Deyim Nedir? Deyim Hakkında Herşey (1 Görüntüleyen)

  • Kullanıcı Destina
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • - Atasözleri ve Deyimler
DEYİM: Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş.Tabir. Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı bir anlamı olan, ilgi çekici bir anlatımı bulunan, ifadeyi daha zengin kılan, iki veya daha fazla kelimeden meydana gelen, kalıplaşmış söz topluluklarına "deyim (tabir)" denir.




Deyimlerin Özü:

-Genellikle gerçek anlamından sıyrılarak başka bir anlama bürünürler:
“Dilinde tüy bitmek”, “El ağzı ile kuş tutmak” gibi...

-Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar. Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız.


Örneğin “Baltayı taşa vurmak” deyimiyle ilgili olarak: Gerçekten de bir balta taşa vurulabilir; bu söz asıl anlamından ayrı olarak “ağzından dokunaklı, incitici bir laf kaçırmak” gibi mecazlı bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içinde sözlerin gelişinden anlarız.


“Kırk yıllık oduncu, baltasını taşa vurmasın mı?”
“Kendini bilmezin biri baltayı öyle bir taşa vurdu ki.”
“Baltayı taşa vurmak” deyimi, birinci cümlede gerçek; ikinci cümlede ise mecazi anlamında kullanılmıştır.

-Kimi deyimler de, sadece kendi sözlük anlamlarında (gerçek, asıl anlamında) kullanılır, başka bir anlam taşımazlar.
Örnek: “Hem suçlu hem güçlü.”
“İyiye iyi, kötüye kötü demek.”

Sözdizimi:

-Deyimler, sözdizimi bakımından üç grupta ele alınabilir:


1) Sonları bir mastarla (-mak/-mek) biten deyimler:
İğne ile kuyu kazmak.
Çam devirmek.


2) Cümle şekline deyimler:
Ağzını bıçak açmıyor.
Kaleminden kan damlıyor.
Dostlar alışverişte görsün.


3) Yukarıdaki iki türe de girmeyen, daha çok birleşik sözcüklere benzeyen deyimler:

İlk gözağrısı. Bağrı yanık.
Kaşla göz arasında. Bir içim su.


Kalıpların Özelliği:

-Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Şekli, sözdizimi, sözcükleri değiştirilemez. Örneğin, “Yok devenin başı” deyimi “Devenin başı yok” biçimine sokulamaz. Yine “Kırdığı ceviz kırkı geçti” yerine, bir sözcüğü değiştirilerek “kırdığı fındık kırkı geçti” denilemez.

-Deyimler kalıplaşmış olmakla beraber, bazı deyimlerin kalıpları büsbütün donmuş sayılmaz. Sonları bir mastarla bağlananlarla, cümle biçiminde olan bazı deyimler, birleşik fiiller gibi çekilebilir. Çekimi göre de zamirleri değişir, sözcükleri değişmez. Örneğin, “gözden düşmek” deyimi: “Gözden düştüm, gözden düştün, gözden düştü; gözden düştük, gözden düştünüz, gözden düştüler” şeklinde çekilir.
Kalıpları büsbütün donmuş sayılan ya da tarihi bir anekdota bağlı bulunan deyimler kesinlikle çekime gelmez; “eski çamlar bardak oldu” gibi.

-Çoğunlukla fiil olarak (msl.vakit almak) görülen deyimler, zaman zaman sıfat (msl. Kabak kafalı), zarf (msl.öğle üzeri) biçimlerinde; bazen de soru cümlesi (msl.ne dese beğenirsin?) ve ünlem cümlesi (msl. Vay anam vay) biçimlerinde görünürler.

Deyimlerin Başka Verimlerle İlişkileri:

-Deyimler, çok kez, başka türlü halk verimlerine ve daha başka anlatım araçlarına karıştırılır; atasözlerine, birleşik sözcüklere, Türkçe terimlere ve argo denilen sözlere...
Bir karşılaştırma yapacak olursak:


Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler.

Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir. Örneğin:


Denize düşen yılana sarılır. (Atasözü)
Dört yanı deniz kesildi. (Deyim)


Her iki sözde bir çaresizliği belirtiyor. Ancak birinci söz inanılmış, benimsenmiş bir düşünce, değişmez bir kural. İkinci söz ise, bir anlam bütünlüğü taşımıyor. Ancak şöyle bir cümle içinde: “Varını yoğunu kaybedince dört yanı deniz kesildi, tutunacak bir dal bulamadı” denilirse, bir çaresizlik anlamı ortaya çıkıyor ama, bu da değişmez bir kaide değil; varını yoğunu kaybeden herkesin dört yanı deniz kesilmez ki... Tutunacak bir el, tutunacak bir dal bulanlar da olur. O halde bu bir deyimdir.

Deyimleri öteki anlatım araçlarından da ayırabiliriz:

Deyimler, terimlere benzer. Terimler, anlamları daraltılmış bilimsel sözlerdir... Deyimler ise, anlamları genişletilmiş mecazlı sözlerdir ve en az iki sözcükten meydana gelirler.

Deyimler argoya da benzemez. Argo (bkz.), halkın geneli tarafından kullanılmayan, yalnızca belli çevrelerin kullandıkları, genel dilden ayrı, bir çeşit külhanbeyi ağzıdır. Deyimler ise, toplumun geneline mal olmuş, halk yapısı söz gruplarıdır.
Bu bakımdan: Diktörgen terimdir; cızlamı çekmek argodur; deyim değildir.
 

Konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Tema editörü

Ayarlar Renkler

  • Mobil kullanıcılar bu fonksiyonları kullanamaz.

    Alternatif header

    Farklı bir görünüm için alternatif header yapısını kolayca seçebilirsiniz.

    Görünüm Modu Seçimi

    Tam ekran ve dar ekran modları arasında geçiş yapın.

    Izgara Görünümü

    Izgara modu ile içerikleri kolayca inceleyin ve düzenli bir görünüm elde edin.

    Resimli Izgara Modu

    Arka plan görselleriyle içeriğinizi düzenli ve görsel olarak zengin bir şekilde görüntüleyin.

    Yan Paneli Kapat

    Yan paneli gizleyerek daha geniş bir çalışma alanı oluşturun.

    Sabit Yan Panel

    Yan paneli sabitleyerek sürekli erişim sağlayın ve içeriğinizi kolayca yönetin.

    Box görünüm

    Temanızın yanlarına box tarzı bir çerçeve ekleyebilir veya mevcut çerçeveyi kaldırabilirsiniz. 1300px üstü çözünürler için geçerlidir.

    Köşe Yuvarlama Kontrolü

    Köşe yuvarlama efektini açıp kapatarak görünümü dilediğiniz gibi özelleştirin.

  • Renginizi seçin

    Tarzınızı yansıtan rengi belirleyin ve estetik uyumu sağlayın.

Geri