kervan
Aktif Üye
Âh Vefâ | ||
|
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allahım! Gücüm yettiği kadar ahdine ve va’dine sadâkat gösteriyorum” (Buhârî, Daavât, 16)
Mehmed Âkif merhum, kızının nikâh akdine çok sevdiği ahbâbından olan Bosnalı Ali Şevki Efendi’yi de dâvet etmişti. Yaşlı hoca efendi bu dâvete biraz geç geldi ve gecikme sebebi
olarak da, Vefâ Yokuşu’ndan çıktığını söyledi. Merhûm Âkif de, bu yerinde mâzereti, yerinde bir hakîkatle mezcederek
mütebessim ve mânidar bir şekilde şöyle dedi:
“Hangi Vefâ Yokuşu’ndan bahsediyorsun hoca efendi? Nesl-i hâzır (şimdiki nesil) o yokuşu çoktan düzledi…”
Merhûmun hüzünle dile getirdiği ve âdeta “âh vefâ” dercesine ifâde ettiği gerçek, insanoğlunun en çok muhtaç olduğu vazgeçilmez bir haslettir. Bu hasleti gerçekleştirmenin
güçlüğünü ifâde sadedinde Vefâ Yokuşu’nu çıkmanın güçlüğüne âit sözden istifâde sûretiyle telmihte bulunan Âkif merhum, bugünkü cemiyetimizi görse kimbilir nasıl feryat
ederdi… Bugün, insanlar izleri silinmiş iyilikleri hatırına bile getirmemekte ve ekseriyetle “vefâ” kelimesi, âdeta ve sırf İstanbul’da bir semt adı olarak kalmış bulunmaktadır. (Osman Nûri Topbaş, Gönül Bahçesinden Son Nefes, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Berr: Bütün iyilik ve güzelliklerin sahibi, kullarına karşı bağışı ve ihsanı çok olan, iyiliğin, vefanın, güzelliğin ve ihsanın tek kaynağı demektir
Kısa Günün Kârı
Allâh’ım! Gönüllerimize o “sâhibü’l-vefâ”nın güzel hâllerini ihsân ederek bizleri sâlihler zümresine dâhil eyle! Amellerimize sadâkat ve samîmiyet lutfedip cümlemizi Naîm
cennetlerinin vârisleri kıl! Neslimizden ve zürriyetimizden muttakîlere sertâc olacak göz nûru ve gönül sürûru evlâdlar ihsân eyle! Cümlemizi Sana, Rasûlüne, ana-babaya, akrabâya,
bütün ehl-i îmâna, vatana, millete ve diğer emânetlere karşı vefâkâr eyle! İki cihânda da rızâ-yı şerîfin iklîminde yaşat! Âmîn!..