi! Sen Allahü teâlânın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Rabbim katında en sevgili olanısın. Senden çıkarılmamış olsaydım, çıkmazdım. Bana senden daha güzel daha sevgili yurt yoktur. Kavmim beni senden çıkarmamış olsalardı, çıkmaz, senden başka bir yerde yurt yuva tutmazdım" buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Halebî)

Peygamber efendimiz Medîne-i münevvereye hicret edip gelince, Medîne'nin ileri gelenleri Kusvâ'nın yularını tutup, Peygamber efendimizin kendi evlerine misâfir olmasını istediler. Onlara; "Devemin (Kusvânın) yularını bırakınız. O me'mûrdur. Kimin evinin önünde çökerse, orada misâfir olurum" buyurdular. Kusvâ Medîne sokaklarından geçerek ilerledi ve bugünkü Mescid-i Nebî'nin (Peygamber efendimizin mescidi) kapısının bulunduğu yere çöktü. Resûlullah efendimiz Kusvâ'nın üzerinden inmedi. Hayvan tekrar ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Eski yere dönüp çöktü ve bir daha kalkmadı. Bunun üzerine Efendimiz, Kusvâ'nın üzerinden inip; "İnşâallah menzilimiz (ineceğimiz yer) burasıdır?" buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Abdülhak-ı Dehlevî)
 
KUŞLUK VAKTİ nedir? ne demektir?

Orucun başlaması (imsak) ile güneşin batması arasındaki zamânın ilk dörtte biri geçince başlayan ve güneşin zeval (tepe) noktasına ulaşmasından, bir müddet öncesine kadar devâm eden vakit, duhâ vakti. (Bkz. Duhâ Vakti)
 
KUTB-I ÂRİFÎN nedir? ne demektir?

Ârif denilen evliyânın başı, en büyüğü, yüksek ilimler sâhibi.

Kutb-ı ârifin Zünnûn-i Mısrî rahmetullahi aleyh şöyle buyurdu: "Her âzânın bir tövbesi vardır: Kalbin tövbesi, mâsiyeti (günâhı) terk etme husûsunda uyanık olmasıdır. Gözün tövbesi, haramlara bakmamasıdır; elin tövbesi, kendisinin olmayan şeyi almaması; kulağın tövbesi, bâtıl (boş, yanlış ve bozuk, kötü) şeyleri dinlememesi; karnın tövbesi, helal yemesi; avret mahallinin tövbesi, kötü işlerden, zinâdan uzak durmadır.
 
KUTB-İ İRŞÂD nedir? ne demektir?

İnsanların irşâdına (doğru yolu bulmasına) ve hidâyetine (saâdete ve kurtuluşa ermesine) vesîle kılınan zâtların reisi.

Kutb-i irşâd, âlemin irşâdı ve hidâyeti için feyzlerin gelmesine vâsıta olur. Kutb-i irşâdın her zaman bulunması lâzım değildir. Öyle zamanlar olur ki, âlem îmândan ve hidâyetten büsbütün mahrum kalır. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, zamânının kutb-i irşâdı idi. (İmâm-ı Rabbânî)

Kutb-i irşâd ile bütün insanlara îmân ve hidâyet gelmektedir. Kalbi bozuk olanlara gelen feyzler, dalâlet (sapıklık), kötülük hâline dönerler. Bu, şeker hastasına verilen kıymetli gıdâların, onun kanında zehir hâline dönmesine benzer. Yâhut safrası bozuk olana tatlının acı gelmesi gibidir. Kutb-i irşâd, kâmil ve mükemmil (yetişmiş ve yetiştirebilen) olup, ender yetişir. Asırlardan, uzun yıllardan sonra, bir tâne bulunursa yine büyük nîmettir. Her şey onunla nurlanır. Onun bir bakışı kalb hastalıklarını giderir. Bir teveccühü, beğenilmeyen kötü huyları silip süpürür. (İmâm-ı Rabbânî)

Kemâlât-ı ferdiyyeye de sâhib olan kutb-i irşâd çok az bulunur. Asırlardan, çok uzun zaman sonra, böyle bir cevher dünyâya gelir. Kararmış olan âlem, onun gelmesi ile aydınlanır. Onun irşâdının ve hidâyetinin nûrları, bütün dünyâya yayılır. Yer küresinin ortasından Arşa kadar, herkese rüşd, hidâyet, îmân ve ma'rifet onun yolu ile gelir. Herkes ondan feyz alır. Arada o olmadan kimse bu nîmete kavuşamaz. Onun hidâyetinin nûrları, bir okyanus gibi (çok kuvvetli radyo dalgaları gibi) bütün dünyâyı sarmıştır. O deryâ sanki buz tutmuştur. Hiç dalgalanmaz. O büyük zâtı tanıyan ve seven bir kimse, onu düşünürse yâhut o, bir kimseyi sever onun yükselmesini isterse, o kimsenin kalbinde, sanki bir pencere açılır. Bu yoldan, sevgisi ve ihlâsına göre, o deryâdan, kalbi feyz alır. Bunun gibi, bir kimse, Allahü teâlâyı zikr ederse ve bu zâtı hiç düşünmezse meselâ onu tanımazsa, yine ondan feyz alır. Fakat birinci feyz daha büyük olur. Onu inkâr eder, beğenmezse, yâhut o büyük zât bu kimseye kırılmışsa, Allahü teâlâyı zikretse bile rüşd ve hidâyete kavuşamaz. Ona inanmaması veya onu incitmiş olması feyz yolunu kapatır. O zât bunun istifâdesini istememiş olmasa bile, onun zarârını istemese bile, hidâyete kavuşamaz. Rüşd ve hidâyet, var görünür ise de yoktur. Faydası çok azdır. O zâta inanan ve sevenler, onu düşünmeseler de ve Allahü teâlâyı zikretmeseler de yalnız sevdikleri için, rüşd ve hidâyet nûruna kavuşurlar. (İmâm-ı Rabbânî)
 
KUTBİYYET nedir? ne demektir?

Kutubluk denilen yüksek evliyâlık mertebesi. (Bkz. Kutb)
 
KUVVE-İ ÂLİME nedir? ne demektir?

Bilici kuvvet. İnsan rûhuna âit iki kuvvetten birisi, akıl. Buna müdrike de denir.

İnsan rûhu yalnız insanlarda bulunur. İnsan bu iki kuvvet ile hayvanlardan ayrılmaktadır. Bu iki kuvvetten birisi, kuvve-i âlimedir. İnsan kuvve-i âlimesi ile tecrübî ilimleri yâni deneye dayanan fen bilgilerini elde ederek, maddenin hakîkatini, ne olduğunu anlar. Yine kuvve-i âlimesi ile ahlâk bilgilerini öğrenip, iyi huyları ve yararlı işleri kötü huylardan ve çirkin işlerden ayırır. İkincisi, kuvve-i âmile yâni yapıcı kuvvettir. (Bkz. Kuvve-i Âmile) (Abdülhakîm Arvâsî)
 
KUVVE-İ DERRÂKE nedir? ne demektir?

Anlayıcı kuvvet, akıl.

Akıl, bir kuvve-i derrâkedir. İyiyi kötüden, fâideliyi zararlıdan ayırmak için yaratılmıştır. (Bkz. Kuvve-i Âlime) (Abdülhakîm Arvâsî)
 
KÜÇÜK GÜNAH nedir? ne demektir?

Fitne çıkarmak, adam öldürmek, zinâ etmek gibi büyük günahlara göre daha küçük sayılan günahlar, yasaklar, mekrûhlar. (Bkz. Sağîre)

Tahrîmen (harama yakın) mekrûh işlemek küçük günahtır. Küçük günâha devâm etmek, büyük günah olur. (İbn-i Nüceym)

Küçük günâhı işlemekte ısrar etmek büyük günâhtır. (Muhammed İznikî)

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Bir zerrecik (çok az) bir günâhtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir." Günâhların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Fakat bâzısı, bâzısına göre küçük görünür. Günâhlardan kaçınmak ise herkese farzdır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

Haramları, büyük günâh ve küçük günâh diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günâhlardan da, büyük günâh gibi kaçınmak, hiçbir günâhı küçümsememek gerekir. Çünkü Allahü teâlâ intikam alıcıdır. İstediğini yapmakta hiç kimseden çekinmez. Gazâbını, düşmanlığını günâhlar içinde gizlemiştir. Küçük sanılan bir günâh, intikâmına, gadabına sebeb olabilir. (Muhammed Rebhâmî)
 
KÜFR (Küfür) nedir? ne demektir?

Örtmek; hakkı örtmek, kapamak, Hakk'ı inkâr etmek. Dinde bilinmesi ve inanılması zarûrî olan şeyleri ve ahkâm-ı şer'iyyeden (dînî hükümlerden) tevâtüren (kesin olarak) bildirilenleri inkâr etmek ve dinden olduğu herkesçe bilinen bir şeyi kabûl etmemek.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Muhakkak ki, küfre varanları, azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir. Onlar îmân etmezler. (Bekara sûresi: 6)

(Fir'avn ve kavmi) küfür üzere ısrâr edip, âyetlerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmayıp gâfil bulundukları için biz de kendilerinden intikam almak diledik ve hepsini denizde boğduk. (A'râf sûresi: 136)

Küfürden başka hiçbir günâh, hasenâtın sevâblarının hepsini yok etmez. Günâh olduğuna inanmayıp İslâmiyet'e ehemmiyet vermeyerek haram işlemek ve küfre, dinden çıkmağa sebeb olan işleri yapmak, sevâbların hepsini yok eder. (Muhammed Hâdimî)

Küfr, nefs-i emmârenin hevâ ve heveslerinden (arzu ve isteklerinden) doğar. Küfürden teberrî (uzak durmak) İslâm'ın şartıdır. (İmâm-ı Rabbânî)

Bir müslümanın bir sözünden veya bir işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan doksan dokuzu küfre sebeb olsa ve biri müslüman olduğunu gösterse, bu bir şeyi anlamak, onu küfürden kurtarmak lâzımdır. (İmâm-ı Birgivî)
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema editörü

Ayarlar Renkler

  • Mobil kullanıcılar bu fonksiyonları kullanamaz.

    Alternatif header

    Farklı bir görünüm için alternatif header yapısını kolayca seçebilirsiniz.

    Görünüm Modu Seçimi

    Tam ekran ve dar ekran modları arasında geçiş yapın.

    Izgara Görünümü

    Izgara modu ile içerikleri kolayca inceleyin ve düzenli bir görünüm elde edin.

    Resimli Izgara Modu

    Arka plan görselleriyle içeriğinizi düzenli ve görsel olarak zengin bir şekilde görüntüleyin.

    Yan Paneli Kapat

    Yan paneli gizleyerek daha geniş bir çalışma alanı oluşturun.

    Sabit Yan Panel

    Yan paneli sabitleyerek sürekli erişim sağlayın ve içeriğinizi kolayca yönetin.

    Box görünüm

    Temanızın yanlarına box tarzı bir çerçeve ekleyebilir veya mevcut çerçeveyi kaldırabilirsiniz. 1300px üstü çözünürler için geçerlidir.

    Köşe Yuvarlama Kontrolü

    Köşe yuvarlama efektini açıp kapatarak görünümü dilediğiniz gibi özelleştirin.

  • Renginizi seçin

    Tarzınızı yansıtan rengi belirleyin ve estetik uyumu sağlayın.

Geri