Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Çocuk yetiştirme ekollerinin şahı: Türk usulü

AsyA

Forum Kalemi
Öylesine...
Katılım
1 May 2020
Mesajlar
14,434
Çözümler
1
Tepkime puanı
38,491
Puanları
113
Çocuk yetiştirme ekollerinin şahı: Türk usulü


Ekli dosyayı görüntüle 4625

Her alanda olduğu gibi çocuk yetiştirme konusunda da toplumların kendine özgü stilleri var şüphesiz. Dünyanın küresel bir köy hâline geldiği ve sınırların neredeyse ortadan kalkarak etkileşimin zirve yoğunluğa ulaştığı bu çağda dahi altını kalın puntolarla çizebileceğimiz çok net ayrımlar gözlemleyebiliyoruz.

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişip elimizdeki aletlerin son süratle değiştiği; pc, tablet, telefon, tv; dünyaya bir ekran aşımından baktığımız her ne varsa daha biz başımızı kaldırmadan yenilendiği; süre-mekan ve efor sabitlerinin belirleyici unsurlar olarak sürekli beynimizin arka fonundaki cendereden bizi kontrol ettiği düşünülürse insan evladını yetiştirme tekniklerinin de her geçen gün güncellenmesi, su götürmez bir durum oluyor.

Ana rahmine düşmeden yazılımı tamamlanmış, genetik bakiyeyle hamilelik sürecini harmanlayıp bedeninin neresinde sakladığı belli olmayan kullanma klavuzunu, birer çip olarak taşıyan folik asit veletleri, dünyaya gözlerini açtığında yolun yarısını kat etmiş oluyorlar aslında.

Ekli dosyayı görüntüle 4626

Daha dünyaya gelmeden bütün pedagogların forumları, ig hesapları, canlı YouTube yayınları taranmış, seminerleri, atölye çalışmaları, workshoplarından gerekli sertifikalar alınmış, koli koli kitaplar yalanıp yutulmuştur. Hamilelik pilatesleri, rahatlama seansları, olumlama enerjileri ile başına ne geleceğini öngöremeden sıkı bir maratona hazırlanmış olan barış elçilerimiz, ekollerden ekol beğenmektedir kendilerine.

Efendim, çocuğun üstün yetenekli doğma ihtimali asla ıskalanmamalıdır. Bu amaca matuf psikolojik, fizyolojik, anatomik, genetik bütün faktörler değerlendirilir; birinci sınıf bir beslenme ve uyku takvimiyle, balık yağları, bitkisel destek ürünleri ve vitaminler hazırda bekletilir.

Acaba müstakbel prens ya da prensesi; fazla müdahale içermeyen, kontrollü ve özgüven abidesi olabileceği Kuzey Avrupa ekolüyle mi yetiştirmelidir, yoksa “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” anlayışıyla; hiç müdahale etmeksizin hayattan keyif alma noktasında eline su dökülemeyecek Amerikan ekolünden şaşmamak mı gerekir?

Ekli dosyayı görüntüle 4627

Gelenek göreneklerine bağlı, teknoloji ile iç içe ama ailesine de vakit ayıran, derslerine çalışırken bir taraftan ev içi sorumluluklarını yerine getiren bir çocuk olması için ne yapılmalıdır? Görülür ki büyüklerine saygılı, derslerinde başarılı, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ama teknolojiyi de dibine kadar kullanabilen çocuklar, Japon ekolü ürünüdür. Ama herhalde bu ekolü uygulayabilmek için Japon olmak gerekiyordur, o yüzden bu ihtimal ışık hızıyla geçilir.

Öte yandan yemek masasından izin istemeden kalkmayan, ebeveynlerine; "Bugün çok yorulmuşsunuz belli, ben erkenden yatayım da siz de biraz dinlenin." diyecek bir eleman için Alman ekolünün temel dinamikleri taranır: Disiplin, saygı, mükemmeliyetçilik, başladığı bir işi muhakkak tamamlamak, çok yönlü analiz yeteneğiyle detayları önemsemek lâkin bunlara da takılıp kalmadan çözüm odaklı, soğukkanlı, sonuca götüren bütün oklar “made in Germany” damgasını işaret eder. Öyle ki çocuğun özgürlük alanına müdahalede bulunduğunuzda, çocuk sizi dava edecek kadar bilinçlidir. Daha fazla da aranmaya gerek yoktur, aranan ideal sistem bulunduğuna göre şöyle eşe dosta, “Çocuk nasıl yetiştirilir?” göstermenin vakti gelmiştir.

Kainat güzeli ve zeka küpü bebemiz, dünyaya geldikten çok değil birkaç gün sonra kazın ayağının öyle olmadığı anlaşılır. “İnsan Ne İle Yaşar”lar, “Coğrafya Kaderimiz”ciler, Anadolu Pedojileri’yle Anne-baba’yı seçememeler falan bir yana uzun soluklu bir koşunun başındaki şaşkın ebeveynler, kucaklarında taşıdıkları atom bombasının henüz farkında değillerdir.

İster geleneksel ister modern olsun ya da “Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin, söyle canım ne dersin?” ekolleri, hep birlikte çömez dimağlarına hücum ederken fani mekana henüz teşrif etmiş olan arkadaş, üzerinde denenecek teknikler için form tutup karşı atağa geçmiştir bile.

Aylardır hazırlığı yapılan, herkesin kendisini ispat edeceği sahne zamanı geldiğinde geri çekilmenin bir anlamı olmayacağını düşünen büyük ailelerin birbirinden saygın bireyleri, er kişi niyetine mevzuya dalarlar; uykusuzluktan ve karmaşadan ayakta sallanan ana-babaların imdadına yetişerek; “Hadi, sen birkaç saat uyu; ver ben doyuruveriymler”le başlayan süreç; çocuğun uyutulması, gün aşırı banyolarının yaptırılması, gaz sancılarına çözüm bulunması ve en az üç yıl dadılık gibi karşı konulamayacak cazip tekliflerin akabinde bir de bakmışsınız ki kaçınılmaz olarak “Türk usulü” ekolde, zemin etüdü tamamlanmış, tam tekmil ilerliyordur.

Bir zemin ve dahi zaman varsa kat çıkmak bizim işimiz; yeni nesil ana babaların yeni nesil Türk usulü çocuk yetiştirme teknikleriyle tadından yenmeyecek bir harmoni yakalanmış olur. Kendilerinin içselleştirmedikleri tüm Kuzey Avrupa çocuk yetiştirme felsefelerini sırayla deniyorlardır. Biraz ondan, biraz bundan ortaya karışık; ek gıdaya başlarken blw’ci; bebenin önüne parmak sebzeleri koyup kendi kendine yemesini bekliyordur.

Fakat cefakar annemiz yediğine ikna olmaz, üstüne bir de püre yapıp yedirir. Sonra en pahalısından yer ile yeksan bir Montessori yatağı alınır, amaç kendi kendine yatağına inip çıkabilmesi, uykuya da sağlıklı tüm bireyler gibi kendi başına geçebilmesidir. Lâkin nasıl oluyorsa her gece uykuya, Türk anasının kucağında dalar bebe. Her öğün çocuğun hayatında yiyeceği son öğünmüş gibi arkasından tabakla koşturmak, tatile gidildiğinde destek kuvveti olarak hala-teyze-anane-babaanne kim getirilmişse savaşa gelinmiş gibi bağıra çağıra denize, havuza sokmaya çalışmak, beş yaşına da gelse ayakları yere sürte sürte bebek arabasında çocuk gezdirmeye devam etmek, etraftaki herkesi tamamen topa dâhil etmek derken bu kadar ilgiden sonra zıvanadan çıkmış çocuğun rahat vermesi için de artık ayped, ayfon, Allah ne verdiyse kendisine rehin vermek, bu usulün rutinlerindendir.

Sonra "Miraysu vs Keremcan aypedde senin yapamayacağın neleri yapar, bir görsen uu neler neler?" diye gururlanmak falan derken mevzu, ilk başladığı yerden epeyce uzaklaşmış durumdadır.

Doz aşımı bir bilinçle yaşına göre hayatını idame ettirebilecek beceriye sahip olması için eşyalarını boy hizasına göre ayarlamışsınızdır ama montunu yerden 90 cm yüksekteki askıya her defasında kendiniz asarsınız.

Yılda 50-70 bin arası para ödenerek Fransız, Finlandiya işte bilimum soslardan mütevellit eğitim veren özel bir okul bulunmuştur ama yine de LGS soru setlerini eksiksiz tamamlaması beklenir.

Piyano dersleri bir yanda, spor okulları öbür tarafta hem uygar hem de çevik arkadaşımız niyeyse parklarda, bahçelerde terör estiriyordur. Çocuk çok bağımsız, çok özgüvenli, çok sorumluluk sahibidir falan ama her akşam başka bir gerekçeyle söz gelimi atık materyallerden tamamıyla kendisinin tasarlaması beklenilen projelerini yine de siz yapıyorsunuzdur.

İşte eğitim-öğretim-başarı üçlüsünü birbirinden ayrıştırmış, 3+1 ferah bir tabela üniversitesine gitmesi muhtemel Türk usulü bebeniz hazır.
Güle güle büyütün.

Hacer Yeğin
 

asminya

FK Üyesi
Katılım
21 Tem 2020
Mesajlar
1,588
Tepkime puanı
2,774
Puanları
113
Cinsiyet
Bazı insanlar güler yüzlüdürler, sorun yaratmazlar sürekli bir çözüm bulurlar ve gelişim içindedirler. Her gördüğünüzde kişi gelişmiş, tavır ve davranışlarıyla, düşünceleriyle ve hoşgörüsüyle dikkat çeker tarafımızca. Eşleriyle ilişkisi iyidir, aile hayatı düzgündür ve doygundur, çocuklarıyla çok yönlü ilişkiri vardır ve hayata olumlu bakarlar.

Bazı insanlar ise aksidirler, geçimsizdirler ve asık suratlı bir nevi bir sorun yaratma durumundadırlar. Aile hayatına baktığınız zamanda içinde bulunduğu ortamı sirke gibi ekşitirler.

Bunları etkileyen bir çok faktörler vardır şimdi onlara girmek istemiyorum ama kısaca insanın duygularını tanıması, kendini tanıması ve duygularını önemseyip tahlil edebilmesi çok önemlidir. Bu duygularla ilişkilerine önem veren insanlar ki birinci paragrafta anlatmaya çalıştığım insan nesli çocuk yapsın lütfen. Ki, neslimiz değişsin artık. Kendi çocukluğunu daha kaybetmemiş, ilk cinsel hoşlanmasını aşk sanıp çocuk yaşta evlenmiş ve çocuk yaşta daha çocuk yapmış insanların nesli eskidikçe, çocuklarımızın kariyerine eğitimine, duygu durumuna önem veren insan sayısı çoğalacak, duygu durumu ile barışık başarılı, kendini bilen benliğinin farkında olan nesiller haline geleceğimiz mutlak olacaktır.
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar