- Katılım
- 1 May 2020
- Mesajlar
- 15,730
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 42,741
- Puanları
- 113
Son zamanların en çok konuşulan konularından biri boşanmalar. Allah’ın en sevmediği helal. Evliliklerin bitme sebeplerinde değil, büyüklerimizin nasıl devam ettirğine bakmamız belki daha faydalı oluruz.
Uzun zaman evli kalan bir büyüğümüze, evliliklerinin nasıl uzun süre devam ettiğini sorarlar. “O da evladım bugün bizim evimize misafir olun, ben size anlatayım.” der. Hepsi büyük bir heyecanla büyüğümüzün evine gider. Akşam mütevazi bir sofrada yemeklerini yerler. Sonra ev sahibi büyüğümüz “Çocuklar bir karpuz kesip yiyelim.” der. Eşinden bir karpuz ister. Hanım bir karpuz getirir. Karpuza iki vurur “Bunu götür diğerini getir bu iyi değil.” der. Hanım karpuzu götürür yenisini getirir. Yine karpuza bir iki vurur “Bunu götür diğerini getir.” der. Üç, dört, beş derken tabi misafirlerin dikkatini çeker. En sonunda derki “Bu iyi bunu keselim.” Keserler karpuzu yerken büyüğümüz derki. “Evliliğimizin uzun süre devam etmesindeki sır işte bu.” Herkes şaşırır hiç bir şey anlamamışlardır. Büyüğümüz şöyle açıklar. “Hanıma birinci karpuzu götür diğerini getir dedim hiç ses etmeden getirdi. Onu götür diğerini getir dedim hiç ses etmeden getirdi. Evimizde başka karpuz yoktu. Bir kerede bey evde başka karpuz yok demedi. Beni sizin yanınızda mahcup etmedi. Evlilikler böyle devam eder.” der.
Başka bir evin kapısı çalar. Hanım bakar ki beyinin arkadaşları. Hemen eve buyur eder. “Efendi birazdan gelir o gelinceye kadar ne içersiniz. Çay mı erkek kahvesi mi.” Erkek kahvesi denilince misafirlerin başka bir şey istemesi mümkün değildir. Tabi ki erkek kahvesi isterler. Misafirler kahvelerini içerken evin beyi gelir. Bakar ki misafirleri kahve içiyor. Hemen dışarıya çıkar “Hanım evde hiç şeker yoktu. Kahveleri nasıl yaptın.” der. Hanım “Merak etme bey ben seni zor durumda bırakmadım. Çay mı içersiniz erkek kahvesi mi dedim. Onlara şekersiz kahve yaptım.”der.
Büyüklerimiz için evlilik birbirini emanet olarak görmektir. Onlar için evlilik bir olmak demektir. İyi günde kötü günde eşini zor durumda bırakmamak demektir. Erkeklerin hanımlarının bütün haklarını gözettikleri, bazen hanımına alıp yediremeyeceği için dışarıda ikram edilen şeyi yememekti. Birbirlerine hanım bey diye hitap edilir, saygıda kusur edilmezdi. Asılan çamaşırın düzgünlüğünün bile eşin hakkı olduğu düşüncesiyle hareket edilen yuvalardı. Evde bir şey yoksa eşini işe gönderirken bir tas sıcak çorba pişirip evden uğurlamak, eve gelince dinlenmesi için elden gelen her şeyin yapıldığı yuvalardı.
Özümüze dönelim ki evlerimiz yuva olsun, evlatlarımız mutlu yuvalarda büyüsün.
NoktA
Uzun zaman evli kalan bir büyüğümüze, evliliklerinin nasıl uzun süre devam ettiğini sorarlar. “O da evladım bugün bizim evimize misafir olun, ben size anlatayım.” der. Hepsi büyük bir heyecanla büyüğümüzün evine gider. Akşam mütevazi bir sofrada yemeklerini yerler. Sonra ev sahibi büyüğümüz “Çocuklar bir karpuz kesip yiyelim.” der. Eşinden bir karpuz ister. Hanım bir karpuz getirir. Karpuza iki vurur “Bunu götür diğerini getir bu iyi değil.” der. Hanım karpuzu götürür yenisini getirir. Yine karpuza bir iki vurur “Bunu götür diğerini getir.” der. Üç, dört, beş derken tabi misafirlerin dikkatini çeker. En sonunda derki “Bu iyi bunu keselim.” Keserler karpuzu yerken büyüğümüz derki. “Evliliğimizin uzun süre devam etmesindeki sır işte bu.” Herkes şaşırır hiç bir şey anlamamışlardır. Büyüğümüz şöyle açıklar. “Hanıma birinci karpuzu götür diğerini getir dedim hiç ses etmeden getirdi. Onu götür diğerini getir dedim hiç ses etmeden getirdi. Evimizde başka karpuz yoktu. Bir kerede bey evde başka karpuz yok demedi. Beni sizin yanınızda mahcup etmedi. Evlilikler böyle devam eder.” der.
Başka bir evin kapısı çalar. Hanım bakar ki beyinin arkadaşları. Hemen eve buyur eder. “Efendi birazdan gelir o gelinceye kadar ne içersiniz. Çay mı erkek kahvesi mi.” Erkek kahvesi denilince misafirlerin başka bir şey istemesi mümkün değildir. Tabi ki erkek kahvesi isterler. Misafirler kahvelerini içerken evin beyi gelir. Bakar ki misafirleri kahve içiyor. Hemen dışarıya çıkar “Hanım evde hiç şeker yoktu. Kahveleri nasıl yaptın.” der. Hanım “Merak etme bey ben seni zor durumda bırakmadım. Çay mı içersiniz erkek kahvesi mi dedim. Onlara şekersiz kahve yaptım.”der.
Büyüklerimiz için evlilik birbirini emanet olarak görmektir. Onlar için evlilik bir olmak demektir. İyi günde kötü günde eşini zor durumda bırakmamak demektir. Erkeklerin hanımlarının bütün haklarını gözettikleri, bazen hanımına alıp yediremeyeceği için dışarıda ikram edilen şeyi yememekti. Birbirlerine hanım bey diye hitap edilir, saygıda kusur edilmezdi. Asılan çamaşırın düzgünlüğünün bile eşin hakkı olduğu düşüncesiyle hareket edilen yuvalardı. Evde bir şey yoksa eşini işe gönderirken bir tas sıcak çorba pişirip evden uğurlamak, eve gelince dinlenmesi için elden gelen her şeyin yapıldığı yuvalardı.
Özümüze dönelim ki evlerimiz yuva olsun, evlatlarımız mutlu yuvalarda büyüsün.
NoktA