Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Düşünce Platformumuza Hoşgeldiniz!

Düşünce Platformumuz bilgi ve düşüncenin en özgür adresidir!
Güne, gündeme ve yarınlara dair söyleyeceğim var diyenlerin, günlük koşuşturmaca içerisinde zihin jimnastiği yapmak isteyenlerin özgürlük meşalesi ~ FORUM KALEMİ ~

Bekir Coşkun` un son yazısı ★ Telef

T E L E F, Bekir Coşkun
Bugün Dünya Hayvan Hakları günü.
Daha birkaç gün önce, Karadeniz’deki bir üniversitenin bahçesindeki dişi
köpeğin vajinasından el feneri çıkarttılar…
Kutlu olsun…
Bir köyün anız tarlası ya da üniversitenin bahçesi… Bu millet, hayvanları birer can gibi göremedi…
Bizim medya bile ölen hayvanlar için hâlâ “Telef” diyor…
“Kuşlar telef oldu… Atlar telef oldu…”
Onların “can” olduğunu anlamadılar…
Lütfen yakınlardaki bir barınağa uğrayın…
Barınağın demir kapısı açılıp da birileri içeri girdiğinde, evlerden atılmış köpekler “Beni almaya geldiler” diye sevinç çığlıkları atarlar…
Sokağa atılmış canlar “buradayım” der gibi bağırır Oyuncu küçük köpekler, kendilerini hatırlatmak için, o evlerde öğrendikleri takla atma,
el verme gibi numaralarını yapmaya başlarlar.
Hepsinin gözü kapıdan içeri girenlerdedir.
Kimisi, “O gelenler bizimkiler, seninkiler değil…” dercesine yanındaki köpeği pataklar.
Bir sevinç fırtınası eser barınakta.
Kimisi kapatıldığı tel kafesin kapısına kadar koşup koşup döner.
Kendilerini almaya geleni görmek için çırpınırlar, irili ufaklı köpekler, sevinç çığlıkları birbirine karışır…
Ama kimse bir daha dönüp bakmaz…
Gelenler gittiğinde, arkalarından bakıp, hüzünle tellerin arkasındaki köşelerine çekilirler…
Bir özlem ve acının kahrı içinde, kuyruklarını dolayıp yüreklerine bastırarak, yeniden beklemeye başlarlar…
“Telef” olana kadar…
Kamyonlara doldurulup sucuk fabrikalarına götürülen atlar… Önce ayağı sonra başı kesilen buzağılar…
Hayvanat bahçesinde fındık yerine iğneli yemiş atılan flamingolar… Kuğulu Park’tan çalınıp ızgara yapılan kuğular…
bir parça yiyecek bulmak için çöpleri eşelerken, silah eğitimi için vurulan bebek köpekler…
Ve tüm bunları yapanları suçlu saymayan bir yargı…
Hayvanlar toplu ölürlerse, medyadan sadece duyarsınız:
“Telef” oldular…
Kutlu olsun…
Bugün hayvan hakları günü…
Eğer diğer canlıları “can” gibi görmezseniz, kendi çocuklarınızın kanı sokaklardan eksik olmaz…
Çünkü asıl “telef” olan insanın vicdanıdır…
BEKİR COŞKUN KİMDİR?

1945 yılında Şanlıurfa’da, memur bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Ankara’da Yüksek Gazetecilik Okulu’ndan mezun olduktan sonra 1974’te foto muhabiri olarak işe başladı. Daha sonra polis muhabirliği, parlamento muhabirliği yaptı. 1978’de Günaydın Gazetesi’ne geçti. Köşesinin adı Dokuzuncu Köy’dü. 1987’de Sabah Gazetesi’nde Onuncu Köy başlıklı köşesini yazmaya başladı. 1993’te Hürriyet Gazetesinde geçti.

Şu ana kadar yayımlanmış 4 adet kitabı bulunmaktadır: “Dövlet”, “Avukatımı İstiyorum”, “Pako’ya Mektuplar” ve “Ben Pako”. Köpeği Pako’nun adıyla kaleme aldığı yazılar yayımlanmıştır.

TRT’de yayımlanan “Pako’ya Mektuplar” adlı dizi başta BBC olmak üzere altı AB ülkesi televizyonu tarafından satın alınmıştır. Hayvansever kişiliğiyle de bilinen yazar; keman çalabilmektedir, bir doğa ve deniz tutkunudur. Yaz ayları Ayvalık’ın Cunda Adası’nda ikâmet etmektedir. Bekir Coşkun, 9 Eylül 2009 tarihi itibarıyla Hürriyet Gazetesi’de ayrılıp, 25 Eylül 2009 tarihi itibarıyla HaberTürk gazetesinde yazılarına başlamıştır.

Ancak referandumda AKP hükümetine karşı yazdığı yazılardan dolayı baskı gördüğünü iddia eden Coşkun’un işine 20 Eylül 2010 itibariyle de son verilmiştir. Bekir Coşkun, 3 Kasım 2010 tarihinden itibaren Cumhuriyet Gazetesinde Onuncu Köy köşesinde yazılarına devam etti. Bir süre sonra Sözcü’de yazmaya başladı. Sözcü’de yazdığı dönemde rahatsızlanan Coşkun, kanser tedavisi görmeye başlamıştı.

t4Pg4f.jpg

Sadece insanın değil, yuvasız kuşun,
sahipsiz köpeğin, baltanın hedefindeki ağacın, çiçeğin,
böceğin, hakkı hukuku için mücadeleyle geçti ömrü.
Dağları, ovaları, ırmakları, denizleri ve insanı anlattı bıkmadan.
Işıklar içinde uyu kelimelerin efendisi.
 

asminya

FK Üyesi
Katılım
21 Tem 2020
Mesajlar
1,588
Tepkime puanı
2,774
Puanları
113
Cinsiyet
Teşekkür ederim Efulim, insanca-lığın ve kıymetli kalbin için.
Gören gözlerin, hisseden kalbin için. Hep var-ol..
:gul2:
 

Qasem

FK Üye
🌿🌼
Katılım
3 May 2020
Mesajlar
15,101
Çözümler
12
Tepkime puanı
40,031
Puanları
113
Konum
Avrupa
Web sitesi
forumkalemi.com
Burç
Akrep
İsim
Murat
Cinsiyet
Takım
lIr3ry
Eski meslektaşım...
Onunla TRT de iken Cuma yavuz vesilesi ile tanışmıştık. Hararetli günlerdi. Yanlış hatırlamıyorsam ırak tezkeresi meclisten çıksın diye can başla uğraşıldığı bir dönemde farklı hassasiyetlerin ortak paydasında bir araya gelmiştik. Savaşın yıkıcılığını protesto etmek için bir aradaydık. Hassasiyetlerimiz farklı olsada vicdanımız aynı şeyi söylüyordu " Ölümlere hayır, Savaşa hayır"

Geçen süreç içinde ortadoğunun bir çok yerini gezdim. Bekir Abi savaş yokoluştur derdi. Bende ozamanlar aynı cümleleri nüans farkıyla sayıklardım. Ama ortadoğu bana gösterdiki savaşmadan özgürlüğüne kavuşamazssın, ya sömürü altında ezilir yok olur yada savaşarak özgürlük yolunda yürürsün.

Savaşın kaderi de hayvanların kaderi gibi hiç değişmedi. Kendi cinsine acımayan onu hunharca katleden insanoğlu hayvanlara mı acıyacaktı...
Bombalarla yakılarak insanlar öldürüldüğünde sorun yok ama işkence ile öldürüldüklerinde savaş suçu işlenmiş oluyor. Ölüm bile kategorilendirilmiş. Hayvanlar içinde öyle değil mi? İşkence ile bir hayvan öldürüldüğünde tüm ülke ayakta lanet seferberliğinde, peki hunharca topluca katledildiklerinde, telef dedikleri sözcüğü kullanmaktan çekinmeyen bir dünya bu işte...

Sızlaması için yürek olmalı insanda, yüreğini ve vicdanını yitirmiş insanlıktan hassasiyet beklemek zor. Ben barınakları insanlar içinde yaşamaktan daha güvenli görüyorum...
 

Qasem

FK Üye
🌿🌼
Katılım
3 May 2020
Mesajlar
15,101
Çözümler
12
Tepkime puanı
40,031
Puanları
113
Konum
Avrupa
Web sitesi
forumkalemi.com
Burç
Akrep
İsim
Murat
Cinsiyet
Takım
lIr3ry
Emin misiniz?
Barınak ziyareti hiç yapmadığınız nasıl da belli oluyor.

Dur yaf dur kafamızı taşla yarma. :)
Doğru diyorsun Brida son bir yıldır hiç bir barınağa uğramadım. Zaten burada barınakta yok. Yeni hayatımı yaşamaya karar verdiğim bu yerde insanlar gerçekten mükemmel. Cahil olabilirler, ama insan olm konusunda hepimizden mahirler...

Hayatımın 10 yılı adanada geçti. Adanadan geçen yıl ayrıldım. Orada ki bulunduğum zaman zarfında hiç uğramasam 2 haftada bir uğrardım. Sonradan yaptığımız baş vurularla yapılan eklemelerle mükemmel bir alan haline gelmişti. Adanada benim gördüğüm insanların hayvanlara karşı tutumu insanlık dışıydı. Barınak bu anlamda daha güven doluydu...

Biraz gerçekçi olalım. Hayvanlara yaşam alanı bırakmadık, şehirlerimiz yüreklerimiz gibi beton yığını dönmüş. Doğal yaşamı alt üst ettik, hayvanlara insanlık dışı muamele ediliyor haliyle ben barınakları durumları ve alanları iyileştirildiğinde ormanlık arazide doğal yaşam alanı ile adaptasyon edildiğinde daha güvenli bir yer olduğunu düşünüyorum. Adanada bunu gördüm yaşadım.

Evet hayvan sevmiyorum, yahu ben insanda sevmiyorum. Ama bu onlara karşı merhametsiz olduğunu göstermez. Biz insanlığımızı sokaklarda Evsiz ve açlığa mahkum kıldık, sokaklarımozon hayvanlar için güvenli olmaması çok doğal, çünkü insanlar hergün dahada canileşiyor. Psikolojik bu alımlarını hayvanlara ödetiyorlar.

Ben evlerde de hayvan beslenmesini onun özgürlüğünü kısıtlamak olduğunu düşünüyorum. Bu onları sevdiğimizi göstermez. Onların yaşam alanlarını ellerinden aldık. Bu gerçek önümüzde duruyor.

Haliyle ben Adana Ve İstanbulda insanların hayvanlara karşı tutumunu gören yaşayan buna şahit olan biriyim...

Üsküdar ve yedikule hayvan barınakları hala eskisi gibi mi bilmiyorum 10 yıldan fazla oldu gitmeyeli oralara. Ama orada durum içler acısı...
 

asminya

FK Üyesi
Katılım
21 Tem 2020
Mesajlar
1,588
Tepkime puanı
2,774
Puanları
113
Cinsiyet
Şu mesajınıza dünya yazılır da, hadi diyorum valla es geçeceğim. Yüreğim yetmeyecek buna.
Çünkü sokak hayvanı dendiğinde burnumun direği sızlıyor. Çok içleniyor, çok üzülüyorum. En zayıf noktam bu benim.

O bakımdan uzun uzun yazmayacağım. Söylemlerinize katıldığım yerler de var, katılmadıklarım da.
Ama ne mühim, özde hayvanın yaşama hakkına saygınız var. Dolayısıyla benim de böyle düşünen insana saygım var.

Bu arada insan işte, üstüne tez de yapsan doktora da yapsan. İnsanı bu duruma getiren şartları değiştirmediğimiz sürece,
insan eğitimin ve bilginin, okumanın gerekliliğini yerine getirmediği, vizyon sahibi olmadığı, ilkeli ve etik davranışlar
göstermediği sürece biz ancak onu sorgulamaya devam ederiz bu hayatta.
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar