kervan
Aktif Üye
Allah Yolunda Gayret | ||
|
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Allah yolunda cihâd eden kimse neye benzer bilir misin? Savaşa giden yiğit, cepheden dönünceye kadar; hiç ara vermeden namaz kılan, hiç iftar etmeden
oruç tutan ve Allâh’ın âyetlerine hakkıyla itaat eden kimse gibidir. Sen bunu yapabilir misin?” (Buhârî, Cihâd, 1; Müslim, İmâre, 110; Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 1)
Ebû Eyyûb el-Ensârî (ra), Rumlara karşı tertib edilen gazâya katılmıştı. Yolda hastalandı. Vefâtı yaklaşınca asker arkadaşlarına şöyle dedi:
“-Şayet ölürsem beni yanınıza alın ve Rum topraklarına doğru gidebildiğiniz en son noktaya götürün. Düşman saflarıyla karşılaşıp (daha fazla ilerleyemez
olduğunuzda) beni oraya, ayaklarınızın altına defnedin!..” (Ahmed, V, 419, 416)
İşte Eyyûb Sultan Hazretleri, hayâtı boyunca Allah yolunda cihâd etmiş, vefâtından sonra da kabriyle ve türbesiyle arkasından gelen İslâm askerlerine hedef
göstermek sûretiyle hizmetine devâm etmiştir. (Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-2, Erkam Yay.)
Kısa Günün Kârı
İster yavaş gitsin, ister acele edip koşsun, arayan elbette aradığını bulur. Ey Hak yoluna düşen kişi, isteğine iki elinle sarıl! Çünkü istek, iyi bir kılavuzdur. Topal
da olsan, sakat da olsan, uyuklasan, hattâ kusurlu da olsan, yine O’nun yolunda ol, O’na doğru sürün, O’nu, yâni Allâh’ı ara! Hz. Mevlana