“SADAKALLÂHÜLAZÎM”
Kur’an’dan bir sure okuduğumuzda sonunda mutlaka bu sözü söyleriz. Bir hitam cümlesi yani…
Sahi niçin?
Nasıl bir hatırlatma ise, Müslümanlar bunu dünyanın neresinde olursa olsun kıyamete değin unutmamak zorunda…
Hayatının her anında, sazında ve sözünde daima aklına bir mıh gibi çakılan bir hakikat bu; “Sadakallahulazim”…
Sözü hakikat olan bir tek O’dur (cc) çünkü…
Bir tek O’nun sözü mutlak doğrudur.
Dünyada bütün insanlar yanılır; insan nakıs bir varlıktır yani… Nakıs olduğunu bilmek de bir tür haddini bilmedir, az şey değildir yani insanın yanılacağını bilmesi…
Yapamayacağı şeyleri söylemek, geleceğe dair büyük vaatlerde bulunmak, ispatlayamayacağı şeyleri iddia etmek insanın derin zaaflarındandır ve kibre, tuğyana giden yollar tam da buradan başlar…
Haddini aşanların, kendini “bulunmaz Hint kumaşı” sananların, etrafına sözüyle ateş saçanların yakıtıdır zira “sözü kendinden bilmek”… Hakikati kendi doğrularına mahkum etmek kibrin şanındandır çünkü…
“Sosyal medya” denen bu “fail-i meçhul tuğyan” agorasındaki tartısız ve ayarsız sözlerin, bir “sadakallahülazim” süzgecinden geçmediği o kadar belli ki…
En doğru, en yüce olanın Allah olduğunu bilen biri ise bunu bir disiplin olarak yansıtır hayatına… En çok da haddini bilir; büyük büyük laflar etmek yerine her söz ve eyleminde Rabbi’nin büyüklüğünü hatırlar ve hatırlatır. Bunun için yaşar, bunun için söyler sözünü…
Böyle birine denk gelenin de evveli “bismillah”, ahiri “sadakallahülazim” olur vesselam…
Kerim Aral
Kur’an’dan bir sure okuduğumuzda sonunda mutlaka bu sözü söyleriz. Bir hitam cümlesi yani…
Sahi niçin?
Nasıl bir hatırlatma ise, Müslümanlar bunu dünyanın neresinde olursa olsun kıyamete değin unutmamak zorunda…
Hayatının her anında, sazında ve sözünde daima aklına bir mıh gibi çakılan bir hakikat bu; “Sadakallahulazim”…
Sözü hakikat olan bir tek O’dur (cc) çünkü…
Bir tek O’nun sözü mutlak doğrudur.
Dünyada bütün insanlar yanılır; insan nakıs bir varlıktır yani… Nakıs olduğunu bilmek de bir tür haddini bilmedir, az şey değildir yani insanın yanılacağını bilmesi…
Yapamayacağı şeyleri söylemek, geleceğe dair büyük vaatlerde bulunmak, ispatlayamayacağı şeyleri iddia etmek insanın derin zaaflarındandır ve kibre, tuğyana giden yollar tam da buradan başlar…
Haddini aşanların, kendini “bulunmaz Hint kumaşı” sananların, etrafına sözüyle ateş saçanların yakıtıdır zira “sözü kendinden bilmek”… Hakikati kendi doğrularına mahkum etmek kibrin şanındandır çünkü…
“Sosyal medya” denen bu “fail-i meçhul tuğyan” agorasındaki tartısız ve ayarsız sözlerin, bir “sadakallahülazim” süzgecinden geçmediği o kadar belli ki…
En doğru, en yüce olanın Allah olduğunu bilen biri ise bunu bir disiplin olarak yansıtır hayatına… En çok da haddini bilir; büyük büyük laflar etmek yerine her söz ve eyleminde Rabbi’nin büyüklüğünü hatırlar ve hatırlatır. Bunun için yaşar, bunun için söyler sözünü…
Böyle birine denk gelenin de evveli “bismillah”, ahiri “sadakallahülazim” olur vesselam…
Kerim Aral
