- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 14,443
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 38,508
- Puanları
- 113
'Çocuk sahibi olmayı düşünüyoruz.’ O kadar çok duyuyorum ki bu tanımı. Genç çiftler söylüyor, anneler söylüyor, babalar söylüyor. Karışmayayım diyorum ama tutamıyorum kendimi ‘Yok yok isteseniz de çocuk sahibi olamazsınız. O çocuğun bir sahibi (cc) var çünkü...' diyorum. Kimilerine ayrıntı gibi gelebilir belki ama bence işin özeti bu. Ebeveynlikte başımıza ne gelirse kendimizi çocuklarımızın 'sahibi' sandığımız için geliyor. Sahibiysem istediğimi yaparım rehaveti bizi mahvediyor. Oysa biraz basit düşünsek, mesela desek ki, komşum tatile çıkarken bana çiçeğini emanet etse ilk ne sorarım? Kaç gün su vereyim? Güneşe mi koyayım, gölgeye mi? Gözüm gibi korur, kollarım. Neden? Çünkü günü gelir sahibi sorar, sana verdiğim çiçeğe ne yaptın diye. Soldurursam darılır bana, belki kızar. Çocuklar da öyle işte. Dünyanın en güzel çiçeğini vermiş Yaratan bize, 'Aman ha sakın soldurma, dalını kırma, çiçeğini koparma, suyunu, güneşini ihmal etme, gün gelecek geri alacağım senden' demiş. Bu yüzden yıllardır söylerim, yine söyleyeyim. Çocuğun ‘sahibi’ olunmaz; emanetçisi olunur, rehberi olunur, örneği olunur, Allahın ona verdiği tohumların birer birer çiçek açışının ‘şahidi’ olunur ancak?
Hatice Kübra Tongar
Hatice Kübra Tongar